• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Üniversiteli gençler, Acarkent’te villa da ister misiniz?

20 Nisan 2025
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Üniversiteli gençler, Acarkent’te villa da ister misiniz?

Ali Karahasanoğlu

Ne acı, üniversite öğrencileri hırsızlığı savunuyorlar.

Ne kadar üzüntü verici ülkenin geleceği olan gençler yolsuzluğu savunuyorlar.

Sadece belediyedeki hırsızlık, yolsuzluk olsa, iş hayatına atılmadıkları için neyin hırsızlık neyin yolsuzluk olduğunu bilmiyorlar savunması yapabilirsiniz.

Ama şu an devam eden öğrenciliklerinde aylarca çalışarak girebildikleri üniversite hırsızlığına bile destek veriyorlar.

Artık nezaketi bırakalım.

Belki Ekrem İmamoğlu‘nun da bir savunması vardır diye daha kibar ifadelerle diploma hırsızlığını tanımlıyorduk.

Ama şimdi muhatabımızın konuya ilişkin dişe dokunur bir savunma da yapmadığı gerçeği karşısında.

Ekrem İmamoğlu’yla birlikte diplomaları iptal edilen ve içlerinde prof bile bulunan 28 kişinin bir tanesinin bile çıkıp, “siz kimin diplomasını iptal ediyorsunuz” dahi diyemedikleri bir ortamda, artık hırsızlık tescil edilmiş demektir.

Ama bakıyorsunuz dün yine üniversite öğrencileri İstanbul Beyazıt’ta toplanıp diploma hırsızlığına ve belediye yolsuzluklarına destek vermeye kalkışıyorlar.

Bakıyorsunuz yüksek puanlarla ancak girilebilen Koç Üniversitesi’nin afişi var.

“Koç burada” diye yazmışlar. Bir diğeri de Koç Üniversitesi bayrağı taşıyor.

“Hay ben sizin aldığınız 500 puanlara” diye başlayıp, devamını getirmeyeyim.

Aklını yitirmiş o Koç öğrencileri, üniversitenin ismi yazılı bayrağı taşıyorsa üniversitenin yönetimi bu işe dur demeli.

“Çocuklar siz geri zekalı mısınız adam resmen diploma hırsızlığı yapmış üniversite hırsızlığı yapmış siz bu adamın neyine destek veriyorsunuz. Koç Üniversitesi’nin ismini bu hırsızlığın savunulmasına niye alet ediyorsunuz” diyerek disiplin soruşturması açması lazım.

Çocukları cezalandırmak için değil. 

Onları yaptıkları yanlışta uyarmak için.

Beyazıt Meydanı’nda polis uyarıda bulunuyor: “2911 sayılı kanun gereği yüzünüzü maskeyle kapatamazsınız, kapatanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.”

Gerçekten de kanuna bakıyorsunuz toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde kimliğinizi gizleyecek şekilde yüzünüzü kapatmak yasak.

Ama polisin tam da megafonla bilgilendirme yaptığı sırada öğrencilerin birçoğu kafalarına kapşonlarını geçiriyor, atkılarını yüzlerinin yarısını kapatacak şekilde boyunlarına atıyorlar.

Çocuklar, siz geri zekalı mısınız yoksa üniversite öğrencisi misiniz.

Polis size uyarıda bulunuyor, kanunu hatırlatıyor. Siz tam aksini yapıyorsunuz. Sonra gözaltına alınıp tutuklandığınızda da, “Biz öğrenciyiz, imtihanlarımıza giremiyoruz” diye ağlıyorsunuz.

Beyazıt’ta toplanan 200 kişi polis ablukasına alınmış. Sosyal medyadan çağrıda bulunuyorlar: “Beyazıt’a avukat desteği lazım, vekil desteği lazım, halk desteği lazım.”

Sözümona toplananlar üniversite gençliği iyi ama bir tanesi diyememiş: “Beyazıt’a akıl desteği lazım”

Öyle ya diploma hırsızlığından işlem yapılan Ekrem İmamoğlu’na üniversite öğrencileri destek vermeye kalkıyorsa burada bir akıl sorunu yok mudur.

Avukatı ne yapacaksınız siz.

Ekrem İmamoğlu’nun 30 tane avukatı var ama bir tanesi çıkıp da Girne Amerikan Üniversitesi yerine başka bir üniversitenin isminin yatay geçişte niye kullanıldığını anlatamıyorlar.

Söyledikleri sadece şu: “Üniversitenin elemanı yanlış yazmış”

Devam ediyorlar aklımızla alay ediyorlar: “Ekrem İmamoğlu’nun geçiş yapılan üniversitenin isminin yanlış yazılmasında herhangi bir dahli yoktur.”

Ekrem İmamoğlu’nun herhangi bir dahli yok da benim mi var?

Yıllık ücreti iki milyonlar civarında olan Koç Üniversitesi’nin afişlerinin olduğu gösteride bir de bakıyorum ki bir öğrencinin de elinde, “Kapitalizmi örgütlü mücadelemiz ezecek” afişi var.

Kızım kapitalizmi ezmek istiyorsan hemen yanı başındaki Koç Üniversitesi bayrağı taşıyanlardan işe başla. Tabii ki üniversiteli arkadaşını döv yumrukla demiyorum. Ama asgari ücretli bir işçinin, sekiz yılda aldığı maaşla, sadece bir yıllık öğretim bedeli karşılanabilinen koç Üniversitesi’nin hemen yanı başınızdaki öğrencilerine de, bir tavır koymanız gerekmez mi?

2013 yılındaki Gezi isyanında Can Atalay, İstanbul Havalimanı’nın inşasının durdurulmasını, üçüncü köprünün yapımının durdurulmasını ve benzeri talepleri dile getirip bunlar yapılmadığı müddetçe alanlardan sokaklardan geri çekilmeyeceklerini söylüyordu.

Üzerinden 12 yıl geçti Can Atalay cezaevinde.

Sokaklardan çekilmeyeceğiz diyenlerin bir kısmı Ekrem İmamoğlu’nun hırsızlığını savunmak için sokaklarda. Ama büyük çoğunluğu yaptıkları yanlışın farkına geç de olsa varıp evlerinde oturuyorlar. Bir kısmı da İstanbul Havalimanı’nı kullanarak dünyanın dört tarafına hafta sonu gezilerine çıkıyorlar, hiçbir şey yapamıyorlarsa üçüncü köprüden geçerek tatil beldelerine gidiyorlar. Hani İstanbul Havalimanı inşaatı durdurulana kadar üçüncü köprüden vazgeçilene kadar sokaklarda kalacaktınız.

Gezi isyanından yıllar sonra şimdi Ekrem İmamoğlu’nun hırsızlığını savunmak için yine gençler sokağa çıkartılmışlar. Bir tanesi yine Can Atalay benzeri taleplerini sıralıyor: “ 1) İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması ve haklarındaki davaların düşürülmesi. 2) Kayyım atanan belediyelerin tekrar belediye başkanlarına geri dönmesi.”

Talepler yine eskisi gibi maddeler halinde sıralanmaya devam ediliyor.

Sorsak “Üniversitelilerle bu taleplerin ne alakası var. Üniversite gençliğinin öğrenim hakkıyla, üniversite hayatı ile ilgili hangi isteğinizi dile getiriyorsunuz” desek, üniversiteye gelmiş ama ilkokul çocuklarından daha fazla yönlendirmeye açık bu gençlerin verebilecekleri cevap yok.

Adamın aldığı rüşvet konuşulurken, bu mankafalar “siyasi tutsak” tanımı yapıyorlar.

Balya balya avrodan bahsedilirken bu geri zekalılar davaların düşürülmesinden bahsediyorlar.

İş o kadar çığırından çıkmış ki, üniversite gençliği diye sokağa çıkanlar, lise öğrencilerine disiplin soruşturması açılmaması taleplerini dile getirirken, 40 yıldır aynı okulda görev yapan öğretmenlerin de başka okullara görevlendirilmesini sürgün olduğunu söyleyip buna da son verilmesini istiyorlar.

Üniversiteliler adına taleplerini sıralayanlar, “Samandağ’daki vatandaşların arazileri geri verilmeli” deyince ben hepten koptum.

Biraz sonra bu üniversiteli olduğunu iddia eden öğrenciler, “Haziran ayındaki final imtihanında bana tam puan arkadaşıma bir eksiği onun arkadaşına da iki eksiğinin verilmesini talep ediyoruz” derlerse hiç şaşırmamak gerekir.

Oğlum siz kendinizi ne zannediyorsunuz. Üç tane geri zekalı, bir araya gelmişsiniz. Bir yanınızda burjuva bir yanınızda emekçi. Ama esas önemlisi arka plandaki yolsuzluktan tutuklu Ekrem İmamoğlu. Sokağa çıkmışsınız şunu da isteriz bunu da isteriz diyorsunuz.

Siz isteyin, üniversite imtihanına da girmeden final imtihanlarına da girmeden diplomayı adresinize gönderelim. Samandağ’daki vatandaşların da, her biri depreme dayanıksız gecekonduların bulunduğu arazi tapusu yerine iki arazi tapusu verelim. 

Daha başka ne isteyeceksiniz?

Şimdiden söyleyin listeye alalım.

Acarkent’te villa..

Cenevre’de kar tatili.

İstanbul Boğazı’na nazır üç villa.

Rumelihisarı’nda 8000 metrekarelik lojman.

Söyleyin söyleyin çekinmeyin, isteyenin bir yüzü kara, vermeyen zenci!

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Üniv.te, ünsüz hokkabaz

Üretim çiftliği olalı saymadiıııım saymadım kaç yıl oldu sen üniv.li olamayı...

Cem Erdem

Üniversiteli gençler ne haltlar çevrildiginin, nasıl kumpaslar kurulduğunun farkında sen hiç merak etme. Seçim zamanı elbet göreceksiniz hanyayı gonyayı.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23