PKK destekçiliği CHP’den İP’e de geçti!
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden aldığı 100 milyon TL’yi aşan ihaleyi açıklayamayan İyi Parti milletvekili Bedri Yaşar, HDP’liler kendisini hedef tahtasına koymasın diye olmalı, genel başkanı Meral Akşener’in, “Facebook yerine akbook mu getireceksiniz” sözünü tamamlamaya çalışmış ve emperyal devletlerin sözcülüğüne soyunmuş.
Der ki, Bedri Yaşar:
“Dışarıdan bakıldığında basın özgürlüğü konuda durumumuz hiç de parlak değildir. Türkiye basın özgürlüğü konusunda 180 ülke arasında 149’uncu sırada yer almaktadır. Bu düzenleme sonrası Türkiye muhtemelen Sudan ve Myanmar’dan sonra basın özgürlüğü konusunda son sıraya yerleşecektir.”
Merak ettim, “180 ülkeyi baz alarak, Türkiye’yi 149. sıraya hangi araştırma koymuş?” diye..
Sınır Tanımayan Gazeteciler imiş..
RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’yi, 180 ülke arasında 149. sırada göstermişler..
Peki, bu sonuca götüren veriler neler imiş?
Raporun kendisinden aktarıyorum..
“Temmuz 2021’de gazeteciler, AFP fotomuhabiri Bülent Kılıç’ın şiddet görerek gözaltına alınmasının ardından, olağanüstü hal ilanından sonra ilk kez kitlesel eylem yaptı.”
Bedri bey bilmiyorsa..
AFP’den başlayalım..
AFP, Fransız haber ajansı..
Elin Fransız’ı, gelmiş Türkiye’de sözde gazetecilik yapıyor..
Avukatlığını da, ülkücü geçinen Bedri Yaşar yapıyor..
Devam ediyorum..
“Bülent Kılıç” ismi metinde geçiyor ya..
Ülkücülük iddiasındaki Bedri beye soruyorum..
“Tanır mısınız, Bülent Kılıç’ı?”
Tanımıyorsanız, ben tanıştırayım..
Eşcinsellerin ahlaksız afişlerle yaptıkları yürüyüşleri takip edip, onları destekler tarzda sözde haber yapan bir gazeteci..
Dakika iki... Gol iki..
Fransız haber ajansının, ülkücülükle bir ilgisi olmasa gerek..
Yine eşcinsel destekçiliği de, ülkücülükle ilgisi olmasa gerek..
Devamı var mı?
Uzun..
PKK’lıları meşru göstermeye çalışan, askerlerimizi gereksiz şiddet uygulamakla suçlayan haberlerin fotoğrafları, bu şahsa ait..
Türkiye’de, bir Türk medya organının değil, Fransız haber ajansının çalışanı üzerinden basın özgürlüğü kısıtlandığı raporu hazırlanmasının arka planını çözdük sanırım..
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün PKK’lılara verdikleri desteği, ülkücü iddialı Bedri Yaşar’a anlatmak abes..
Bizden önce o başlar, “Biz o ... bilmiyor muyuz Ali kardaş” diye anlatmaya..
Ama ne hikmetse, “Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde bu yıl 180 ülke içerisinde 149’uncu sırada yer aldık” derken, referans olarak PKK’lı yayın organlarının çalışanlarını gazeteci olarak gören örgütü esas alıyor..
Sadece PKK’lıları mı?
FETÖ’nün medya organlarında çalışanları da, “Gazeteci” olarak kabul eden RSF, Bedri Yaşar nezdinde, raporu doğru kabul edilen bir örgüt..
Ama ilginçtir..
Bedri bey, raporu hazırlayanlardan hiç bahsetmiyor..
“Açıklarsam, taban rahatsız olur. PKK’lıları gazeteci mi sayıyorsun, diye benden hesap sorarlar” diye düşünüyor olmalı..
Çaktırmadan, TBMM’de görüşülmekte olan yeni kanun kabul edildiğinde, Türkiye’nin Myanmar’dan daha kötü bir duruma düşeceğini iddia ediyor..
PKK veya FETÖ’cüleri rehber edinirsen.
Myanmar ne ki, Bedri bey?
Hitler Almanya’sından bile daha geriye düşebilirsin..
Şimdi 149. sırada iken, kimlerin gerisine itilmişiz, hiç baktın mı, Bedri bey?
HDP’li bir arkadaşın önüne koymuş olmalı, sen de tekrarlamışsın..
Sabah akşam PKK’lı teröristlerin gösteri yaptıkları İsveç, o listede basın mensuplarının en özgür olduğu ülkelerin 4. sırasında yer alıyor, bunu söylersem, herhalde konuyu anlamışsındır..
PKK’lı teröristlerden yana isen..
Sen özgürlükçüsün..
PKK’lı bebek katillerinin, öğretmen katillerinin, asker katillerinin, polis katillerinin tepesine binersen..
Senin ülkende, basın özgürlüğü yoktur..
Bunun sözcülüğünü de, kime yaptırırlar biliyor musun?
Şehid cenazelerine katılıp, “Şehidler ölmez, vatan bölünmez” sloganı atan, ülkücülük iddiasındaki Bedri Yaşar’lara..
Açık açık terör örgütü PKK’yı savunan milletvekili bile olan İsveç’in yanısıra, NATO’yü üyeliği sözkonusu olduğunda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın teröre verdikleri desteği gözler önüne serdiği Finlandiya’yı da unutmayalım..
O da, basın özgürlüğünde, ikinci sırada..
Nasıl bir çakallık, görüyor musunuz?
Haydi Bedri Yaşar, ya çık, “Ben ne anlarım gazetecilikten. Ne anlarım basın özgürlüğünden. Benim işim müteahhitlik. Ben CHP’ye İyi Parti’nin verdiği destek sayesinde, Mansur Yavaş’ın belediyesinde ihalelere girer, kazanır, paramı alırım” de..
Ya da..
Ülkücülerden özür dile..
“Gündeme taşıdığım raporun, böylesine alçak bir organizasyonun ürünü olduğunu bilmiyordum” de..
Basın özgürlüğünde 2. ve 4. sıradakileri söyledik de..
Diğerlerinden de birkaç tanesini aktarayım..
Mesela İsrail, yani daha birkaç ay önce bir gazeteciyi asker kurşunu ile öldüren İsrail, basın özgürlüğünde Trükiye’den daha iyi durumda..
At yalanı, varsa inananı..
Toplasanız, son 6 yılda, İsrail’de topu topu öldürülen asker sayısı 20’ye ya varmıştır, ya varmamıştır..
Ama, güvenlik gerekçesi ile bir gazeteciyi öldürdüler..
Türkiye’de mi?
Sadece Hendek operasyonlarında, 697 güvenlik görevlimiz şehid oldu..
Ama İsrail’deki asker kurşunu ile öldürülen gazeteci örneği, Türkiye’de yaşanmadı..
İyi ki yaşanmadı..
Ama İsrail, basın özgürlüğünde, Türkiye’den daha ileri..
Öyle mi, Bedri bey..
Cumhurbaşkanının sivil darbe yaptığı Tunus’ta da, basın özgürlüğü Türkiye’den daha iyi imiş..
Ne diyelim, tebrik edelim..
Afganistan’da da, basın özgürlüğü Türkiye’den iyi imiş dersem..
Artık şaşırmazsınız, değil mi?
Şaşırmayın tabii.
İyi Partili vekilin, HDP’lilerin elindeki raporla konuştuğuna şaşırmıyoruz da..
O raporda, Afganistan’ın, Türkiye’den daha özgür olduğuna mı inanmayacağız..
Hayırlı işler Bedri bey..
Hayırlı ihaleler..
Sahi, hatırlatayım..
Mersin Polisevi’ne saldırdığı iddia edilen, ama PKK’nın “Bizde ve görevinin başında” diyerek teröristliğini onayladığı bayan da, Bedri Yaşar’ın sözcülüğünü yaptığı örgütün raporlarında “Gazeteci” diye geçiyor..
Ne diyelim, Allah şaşırtmasın!