Kadir Has Mescidinde ayakkabılı bir hendekçi!
Kadir Has Üniversitesi’nde, öğrencilerin namaz kılabilmeleri için bir küçük mescid yeri belirlenmiş..
Mescidin içine kadar ayakkabısı ile giren bir akademisyen(!)..
Mescidin önünde ayakkabı istemediğini söylüyor..
Ki, bu akademisyen, üstelik hukukçu imiş..
Biz öğretelim bu hukukçuya..
Üniversite içinde, sizin arzularınıza uygun olmayan bir aksaklık gördüğünüzde, bir yanlışlık iddia ettiğinizde, onun düzeltilmesi noktasında ihkak-ı hak diye bir şey sözkonusu olamaz.
Bir hakkınız olduğunu iddia ettiğiniz durumda da. Varsayalım gerçekten bir yanlışlık yaşanıyorsa.. Rektörlüğe gidersiniz.
“Bu mescidin önünde, ayakkabılar var.. Ben koridorda ayakkabı istemiyorum” dersiniz..
“Ya benim odamı burdan alın, ya da mescidi daha geniş bir koridoru olan yere aktarın” dersiniz..
İyi niyetli iseniz.
Hukuka saygılı iseniz, böyle yaparsınız.
Ama hendekçi iseniz. PKK’lı teröristlere bile sevecen davranan, ama dindar birisini gördüğünde, kırmızı görmüş boğa gibi saldıran bir zihniyete sahip iseniz..
Ayakkabınız ile, mescide girer, sonra da cahilliğin zirve yaptığı şu cümleyi sarfedersiniz..
Diyor ki hukukçu akademisyen:
“Ben ayakkabım ile seccadeye basmıyorum.. Hem siz, Sultanahmet meydanında bile, namaz kılıyorsunuz ya..”
Bu hanımefendiye kim hukuk diploması vermiş?
Bu hanımefendiye kim lise diploması vermiş?
Mescidin tamamının ayakkabı ile basılamaz yer olduğunu bilmeyecek kadar, bu toplumun değerlerinden uzak bu kişiye, Kadir Has Üniversitesi’nde öğretim üyeliğini kim uygun bulmuş..
Sanıyor ki, mescidin içinde seccadeler var. O seccadelerin üzerinde namaz kılınıyor. Ayakkabı ile mescide girilebilinir, sadece seccadeye ayakkabı ile basılamaz..
Cehaletin zirvesi..
“Sultanahmet Meydanı’nda namaz kılıyorsunuz ama”, demesi de. Aslında dindarlara nasıl bir nefret içinde yaklaştığını gösteriyor.
Sultanahmet meydanında, herhalde cami boş iken kimse sokakta namaza durmuyor..
Namaza durulduğunda da, ayakkabı çıkarılıyor, yere temiz olması açısından bir seccade, yok ise paltonuzu-ceketinizi seriyorsunuz..
Ama niyet dindara karşıtlık olunca..
Cami dolunca, avluda.. Avlu dolunca caminin etrafındaki alanda namaz kılmak isteyenlere bile böyle saygısızca nitelemeler yapabilirsiniz..
Neyse ki gençlerimiz, hem terbiyeli, hem akıllı. Sonradan inkar edilecek sözleri, kayıt altına alıyorlar.. Fiziki şiddete başvurmuyorlar.. Gerektiğinde güvenliği çağırıyorlar.. Mescide ayakkabı ile basıldığını da net olarak görüntülüyorlar.. Yalanlayabilecek bir küçük fırsat bile bırakmıyorlar..
Şimdi feveran ediyor, hukukçu(!) akademisyen..
Taraftarları da, açıklama yapıyorlar:
“Okul sınırları içerisinde yer alan ibadethane, hedef gösterilen akademisyenimizin de dediği gibi tüm inançlara saygılı bir şekilde kullanıma açıktır.”
Açık dediğiniz ibadethanenin içine, o ibadethaneyi kullananların rızası dışında ayakkabı ile basan siz değil misiniz?
Eeee.. Nerede kaldı, ibadethanenin açıklığı..
İbadethane açık diye, isteyen ayakkabı ile girecek, isteyen de orayı ahlaksızca başka saygısızlıkların sergilendiği merkez haline mi getirecek?
Bunu mu savunuyorsunuz?
Açıklama devam ediyor:
“Okulumuz bünyesinde yer alan ibadethane içerisinde yer alan ayakkabılığı kullanmayarak, uyarıları dikkate almaksızın bu basit hususu dahi büyüten kişilerin toplu yaşam alanlarına saygı göstermeyişini desteklememiz mümkün değildir.”
Yani..
Teğmen cuntası gibi.
Talimatlar, rektörlükçe değil, bir avuç zorba tarafından belirlenecek. Sonra onlara uyulmadı diye, durumdan vazife çıkarıp, mescide ayakkabı ile gireceksiniz.
Öyle mi?
Sizin dikte ettiğiniz talimatların dışında hareket ettiğini iddia ettiğiniz herkesi, zorla hizaya mı çekeceksiniz..
Teğmenler, gidip teğmen arkadaşlarını dövüyorlar.
Siz de gelip mescidi mi basacaksınız..
Ayakkabıların kapının önünde çıkarıldığını söyleyip, inadına mescide ayakkabı ile basan akademisyen, o kadar cahil ki, sanıyor ki mescidin içine ayakkabı ile girmek mümkün, seccadenin önünde ayakkabı çıkartılmaması gerekiyor.
Onun için de, mescidin kapısında ayakkabının çıkarılmasına tepki veriyor..
Ve sonunda, muhataplarımızın ne kadar kötü niyetli, ne kadar riyakar olduklarını ispat eden, bu öğretim üyesinin Hendek operasyonlarında PKK’lı teröristlere verdiği destek ile ortaya çıkıyor.
Üniversitede, kimseye zararı olmayan.. Hatta mescide ayakkabısı ile bastığında bile kendisine bir saygısızlık sergilemeyen öğrencilere o hadsiz sataşmaları yapan öğretim üyesi..
Meğerse..
Hendek döneminde, elinde silah ile, halkı tehdit altına almak isteyen PKK’lılara destek vermiş.. 800’e yakın polisimizi şehid eden teröristlere cansuyu olmaya çalışmış, güvenlik güçlerimizi teröristlere karşı aşırı güç kullanmakla suçlamış..
Evet.. Yanlış okumuyorsunuz..
Meşhur “barış için akademisyenler bildirisi”ne imza atıp, devletin askerini, ağır silahlar kullanarak, teröristleri etkisiz hale getirmekle suçlayan bir sözde akademisyen bu..
Siz nasıl vicdansız insanlarsınız?
Teröriste “barış” diyorsunuz.
Namaz kılan öğrencilere ise, parmak sallıyorsunuz..
“Basıyorum işte, ayakkabı ile basıyorum” diyerek, mescide ayakkabı ile girebiliyorsunuz.. Öğrencileri tehdit edebiliyorsunuz.
Hani nerede barış?
Hani nerede hoşgörü..
Mescidin kapısında 18 tane ayakkabı görmek istemiyormuş..
Tek sorun bu mu, yani..
Sur ilçesini işgal etmeye kalkan teröristler sözkonusu olduğunda, bırakın mescide gimeyi-girmemeyi.. Teröristler Sur ilçesi sınırları içine, devletin askeri-polisi giremez diye kendilerince yasaklar koymaya kalktıklarında.
Bunlara destek veren akademisyenler..
Şimdi suçüstü oluyorlar.
Dertlerinin hoşgörü olmadığını, barış olmadığını, dertlerinin teröristlere destek vermek olduğunu kendileri ifşa ediyorlar..
Eğer barış kavramına gerçekten önem veriyorsanız, o öğrenciler size, “Mescide ayakkabı ile basılmaz” dediğinde, “basıyorum işte” diyerek, nasıl inadına inadına saygısızlık yapabilirsiniz?
Ve sonuçta.. Solcuların her zamanki Yahudi taktiği tekrarlanıyor.
Mescidi ayakkabı ile çiğneyen kendileri..
Yaptıkları açıklamada, tehdit edildiklerini söyleyenler kendileri..
Bakın ne diyor, mescidi ayakkabı ile çiğneyen akademisyene destek veren azınlıktaki öğrenciler:
“Hocamıza uygulanan psikolojik ve sözlü şiddetin ilgili birimler tarafından soruşturmaya açılmasını ısrarla bekliyoruz. Bu konuda ilgili kurumlardan yaptıkları çağrının kuruma ve öğrencilerine yönelik tehdit içerdiğini kabul etmelerini ve tersi aksiyon almalarını talep ediyoruz.”
Ne kadar utanmaz insanlarsınız siz?
Mescidi çiğneyen siz..
Tehdit eden, “İstemiyorum. Yapmayacaksınız” diyen siz..
Tehdit edildiğini iddia eden yine siz..