“İsrailli kadınlar esir alınıyor”muş!

Elinize bir fotoğraf tutuşturuluyor.. 

Fotoğrafta; elinde koca bıçak ile koşan bir genç görüyorsunuz..

Hemen hükmü veriyorsunuz: “Vay cani vay.”

Fotoğrafı biraz daha geniş kadraj ile alıyorsunuz..

Elinde bıçak ile koşan gencin cesaretine hayran kalıyorsunuz..

Çünkü büyük fotoğrafta, o gencin karşısındaki tankı görüyorsunuz.. Tank ile o gencin üzerine yüründüğünü görüyorsunuz.. Tanktan açılan top ateşi ile o gencin vücudunun paramparça edilmek istendiğini görüyorsunuz..

Gerçek caniyi görüyor ve bıçaklı gence cesaretinden dolayı hayranlık duyuyorsunuz..

Filistin’de yaşanılanlar da buna benziyor.

Filistinliler, hemen her gün çocuk-yaşlı denilmeden, İsrail askerlerinin açtığı ateşlerle canlarını kaybediyor.

Bu görüntüleri görmezsek, Filistin’in son atağına yoğunlaşıp, tüm yaşanılanları yorumlamaya kalkarsak..

Fotoğrafı eksik görmüş ve eksik göstermiş oluruz..

2. Dünya savaşından sonra dünya genelinde hemen hiçbir ülkenin sınırları değişmemiş iken, İsrail’in sınırları, adım adım genişliyor.

Halen bile, genişlemeye devam ediyor..

Gün geçmiyor ki, İsrail biraz daha, biraz daha Filistin topraklarını işgal etmesin, işgal altına aldıklarına yeni yerleşim birimleri kurmasın..

Filistinlilerin son atağını, bu gerçekleri gözardı ederek yorumlamak, vicdansızlıktır, hainliktir, ahlaksızlıktır..

Ama maalesef, siyonist medya, Filistinlilerin son atağı üzerine, hemen gerçekleri çarpıtan yönlendirmelerini devreye soktular:

“Filistinliler, İsrailli kadınları esir alıyor..” ile başladılar..

“Sivil kadınların ve çocukların öldürüldüğü” yalanları ile devam ettiler.

Benim, Filistinli kadınlar öldürülürken “Kadınlara dokunulmasın” diyen bir gazeteci olarak, “Filistinliler, İsrailli kadınları öldürmesinler. İsrailli kadınları esir almasınlar..” deme hakkım var da..

“Filistinlilerin hedefleri, İsrailli kadınlar değil, İsrail askeri olmalı.. İsrail devlet yönetiminde yer alan görevliler olmalı” deme hakkım var da..

Hatta.

İsrail’de kadınlar da askerlik yaptıklarından, “Kadın askerler yerine, mümkünse erkek askerleri esir alsınlar, mecbur kalmadıkça kadın askerlere bile dokunmasınlar” deme hakkım var da..

Genel olarak, “Kadınlara, çocuklara, ihtiyarlara dokunulmasın” deme hakkım var da..

Bunu samimi olarak dillendirip, bu yönde dua etme hakkım var da..

İsrailli canilerin, “kadınlar esir alınıyor” deme hakları nasıl olabilir?

Bunlar değil mi, Rachel Corrie’yi bilerek, isteyerek buldozer altına alarak öldüren.

Silahsız olarak, sivil direnişte bulunan Rachel Corrie, bir bayan değil miydi?

Rachel Corrie, buldozer altına alınırken, hangi Avrupa ülkesinden yüksek sesli bir itiraz duyduk?

Amerika’dan hangi itirazı duyduk..

“İsrail yaptı.. Filistinliler de yapsın” demiyorum..

Ama onların gerçekten işledikleri vahşice cinayetleri görmezden gelenlerin, şimdi bir de Filistinlilere iftira atma girişimlerine isyan ediyorum..

“İsrailli kadın esir alındı” diyorlar.. Kadın tiyatrovari çekim yapan youtuber çıkıyor..

Ve daha nice örnekler, nice yalan haberler..

Biz de bu vesile ile, onların vahşetlerini tekrar hatırlatmış oluyoruz..

Filistin’in İsrail’e yönelik operasyonu sürerken, daha ilk dakikalarda, hemen tüm Avrupa ülkelerinin kınama sırasına girdiklerini görüyoruz..

Amerika, hemen açıktan ilan etti: “İsrail’in yanındayız” dedi..

AB ülkeleri koro halinde, “İsrail’in meşru müdafaa hakkı var” diyerek, daha İsrail kendine bile gelememiş iken, daha sonra yapacakları saldırılara şimdiden mazeret oluşturma çabasına giriştiler..

Ne kadar net bir duruş sergiliyorlar, değil mi?

Oysa Mavi Marmara Gemisi’nde, 11 insanımızı acımasızca şehid eden İsrail’in saldırısına; ABD’den, Avrupa’dan kim, hangi yüksek sesli tepkiyi koymuştu?

Bir gemideki sivil insanlara yönelik saldırıya, hangi AB ülkesi, “Bu kabul edilemez.. Bunun hesabını uluslararası mahkemelerde İsrail’den sormamız gerekir” dedi?

Mavi Marmara’daki sivil insanların haklarını da korumadılar..

Filistin’de hemen her gün kaybedilen sivil insanların çığlıklarını da duymadılar..

Ama şimdi..

İsrail gafil avlandı diye.

Çok güvendikleri “Demir Kubbe”leri, devre dışı kalıp, özellikle askeri tesisleri büyük zarar gördü diye..

Saflarını hemen ilan ettiler:

“Biz, (katil) İsrail’in yanındayız” dediler..

Bakmayın, “İsrailli kadınlar esir alınıyor” yalanlarına..

Bakmayın, “Öldük, bittik” mavallarına..

İsrail’in verdiği kayıp kadar, Filistinlilerin şehidleri var..

Bakın Filistin’in şehidlerine..

Çoğu kadın, çoğu çocuk..

İsrailli kadınların esir alınmama hakları var da..

Filistinli kadınların savaşta kendilerine dokunulmama, vahşice öldürülmeme hakları yok mu?

Evet, İsrail gafil avlanıp, Filistin operasyonunda karizmayı çizdirdi..

Ama, oyuna da gelmeyelim..

İsrail’in, Avrupa ve AB desteği ile, kendisine yapılan çok vahşi bir saldırı varmış algısı oluşturma operasyonuna dikkat çekelim..

Bunun sonrası, İsrail’in sivil Filistinlilere acımasızca saldırısıdır..

Eğer büyük fotoğrafı dünyaya gösteremezsek, onların gösterdikleri küçük fotoğraf, Türkiye’de bile alıcı bulacak olursa..

İsrail’in imza atacağı vahşetlerden, hepimiz sorumlu oluruz..

Ve son olarak da, bir İsrailli’nin açıklamasını aktarayım..

İsrail Ankara Büyükelçisi Erit Lillian ilk açıklamasını yapmış: “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk siyasetçilerin yaptığı bazı açıklamaları çok destek verici bulduk; bazıları ise bizi şaşırttı” demiş..

Ve devam etmiş: “Türkiye siyaseti ve sivil toplumunda kalbi Filistin’le olan birçok kişinin bulunduğunu biliyoruz. Bence bu insanlar kendine şunu sormalı: Böyle barbarca bir hamle hiçbir ahlaki hedefe hizmet ediyor mu?”

Biz bu büyükelçinin, 10 gün önce, 15 gün önce, bir ay önce, iki ay önce, artık sıradanlaşan İsrail cinayetleri işlenirken herhangi bir açıklamasını duyduk mu?

“Barbarca hamle” diye bir tanımlamasına şahit olduk mu?

Hayır..

Şimdi hanımefendi çıkmış, “barbarca hamle” diyor.

İsrail’in 1947’den beri, Filistin’i adeta kuşatıp, adım adım işgalini genişletmesi mi “barbarca hamle”?

Yoksa..

Ambargolarla kuşatılan, toprakları her geçen gün daha da azalan, insanları birer ikişer öldürülen Filistinlilere reva görülen saldırılar mı?