FETÖ’nün miladı değişse, kim yanar, kim kurtulur?
Yetkililer yalanlasa da, Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde, en azından dar bir çevrede, kendisini doktor olarak tanıtan sahte Tıp Fakültesi mezunları olur da..
Kartlar bastırır, sahte diplomalarla evini süsler, ameliyata girdiğine dair sembolik görüntüleri kullanıp “Doktor”luk taslar da..
Sahte hukukçular olmaz mı?
Hukuk fakültesi mezunu görünüp de, hukukun “h”sinden haberi olmayanlar piyasada dolanmaz mı?
Daha ötesini söyleyeyim..
Hukuk yerine şahsi ideolojisini önceleyen, bunun için de hukuk kurallarını paspas eden uyanıklar olmaz mı?
Tabii ki olur..
Oluyor da zaten.
Kendisini hukukçu diye tanıtan bazı isimler, savundukları yapıların ideolojilerini ve söylemlerini haklı gösterebilmek için, ya hukukun en temel kurallarını görmezden geliyorlar..
Veya, en temel kuralların tam aksini kabul ettirmek için, bile bile kuralları çarpıtıyorlar..
Somut örneği ne?
Necip Hablemitoğlu cinayetinin, Fetullah Gülen’in isteği ile ulusalcı-kemalist Levent Göktaş’ın ekibi tarafından 2002’de işlenmesi, terör suçu mudur-değil midir?
Uyanıklar, olay hakkında şu tespiti asla yapmıyorlar..
Orayı atlayıp, görmezden geliyorlar..
Somut olayımızda...
FETÖ, 2002 yılında terör örgütü olarak kabul edilse de, edilmese de..
Ulusalcı Levent Göktaş’tan Hablemitoğlu’nu ortadan kaldırmasını istemiş ve o da bu cinayeti organize etmiş ise..
Bu bir suçtur..
Cinayeti işleyenin de, işlenmesini organize edenin de, işleyenin de cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır..
Ki, hazırlanan iddianamede de, bu ceza istenmiştir..
Bunu bir söylesinler..
“Bunların her birinin, FETÖ’cüsü ile kemalisti ile yatacak yerleri yok” tespitini yapsınlar..
“Levent Göktaş efsane albayımızdır. Kemalisttir. Ona toz konduramazsınız. FETÖ’cüler onu 4 yıl cezaevinde tuttu. FETÖ’cülerin cezaevine attığı adamı, onlarla işbiraliği içinde cinayet işlemekle nasıl suçlarsınız” mavallarını kimse okumadan..
Veya..
Diğer kesim açısından da..
“Fetullah Gülen’in adam öldürtmekle ne işi olabilir. O bir düşünce adamı” aldatmacasına sapmadan..
Herkes şu gerçeği haykırmalı: “Ortaya çıktı ki, Fetullah Gülen de kuzu postuna bürünmüş CIA mensubu. Levent Göktaş da, kemalist postuna bürünmüş bir derin devlet elemanı..”
Sonrasında oturup araştırırız, “2002 yılında bu cinayet işlenirken, FETÖ terör örgütü müydü? Yoksa sonradan mı yoldan çıktı..”
Veya..
“Acaba 2002 yılında, bu yapının bir terör örgütü olduğu biliniyor muydu? Yoksa sadece yöneticiler mi, kurdukları örgütün yapısını biliyorlardı..”
Bunlar, uzun uzun tartışılacak hususlar..
Ama, herkesin suç olarak tanımlayacağı bir cinayeti, adamlarının işlediği ortaya çıktığı için, onu kurtarmak için çırpınanlar..
Şimdi karar kara düşünüp, çıkış yolu arıyorlar.
“Efsane albay” diye tanıttıkları ismin, FETÖ ile en kirli ilişkiye giren bir adam çıkmasının acısı ile “Ne yapsak, ne yapsak da.. Hem adamımızı kurtarsak, hem de bu işi, kazanca dönüştürsek..” diye düşünüyorlar..
Ve Arşimet’in hamamdan çıplak çıkmasındaki gibi, “bulduk, bulduk” diye bağıra çağıra manşetler atarak, FETÖ’nün 2002’den bu yana terör örgütü olduğu kabul edildiği takdirde, bunun sonuçlarının neler olabileceğini sıralıyorlar..
Neler olurmuş?
Sabahtan akşama kadar, FETÖ’cülere haksızlıklar yapıldığını, KHK’lıların aslında işlerine iade edilmesi gerektiğini yazan çizen Karar gazetesinde, müjdeli haber, birinci sayfaya konuluyor: “FETÖ’nü miladı değişecek mi?”
Adamlar FETÖ’yü öylesine savunuyorlar ki..
2013’ü, hatta 15 Temmuz’u bile milad saymıyorlar..
“Darbe bir tiyatro” söylemini dillendiriyorlar.. KHK’lıların görevlerine iade edilmesini istiyorlar..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2015’de FETÖ’nün kanalına çıkmasını, 2016 sonrasında darbeden yargılanan isimleri yakın tarihlerde kabul edip, onlara “Sizi göreve iade edeceğiz” demesinin doğru olduğunu savunuyorlar..
Ama sonra kalkıyorlar..
Hablemitoğlu cinayeti davasının iddianamesi ile acaba FETÖ’nün terör örgütü olarak kabul edilmesinin miladı, 2012’den, 2002’ye çekilir mi?” diye soruyorlar..
Çekilse ne olacak?
Kararcılar için, muhalifler için şenlik başlayacak..
“AK Partili şu isim, 2008 yılında, FETÖ’den şu an kaçak olan bilmemkimle görüştü.. AK Partili bu isim, 2010 yılında, FETÖ’den yargılanan şu isimle görüştü.”
Eeee?
Yani diyecekleri şu, “AK Partililer, terör örgütü üyeleri ile görüştüler.. Şu şu konularda, birlikte hareket ettiler..”
İyi de sahte doktor benzeri sahte hukukçu beyler.. Diplomayı nasıl aldığı belirsiz sahte hukukçu bayanlar..
Ceza hukukunun en temel kuralı nedir?
“Kast” değil mi?
2002 yılında, FETÖ’nün terör örgütü olduğu kabul edilse bile, bir kişi onların terör örgütü olduğunu bilmeden, onlarla suç olmayan bir fiilin işlenmesi noktasında ortak hareket ettiğinde, terör suçlusu olur mu?
Yaptığı suç bile değil ki, bir de terör suçu olsun..
“Hah, bu sözlerle, hiç mi olmasın Levent albayı kurtarırız” diyeceklere hatırlatayım..
Levent Göktaş bir suçun işlenmesi için FETÖ ile anlaşıyor..
“Adam öldürmenin suç olduğunu bilmiyordum” diyemez..
Ama.. Bir derneğe, bir vakıf görünümlü teşkilata para yardımı yapan kişi, o yapının aslında terör örgütüne hizmet ettiğini bilmiyorsa, ne terör suçlusu olur, ne de suç işlemiş olur..
AK Partililer de.. FETÖ’nün kuruluşu, ister 2002’ye gitsin, isterse 1962’ye gitsin..
Onların terör örgütü olduğunu bilmediklerini belirterek, onlarla şu konuda, bu konuda birlikte hareket ettiklerini, ama örgüt oldukları yönünde delillerin ortaya çıktığı 2013’den hemen sora aralarına mesafe koyduklarını ispatladıkları an.
Bunda bir samimiyetsizlik de yok ise.
Kendilerini kurtarmış olurlar..
Ama ilginç olan şu..
2002’den 2012’ye kadarki AK Partililerin FETÖ’cülerle oturup kalkmalarını suç gibi göstermeye çalışan altılı masanın savunucuları, 2012 öncesini boşverin, 2015’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’nün yayın organı Samanyoluhaber’e çıkmasını, Zaman gazetesine ziyaret edip, onlara destek vermesini hiç konuşmuyorlar..
2006-2007-2008’lerde FETÖ’cü şu kişi ile görüşen AK Partili bu kişi, terör suçlusu olacak ise..
2015’de FETÖ’nün yayın organında adamlar gözaltına alındığında koşup destek veren CHP’lilere ne suçlusu diyeceğiz?
Hukukçu geçinenler, önce bu soruya cevap versinler..
Sonra bilgiçlik taslamaya kalkışsınlar.