• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Bu muhaliflerin dansözlüğüne kim yetişebilir?

18 Aralık 2022
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Bir gün öyle, bir gün böyle..

Var mısınız, muhalefetin göbek kıvırtmasına yetişmeye?

Mümkün değil, yetişemezsiniz.

Nasıl yetişeceksiniz ki?

Bir gün, “Ülkeye yatırım gelmiyor. Çünkü Türkiye’de hukuk yok” diyorlar..

Ertesi günü, yatırım geliyor, Katar fabrikalara ortak oluyor..

Bu sefer, “Katar Katar satıldık” diyorlar.

Hasbünallah..

Bir gün, “Ekonominin temeli, hukuktur. Siz ihale yasanızı 71 defa değiştirmişseniz, kurallar her gün bir kişinin isteği ile değişiyorsa, hangi yatırımcı, parasını getirir buraya?” diyorlar.

İhale yasasının her gün kaçakları önlemeye, daha iyiye ve daha güzele ulaşmaya, mafyayı ekarte etmeye yönelik değiştirildiğini gizledikleri için..

Yatırım da geliyor, döviz de geliyor, borsa da rekor üstüne rekor kırıyor..

Ertesi günü, “Bu gelen paralar da, Suudi Arabistan’ın milyar dolarları da, artık Türkiye’yi kurtaramaz” diyorlar..

Hasbünallahi veni’mel vekil..

Bir gün, “Merkez Bankası’ndaki 128 milyar dolar, damat Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın yanlış kararları sonucunda buharlaştı, rezervler eksiye indi” diyorlar.

Birkaç ay geçiyor..

Bazı atraksiyonlarda, döviz değerinin yükselmesini beklerken, tahminleri tutmuyor.. Döviz bekledikleri kadar yükselmeyince..

“Doları tutmak için, Merkez Bankası arka kapıdan 40 milyar dolar sattı” diyorlar.

“Bre ahlaksız, olmayan döviz, nasıl satılıyor? Merkez Bankası rezervi, eksi değil miydi? Nerede buldular ki, dövizi sattılar?” demek istiyorsun.. Diyemiyorsun.

Ya sabır, ya sabır..

Bir gün, “Kardeşim herkesle kötüyüz, hekesle kavgalıyız, dış ilişkilerde menfaat vardır; dostluk-düşmanlık, hukuk, adalet falan yoktur” diyorlar..

Eller sıkılıyor..

Yatırım amaçlı gelenlerin yanı sıra.. 

Merkez Bankası’na mevduat olarak yatırılmak üzere milyar dolarlar geliyor..

Ertesi günü, “Suudi Arabistan’dan bu kadar milyar dolar ne karşılığında geliyor, açıklayın!” diyorlar..

La havle vela kuvvete illa billah.. 

Söyleme gelince “Emperyalizme karşıyız.. Biz tam bağımsız Türkiye’den yanayız” diyorlar..

“İlaç baronları” diyorlar. “Uluslarası ilaç çeteleri” diyorlar. “İlaç sektöründeki haksız kazancın yüksekliği”ni anlatıyor, bunun “emperyalizmin bir sömürü düzeni olduğu”nu söylüyorlar.

Sonra, o ilaç baronlarının, her yıl Şubat ayında Sağlık Bakanlığı ile yaptıkları sözleşmeye rağmen, Aralık ayında çıkarttıkları ilaç krizinde, saflarını ilaç baronlarından yana tutuyorlar, “Eczanede ilaç yok” başlıkları atıyorlar.

“Sözleşme imzalamışsın, Sağlık Bakanlığı’na gelecek yıl Şubat’a kadar, avronun değerini sabitleyerek, ilaç verme taahhüdünde bulunmuşsun. Şimdi dönem bitmeden, istenilen ilaçları yollamamak da ne demek oluyor” manşeti atacaklarına..

İlaç baronlarının sözcülüğünü yapıyorlar..

Ya Kahhar.. Ya Kahhar.. 

Bir gün bakıyorsunuz, “Hablemitoğlu’nu dinciler öldürdü. AK Parti iktidarı, katilleri yakalamadı. Cinayetin yeterince üzerine gitmedi” diyorlar.

Ertesi günü, Hablemitoğlu’nun katili bir ulusalcı çıkınca ve özellikle de AK Parti o katili kaçtığı Bulgaristan’dan alıp getirince, “Getirildi, Hablemitoğlu’nun kanı yerde kalmayacak” diye bir satırlık haber bile yapamıyorlar..

Ya Muntakim.. Ya Muntakim. 

Bir gün “Ekim ayı bütçesinde rekor açığa ulaştık” diye haber yapıyorlar.. “Mahvolduk, bittik” diye devam ediyorlar..

Kasım ayında bütçe 108 milyar fazla veriyor.. Hemen aylık raporları çöpe atıp, “Yıllık bazda 20 milyar açık verdik” diyorlar..

Ya Adl!

Bir gün, “Enflasyon % 85” diyorlar.. Hatta şunu da diyorlar: “Bu TÜİK’in rakamı, bir de ENAG’ın raporladığı var ki, bunun iki misli” diyorlar..

Ertesi günü, “Aralık’ta enflasyon 85’den hızlı bir inişe geçecek” tespitleri ardı ardına yapılmaya başlanınca... Muhalifler de gerçeği görünce..

“Aralık’ta enflasyon inecek ama.. Bunda geçtiğimiz yılın baz etkisi önemli rol oynayacak” diye, sanki enflasyon gerçekte inmiyor da, inmiş gibi gösteriliyor algısı oluşturuyorlar..

Baz ile, kaz ile..

İnecek mi, inmeyecek mi?

Hani şöyle diyordunuz: “Faizi radikal oranda yükseltmediğiniz müddetçe, enflasyon daha yükseğe, daha yükseğe çıkar! Bu ekonominin temel kuralıdır!”

Kasım’da bir milim..

Şimdi Aralık’ta baz etkisi ile de olsa, (Çünkü geçtiğimiz yıl da, baz etkisi ile yükselmişti, şimdi de sıra inmede) ciddi bir oranda inecek. 

Onlar da kabul ediyorlar.  Ama “baz etkisi ile” diyorlar..

Bir gün, “Faiz ile döviz arasındaki ilişki matematikseldir. Bunun istisnası yoktur. Biri inince, diğeri çıkar” diyorlar..

Faiz inadına inadına indirilirken, döviz önce yükseliyor ama, sonrasında artık yükselmeden, aynı seviyede kalıyor. Hatta faiz bir daha, bir daha indirdiği halde, dövizde kıpırdanma olmuyor..

Ertesi günü diyorlar ki, “Politika faizini kim takıyor ki?”

La havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim..

Bir gün “Turizmimiz, pandeminin de etkisi ile, artık belimizi doğrultamaz rakamlara indi.. Bu sene pandeminin etkisi sonlansa da, ekonomide her alandaki iflas sebebi ile, otellerin kapanması sebebi ile, 15 milyon turist ya gelir, ya gelmez” diyorlar..

Ertesi günü turist sayısı cumhuriyet tarihinin rekorunu kırıyor, 50 milyona gidiyoruz. Söyledikleri rakam üçe katlanmış..

Utanmıyorlar, ertesi günü şöyle diyorlar: “AB ülkelerine göre Türkiye çok ucuz olduğu için, akın akın geliyorlar!”

La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin..

“Kardeşim üretim yok, üretim. Üretim olmayınca, tabii ki döviz 18 de olur, 28 de olur” diyorlar..

Dolar geçen sene bugünlerde, 18 TL’ye çıkmış iken, kur korumalı hesap atağı ile bir günde 12 TL’ye iniyor..

“Ne oldu, üretim bir günde % 70 artış mı sağladı? Ne oldu ki, döviz bir gecede, 18 TL’den 12 TL’e indi?” diye soruyoruz..

“Bu bir gecede kimler ne kazandı, hükümet derhal açıklamalı” diyerek, topu başka sahaya atıyorlar..

Trump’ın, “Sizin ekonominizi batıracağız” sözlerini, tehdit naralarını alkışlayanlar..

Biz uyardığımız halde, “Bu işte bir operasyon var. Dış güçler Türkiye’yi boğmak istiyorlar” dediğimiz halde.

“Hah hah ha.. Dış güçler mi? Boşverin ya, ne dış güçleri? ‘Biz beceriksiziz, ülkeyi yönetemiyoruz’ desenize” diyorlar.

Sonra, Dünya Ticaret Örgütü, 5 yıl sonra, “Türkiye’ye uygulanan ambargonun hukuk dışı olduğunu” tescilliyor..

Trump’a, Türkiye’yi bitirmek için atağa kalktığında destek çıkan soytarılar, ertesi günü “Aaaa.. ABD’nin hukuk dışı ambargosuna, Türkiye yıllarca boyun eğmiş” diyorlar..

Türkiye’de hukuk olmadığı için, yatırım da gelmediğini, büyük sanayi kuruluşlarının, Türkiye’deki hukuksuzluktan dolayı uzak durduğunu söylüyorlar..

“Peki Çin’de hukuk mu var ki, Çin’e akın akın yatırım gidiyor” diyoruz.

“Çin’de hukuk yok. Ama hukuk olmaması yönünde, bir istikrar var. Oraya hukuk gelirse, o zaman yatırımcı ordan kaçar. Ordaki hukuksuzluk, istikrar kazanmış bir hukuksuzluk” diyorlar.. (Diğerlerinin hepsinden haberiniz vardır ama.. Bu paragraftakini duymamış olabilirsiniz. Büyük ekonomi üstadı, Mahfi Eğilmez’in tespitidir, uydurmuyorum.)

Fesabrun cemil..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

La havle vela kuvvete illa billah..

Arapca bilmiyoruz ..lutfen tercume edin

İnşallah

Maaşlar üretici fiyatları nerede,,,kiralar gıda v.s perakendeci fiyatları ise nerelerde,,,bi zamanların yazar kasa atan esnafı faizsiz kredileri seri biçimde alınca biraz daha rahatta,, arabasınıda yeniliyor daireleride alıyor..ama işçi memur köylü beyaz yaka ise kenara itilmiş hissediyor kendini..ve galiba bu iş uzatmaya gitmeyecek gibi..hayırlısı ne ise o olsun tabiki,,çıkan sonuç halkın tercihi olacaktır,,,saygı bekleyenler saygı göstermekte zorlanmaz inşallah..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23