Bankamatik memurlar, bir kişiye üç-beş maaş!
Şu solcular var ya, şu solcular..
Kayserililere atfederler..
“Babasının eşeğini boyar, başka eşekmiş gibi babasına satar” diye..
Kayserililer her ilimizden çıkan şu solcuların eline su dökemezler..
Kendileri her yolsuzluğun kralını yaparlar..
Yaptıklarının tamamını, dindar insanlara yüklerler..
Somut örnekler vereceğim..
Sık sık tartışması yapılır, “Bankamatik memurlar var” diye..
Suçlananlar genelde iktidardaki AK Parti’ye yöneliktir..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı el değiştirmeden önce, Ekrem İmamoğlu bu söylemle halkı kandırıp, oyları topladı..
“Bankamatik memurlar var” dedi..
“Sadece maaş almada değil, İSPARK’tan yararlanmada da, AK Partililere peşkeş var” dedi..
“55 bin ücretsiz İSPARK’tan yararlanan var” dedi..
Bekledik ki, bankamatik memurlar açıklansın..
Bir tek kişi bile açıklayamadı..
Bekledik ki, İSPARK’tan bedava yararlananlar açıklansın..
Açıklanmadı..
Oysa başkanlığı ele geçirdikten sonra, tüm belgeler elinde..
İddia ettiğin şeyi, kolaylıkla ispatlayabilirsin..
Yok, bir tane somut örnek yok..
Bankamatik memurlar hakkında bilgi veremedi, İSPARK için açıklama yapar gibi oldu..
O ne çıktı?
“AK Parti öncesinde de olduğu üzere, gazetecilere belediye hizmetlerinde sağlanan indirimler..”
Yani, Cumhuriyet muhabirinin de, Milli Gazete çalışanının da.. akit çalışanının da.. Tüm gazetecilerin, İSPARK’tan kısa süreli parkta yararlandığı ücretsiz hizmet, şehit yakınlarının benzer şekilde yararlandığı kolaylıkları, Ekrem bey “avanta” diye kamuoyuna açıklamış.
Şimdi kendisi aynı kolaylıklara devam ediyor mu?
Ediyor..
Özür diledi mi?
Hayır..
Solcuların bir iftirası, “Bankamatik memur”luk..
Bir başka sık sık ortaya attığı iftira ise, “Bir kişiye 3 maaş.”
Büyük çoğunluğu, kanuni zorunluluktan kaynaklanan görevlendirmeleri, sanki 3-5 maaş alsınlar diye, yandaşlara sağlanan avantalar gibi gösterdiler..
Oysa, bir kamu kurumunun tepesindeki kişi, zorunlu olarak o kuruma bağlı yan şirketlerde de yönetim kurulu üyeliği görevinde bulunuyor..
Soyut anlatımları geçip..
Solcuların başkalarını “bankamatik memur”lukla suçlarken..
Başkalarını “Bir kişiye üç-beş maaş” almakla suçlama yöneltirken.
Kendilerinin bu anlamda nasıl uç örnekler verdiklerini gösterelim, ispatlayalım..
Yakın tarihde vefat etti..
CHP’nin eski genel başkanı Deniz Baykal, Türkiye’nin en açık, en kesin, en tartışmasız bankamatik memurudur..
Niye?
2017 yılında felç geçirmiştir..
Ve iyileşmediği halde.. Konuşma, yürüme ve diğer hayati faaliyetlerini büyük oranda kazanmadığı halde..
Kemal Kılıçdaroğlu tarafından 2018 milletvekili seçimlerinde tekrar milletvekili adayı yapılmıştır..
Ve o tarihden, ölümüne kadar. Yaklaşık 5 yıl boyunca, sadece 3-4 defa gittiği TBMM üyeliği ile milyonlarca lira maaş almıştır.
Bundan daha net, daha açık, daha kesin bankamatik memurluk olur mu?
Hani sıradan bir memurluk olsa, alacağı maaş bugünün parası ile olsun 15 bin TL, olsun 20 bin TL..
Bunun 4-5 katı oranındaki milletvekili maaşı ile solcular en kral bankamatik memur örnekliğini bize göstere göstere yaşattılar..
Utanmadan, başkalarına iftira ederek, kendi suçlarını, onların üzerine yıktılar..
Bankamatik memurluğun en kralının somut örneğini verdik..
Şimdi “Bir kişiye 3-5 maaşın örneğini vereyim..
Yok yok..
Şu an iktidar partisinin atamalarında, iktidar partisinin yönettiği belediye başkanlıklarında da olan, “Bir kurumun yöneticisinin, aynı zamanda kanuni olarak iştiraklerin-yan kurumların da yönetim kurulu üyeliği yapması sebebi ile alınan huzur hakları”ndan bahsetmeyeceğim..
Bu ahlaksızlık olur. Niye ahlaksızlık olur?
Çünkü AK Partili belediyede yapılan ile CHP’li belediyede yapılanı aynı anda görmez, yazmazsak..
Yaptığımız ahlaksızlıktan başka bir şey olamaz.
Hani bazı görevler için, kanuni zorunluluk vardır, pratikte de işin gereği olarak düzenleme böyle dizayn edilmiştir..
AK Partilide de, CHP’lide de aynı uygulama vardır..
Eğer bu uygulamaya itiraz ediyorsak, kaldırmamız gerekiyorsa (Ki ben de benzer görüşteyim) hepsini birden kaldırmamız gerekir..
Ve parti ayrımı yapmadan, kimse bu maaşları mükerrer almamalıdır..
Ama, biz CHP’lileri yazıp, AK Partilileri görmezden gelirsek..
Muhalifler de AK Partilileri yazıp, CHP’lileri görmezse, bu sahtekarlık olur..
Maalesef muhalifler bunu yapıyorlar..
Biz o yanlışa düşmemekte ısrar edelim..
Ama şimdi benim “bir adama iki-üç maaş örneği”min, o tür bir örnek olmadığını da belirteyim..
Benim örnek, tarihde hiç görülmemiş bir örnek..
Kanunda izin verilen değil, tam aksine anayasada yasaklanan bir durum..
Somut örnek dedim..
Onlar gibi suçlama yapıp, kaçmayalım..
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş için, belediyeyi bırakmadan, cumhurbaşkanı yardımcılığını da üstlenmeleri planlamasını yapılıyor..
“Hani bir kişiye iki maaş, üç maaş yanlış idi?” diye muhaliflere hatırlatıp, devam edelim..
AK Partililerin hiçbirisi, “İki-üç maaş çok güzel” demiyor..
Ama siz çaktırmadan, iki görevi verip, iki maaşı, üç maaşı çok güzel gibi bir de övüyorsunuz..
Evet; evet.. Altı partinin birden imza attığı o mutabakat metninde.
SP liderinin “Bana ne Ayasofya’nın açılmasından. Siz, bir kişinin iki-üç maaş almasını nasıl kabulleniyorsunuz” modunda yaptığı açıklamalar.
Ahmet Davutoğlu’nun, Meral Akşener’in benzer açıklamaları.. Kemal Kılıçdaroğlu’nun benzer açıklamaları..
Şimdi hepsi birden çöp oluverdi..
Adamlar; kanunda, anayasada yeri olmamasına rağmen, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarını, aynı zamanda cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görevlendirilmesini mutabakata vardırdılar..
Böylece, bu iki makamın yan huzur hakları, maaşlarını da dikkate aldığınızda, belki yüz binlerce liralık maaşları bu iki isme peşkeş çekecekler..
Bir de öyle güzelleme yaparak, ballandırarak anlatıyorlar ki..
İki-üç maaş almak, maharetmiş gibi..
Hem İstanbul Belediye Başkanlığı, hem de cumhurbaşkanlığı yardımcılığı görevinin üstlenilmesi, sanki bir başarı imiş, bir fedakarlıkmış gibi bize öyle yutturmaya kalkıyorlar ki..
“Haydi ordan sahtekarlar..
Haydi ordan yalancılar..” demekten kendimi alıkoyamıyorum.