Akit’e dava açacaklar, bir daha bir daha düşünün!
Akit’te yer alan haberler, menfaat amaçlı haberler değil..
Ölümüne ölümüne, şu kişinin lehine olacak, ya da bu kişinin mutlaka aleyhine olacak haberler değil..
Sayfaya yerleştirilen haberin bile, “Şu soruyu da muhatabına soralım, cevabı ile yayınlayalım” diyerek, ertesi güne bıraktığımız nice örneklerine, gazetemiz çalışanları şahittir..
Dolayısı ile..
Biz ne kadar hassas isek..
Muhataplarımız da, bize eleştiri getirirken veya bize dava açarken, aynı ölçüde hassas olmalılar..
Kıldan-tüyden gerekçelerle bize dava açmamalılar.. Çünkü açtıkları davalar, sonra kendi ayaklarına dolanabiliyor..
Öyle ki, bazen haberi ilk yayınlarken göremediğimiz usulsüzlükleri, bize dava açıldıktan sonraki yargılama sürecinde, toplanan deliller ışığında farkettiğimiz oluyor..
Dolayısı ile haberimizin daha da perçinleşmesini, “Haber yalan” diye dava açanların eli ile sağladığımız örneklerimiz hiç de az değil..
Hafta içinde, CHP yöneticilerinden Oğuz Kaan Salıcı’nın açtığı bir tazminat davası sebebi ile cevap dilekçesi yazmamız gerekiyordu..
Bakmayın siz bunların, “Düşünce özgürlüğü, eleştiri hakkı” vesair söylemlerine..
Kendileri iktidarda değil iken bile, dava üstüne davalarla, farklı düşünenleri susturmanın peşindedirler..
Ellerine bir küçük fırsat geçsin, 17 yaşında falan demezler, lise öğrencilerini tutuklatırlar..
Kendilerine bir bahane bulsunlar, gazetecileri tazminat davaları ile susturmaya çalışırlar..
CHP’li Kaan Salıcı’nın davası da, bu kapsamda bir tazminat talebi..
Hakkını yemeyelim..
Yüksek bir tazminat istemiyor..
0.05 kuruşluk bir dava açmış..
Ama sonuçta, 0.05 kuruşluk dava da olsa.. Bu bir dava.. Cevap vereceksiniz.. Takip edeceksiniz..
Ki, “Akit yalan yazdı, tazminata mahkum ettirdik” algısı yapmasınlar..
Ne demişiz Salıcı için?
Aslında dava konusu haberin esas hedefi Salıcı değil..
Salıcı, haberin ikinci planda eleştiriye muhatap ismi..
Esas eleştiri, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin’e..
Haberimizde başlık şöyle:
“Salıcı ile etik dışı ortaklık”
Bu başlık altında, Salıcı’dan bir şirket hissesinin, Şişli Belediye Başkanı olmadan önce Muammer Keskin’in devir aldığı, bunun etik olmadığı belirtilmiş..
Muammer Keskin ayrı, Oğuz Kaan Salıcı ayrı dava açmışlar..
Biz de, “Ne olmuş, şirket devri, bu kişilerin hemen her gün yaptıkları bir işlemmiş de, biz kalkmışız, şaibeli bir durummuş gibi algı mı yapmışız” diye, konuyu bir daha bir daha inceledik.
O da ne?
Oğuz Kaan Salıcı'nın da, diğer tarafın da, şirket ortaklıkları bir tane, iki tane..
Salıcı, tek şirketindeki hissesini, Muammer Keskin’e devretmiş..
100 tane ortaklığınız olur, birisini satarsınız, ikisini kısmen devredersiniz, üçünü yeniden alırsınız.. “Bunlar günlük işler” der, geçeriz.
Ama zaten bir tane şirkette ortaklığınız var.. Onu da, bir yıl sonraki mahalli seçimde Şişli adayı yapacağınız kişiye devrediyorsunuz...
Bakıyoruz..
Salıcı ile Keskin, belediye seçimi öncesinde, birlikte şurayı ziyaret ediyor. Birlikte burayı ziyaret ediyorlar..
Bakıyoruz; internet sitelerine varıncaya kadar, hemen her yerde, Muammer Keskin’in Şişli Belediye Başkan adaylığı için, Oğuz Kaan Salıcı’nın aktif rol oynadığı belirtiliyor.
“Acaba” deme hakkımız yok mu?
Gazetecinin soru sorma hakkı yok mu?
Haydi, davacının aksi yöndeki söylemlerinin hepsine “Peki” diyelim de..
Salıcı’dan yarı hissesi alınan şirket, hemen 2 ay sonra, Muammer Keskin’in muhasebe şirketi ile birleştirilmesine ne diyeceğiz?
Tamam, şirketin yarı ortağı da, 2013 Aralık ayındaki devir ile zaten Muammer Keskin’de imiş..
Ama, 2017 Aralık ayında, CHP’nin üst yönetiminde yer alan Kaan Salıcı, kalan hissesini, şirketin diğer ortağı Muammer Keskin’e niye devretmiş, Muammer Keskin bu şirketi, kendisinin aile şirketi olan SSM Muhasebecilik şirketi ile niye birleştirmiş?..
Kimseye hakaret etmiyorum, küfür hiç etmiyorum.
Soruyorum..
Mantıklı bir cevabı mutlaka vardır.
Şu yönde, bu yönde. Ama mutlaka bir mantıklı cevabı vardır, olmalıdır..
Turizm ifadesi olan ve lokantacılık işi yapan bir şirket, muhasebe şirketi ile niye birleştirilmiş?
Dava açmalarına gerek yok.. Notere gitmelerine gerek yok..
Buyursunlar mantıklı cevaplarını [email protected] mail hesabına yollasınlar, ben de köşemde yayınlayayım, halkımız da gerçeği öğrensin..
Dava açılan haberimizin başlığına tekrar geri dönersek..
“Salıcı ile etik dışı ortaklık” ifadesi, niye tazminat gerektirsin?
Bir kişinin, siyasi partideki yöneticilik pozisyonu, belediye başkan adaylarını belirleme noktasında etkin bir isim olduğunu gösteriyorsa..
Ve akabinde.. Partinin o yöneticisinin bir özel şirketteki ortağı, İstanbul’un önemli bir ilçesinin başkan adayı oluyorsa..
Bunu haber yapmamız tazminat mı gerektiriyor?
Bu haber, yanlış-yalan-önyargılı bir haber mi oluyor?
Çıkarsınız, “Ben o ilçenin belediye başkan adayı belirlenirken, hiçbir dahlim olmamıştır. Parti yöneticileri de buna şahittir. Kemal Kılıçdaroğlu şahittir. Diğer yöneticilerimiz şahittir” dersiniz..
Veya.. “Ben şirket ortağımı iyi tanıdığım için, belediye başkanlığına en layık ismin, ortağım Muammer Keskin olduğunu düşündüm. Ve bu konuda girişimde bulundum. Bunda etik dışı bir durum olduğunu da sanmıyorum” dersiniz.
Halk, belki sizi haklı görür, belki haberi yazanları..
Ama kendinizi de inkar edecek şekilde, dava dilekçenize şu ifadeleri yazarsanız, mahkeme hakimi de size güler, o dilekçeyi okuyan herkes de güler..
İfade şu: “Müvekkilimiz ile Muammer Keskin arasında hiçbir zaman bir ortaklık ilişkisi kurulmadı, müvekkilimizin sahibi olduğu şirket hisselerini 2013 yılında Muammer Keskin’e bedeli karşılığında devretmiş olduğu ve akabinde 01/02/2018 tarihinde ticaret sicilindeki gazete ilanıyla sicilden terkin edildiği açıkça görülmektedir.”
Hukukçu olmanıza gerek yok..
Mali müşavir olmanıza, hatta yüksek okul mezunu olmanıza gerek yok..
Dava dilekçesindeki şu ifadede, birbiri ile çelişir ifadeler olduğunu, aklı başında herkes anında görmez mi?
“Hiçbir zaman ortaklık ilişkisi kurulmadı” dedikten sonra..
“Şirket hisselerini 2013 yılında bedeli mukabilinde devretti” ne demek?
Ki hisselerinizin yarısını devrettiğinize göre, şirket hisselerine birlikte sahip olduğunuz kişi ile sizin aranızda ortaklık doğmuş olmuyor mu?
“Ortak değiliz, aynı şirketin yarı hissedarlarıyız” mı diyorsunuz..
Bu mudur yani, dava açmanızın gerekçesi?
“Niye bizi ortak gösterdiniz ki. Bir şirket hissedarlarıyız” mı diyorsunuz..
Bu arada, Devir alınan hisselerin bulunduğu şirketin, 2 ay sonra ilgisiz bir şirketle birleştirildiği gerçeğini dava vesilesi ile öğrendik.
İyi ki öğrendik.
Şimdi bunun peşindeyiz..
Bakalım, altından neler çıkacak.