Trabzonspor başkanı bıraksın mı!
Bordo-Mavili ekibi yazmak için, itiraf etmek gerekiyor ki biraz temkinli davranmak gerekiyor. Bunun en önemli nedeni değişkenlik. Bu davranış şeklimiz uzun bir süreyi kapsamakta. Hal böyle olunca da ortaya ‘istikrarsızlık’ çıkıyor. Buna bağlı olarak da başarısızlık. Kısaca Trabzonspor’un gerçek yüzü bu! Başkaları ne der bilemem ama, uzun bir geçmişin iz sürümünden bugüne ‘yansıması’ bu şekilde...
Doğru ya ‘Nasıl yani?’. Diğeri doğru ise bu satırlarda, gerçekleri yazarken, aynı anda kimseye ‘mavi’ boncuk dağıtmak gibi bir alışkanlık içerisinde olamayışımız. Hayatımızda ‘doğru’ tek ise, biz de ona sahip olmak istiyorsak, yaptığımız bu hareket kaçınılmaz...
Bizler de Karadenizli sayılırız ama, bulunduğumuz yerleşim yerinden Soğanlı Dağının tepelerinin ‘sisli’ havasından görmek mümkün olmakta. Bu havanın hakim olduğu ‘yaylalarda’ papatya çiçeği oluşur mu bilemem ama, yaylaların denize bakan kısmında bu bitkinin oluşma ihtimali çok fazla. Evet, sözün dolaşıp geldiği yer, her defasında Trabzonspor için açılan seviyor-sevmiyor (pardon) başarılı olur mu-olmaz mı şeklinde. Papatya falı gibi maşallah...
Trabzonspor’un dün akşam UEFA Avrupa Ligi ön eleme maçına çıkmadan yaşananlardan kim ne anladı bilememem ama, benim hiçbir şey anlamadığımı, Karadeniz ekibinin menfaatleri için söyleyebilirim. Neden anlamıyorum? Çünkü Türk futbolunun başına bugüne kadar ne geldi ise gereksiz ‘tartışmalardan’ geldi. Her defasında iş yapmak yerine, söz yetiştirme yolunun seçilmesi, bordo-mavili camiada kaosun oluşmasına neden oldu.
Bu tür polemiklerin oluşmasında rol oynayan yerel basınından-taraftarına kadar, sadece bugünkü mevcut yönetim değil, diğer yönetimler de benzer durumla iç içeydi. Geçmişi irdeleyin. Bugünleri unutmamak lazım. Peki bu durumdan zarar gören kim oldu? Tabii ki Trabzonspor camiası...
Trabzonspor UEFA Avrupa Ligi 3. ön eleme turunda ilk sınavını dün akşam Makedonya’nın Rabotnicki takımı karşısında verdi. Alınan sonuç sizin-bizim sahip olduğumuz endişeleri ortadan kaldıracak mı? Sanmıyorum. Çünkü, belirsizliğin olduğu yerde, her defasında endişenin olması kaçınılmaz.
Bordo-mavili ekip Makedonya’ya hareket etmeden ajanslarına düşen haberlere bakar mısınız; ‘Onur Recep Kıvrak maç kadrosuna alınmadı’, ‘Görevinden ayrılma kararı alan Süleyman Hurma, Kulüp Başkan Yardımcısı ile görüşüp Makedonya’ya döndü’. İnanın bu yazıyı yazdıktan sonra veya şu an siz okurken takımda daha başka ne tür değişikliklerin ‘hızına’, gerçeği bırakın, hayal gücümüz dahi yetişemiyor...
Şimdi diyeceksiniz ki; o kadar da abartmayın! Ben de söz hakkımı kullanmak istiyorum; ‘Trabzonspor’a en büyük zararı, takıma bir menfaat-yararı dokunmayanların, yaptıkları sözlü sataşmaları olmuştur.’ Rakipleri yaptıkları transferlerle, daha iyisi için işleyen ‘süreci’ lehine çevirirken, Bordo-mavili ekip için yazdıklarımıza bakar mısınız! Siz ondan sonra istikrar veya istikrarsızlıktan bahsedersiniz. Hayal, hayal!..
Dün spor sayfamızda da yer alan araştırma-gazeteciliği bilgilerine bakar mısınız!; ‘Trabzonspor, İbrahim Hacıosmanoğlu Başkanlığı döneminde 12 yönetim kurulu üyesi, 6 teknik direktör ve 3 sportif direktör görevden ayrıldı.’
Şimdi akla şu soru gelebilir; ‘Hacıosmanoğlu Başkanlığı bıraksın!’ Oldu canım... Peki, kim başkan olacak? Yine Trabzonspor’un yakın tarihi araştırıldığında, ülke futbol tarihinde adından başarıyla söz ettirmiş bu takımın, başkansız kaldığı dönemlere şahit olacaksınız. O nedenle, dışarıdan laf söylemek, işin içinde olmak kadar kolay olmuyor. Bunu yapmaya çalışanlar, sadece camialarına zarar vermekten başka bir işe yaramadı. Trabzonspor da bunun en somut örneği, vesselam.