Beden ve beyinleri eğiterek engelleri aşmak!
İnsanoğlu hayat standartlarını yakalama çabasında. Başarılı olduğu takdirde ayakta kalır, aksi durumda ise ayağa kalkma mücadelesi devam eder. Kim kimin hayatını çekilmez veya mutlu kılıyor? Çevremize bir göz attığımızda, sorunun karşılığına ulaşmakta güçlük çekmeyiz! Bunu yaparken de, Peygamber Efendimizin ‘Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyeniz nefret ettirmeyiniz’ sözü geliyor aklımıza. Hadiseyi vicdan terazimize koyduğumuzda sorun mu yoksa çözüm mü ürettiğimizi görürüz. Ekonomik zorluk-rahatlık veya sağlıklı-hasta bir hayat, yaşamın baharı veya son demi denilen yaşlılık. İnsanoğlunun hayat sürecinde mutlaka uğradığı bir istasyon-durak niteliği taşır. Bunların yanında, bir uzvu olmayan veya kullanamayan özel bireylerde (engelli) bu sürecin içerisinde yer almaktadır…
İşte o hayatların birini oluşturuyor, 2 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle yürüme engelli Serdar Yıldırım’ın hayatı. Anadolu Ajansına (aa) verdiği röportajında, hayata tutunmak için sporun ne denli önemli olduğunu gözler önüne sermekte. Çocukluğunda yaşıtlarıyla dilediği gibi oynamayan, köyünde okul bulamadığı, bulduğu okula ise engelinden dolayı gidemeyen 49 yaşındaki Yıldırım, 19 yıl önce kurduğu Şanlıurfa Engelliler Spor Kulübü sadece kendisinin değil, çok sayıda öğrencinin hayatlarının değişmesine neden olduğunu söylüyor. Serdar Yıldırım’ın bu başarılı hayatına, gerek Şanlıurfa Belediyesi gerekse Eyyübiye Belediyesporlu yetkililer duyarsız kalmıyor. Adı geçen yerel yönetimler, sosyal belediyecilik örneği sergileyerek, işi liyakat ve ehliyetliliğin ne demek olduğunu sergilerken, Basketbol ve Ampute takımlarının yönetimini Serdar Yıldırım’a teslim ettiler. Başkan Yıldırım’ın sözlerine kulak kabartmak gerekiyor; “Onları en iyi anlayanlardan birisi benim. Ben artık kendi kendimi idame edebilen bir birey olarak sadece kendim için değil toplumda yaşayan bütün engelliler için bir şey yapmam gerektiği kanısına vardım. 2001 yılından bugüne birçok branşta engelli kardeşlerimize spor eğitimlerini yaptırıyoruz.”
İnsan düşündüğü kadar, sormadan da edemiyor. Hareket ve egzersiz, özel (engelli) bireyler için bu denli önem taşıdığına göre, halen yeterli adımları (icraat) atılmaması, atılmak istenmemesinin nedeni ne olabilir? Kötü yönleri düşünmek istemediğimiz gibi, sorulara cevap aramaya, mücadelemize iyi niyet ‘taşları’ üzerinde yol almak istiyoruz…
TAŞIMALI SİSTEMLE LGS’YE GİRDİLER…
Bir buçuk milyondan fazla öğrenci Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen LGS sınavına girdi. Sınav heyecanı yaşayan tüm öğrencilere başarılar dileriz. Rabbim haklarında hayırlısını nasip etsin. Herkes kendi okulunda sınava girdi. Oğlumla birlikte 10 dakika içerisinde okuluna ulaştığım esnada, servisiyle okullarına ancak 1,5-2 saat süren yolculuktan sonra varabilen, Sarıyer Kilyos’ta yer alan Veysel Vardar Görme Engelli Okulunun öğrencilerinin çileli yolculukları geldi aklıma. Mayıs 2018 yılında yazdığımız ‘engellere kör ve sağır olmamak’ içerikli yazımızda, Veysel Vardar Okulundan bahsetmişiz ve yazımızı şöyle tamamlamışız; “İstanbul’un merkezi konumundaki Fatih, Bahçelievler gibi bir ilçede okul yapılması. Bunu yazdık ama İstanbul Valiliği başta olmak üzere, Milli Eğitim Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan çözüm için ‘çıt’ çıkmadı. Sessizlik, dahası duyarsızlık niye?” Aradan üç yıl geçmesine rağmen, Veysel Vardarlı öğrencilerin o yolculukları devam ediyor maalesef!.!