• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Putlarını Kıramayan Kabileler!

Yeniakit Publisher
2016-03-23 17:32:00 -
Putlarını Kıramayan Kabileler!

Editör Yazar Ziya Gündüz, Düşünür Atasoy Müftüoğlu’nun Mahya Yayınları arasında çıkan yeni kitabı, “Putlarını Kıramayan Kabileler” isimli eseri hakkında bir analiz yazısı kaleme aldı…

Yazımızın başlığı, düşünür Atasoy Müftüoğlu’nun Mahya Yayınları’ndan çıkan, “Putlarını Kırmayan Kabileler” kitabından alındı. Makalemizin konusu Atasoy Ağabeyin, yeni çıkan kitabıyla ilgilidir. Öncelikle kitabın yazarı Atasoy Müftüoğlu hakkında bilgi vermekte fayda var. Kendisi Eskişehir’de ikamet etmektedir.  Kendisiyle geçen yıl yapmış olduğum mülakat da şunları söylemişti: “Bendeniz, kendisini, Aziz İslam ümmetine nisbet eden sorumlu bir Müslüman olarak tanımlayan ve hayatını bu çizgide sürdüren bağımsız bir düşünce adamıyım. Kimsenin adamı değilim” yazılarını iyi takip edenler ve kendisinin de bizzat belirttiği gibi, ne kimsenin adamı, ne de bir oluşumun içerisinde olan bir şahsiyet. Yazılarını sipariş üzerine yazmaz. Yazılarını yayımlayan gazete dergi vs. yazılarına kesinlikle müdahale edilmesini istemez. Atasoy Ağabey, tamamen bağımsız bir fikir işçisidir. Pazartesi günleri, Yeni Şafak Gazetesi’inde yorum bölümünde, kendine has üslubuyla deneme yazıları kaleme almaktadır. Yeni Şafak gazetesi dışında, bildiğim kadarıyla, İslamianaliz sitesi ve Ukba Dergisin’de de belirli periyotlarla yazı çalışmalarını sürdürmektedir.  Bu girişten sonra esas üzerinde duracağımız, “ isimli kitabın analizine geçebiliriz.

Bütün Putları Kırmak

Kitabı okurken, hakikaten o kadar çok cümlenin altını çizmişim ki, ben dahi şaşırdım. Bir o kadar da not almışım. Kitabın başlığından yola çıktığımızda şunu da söyleyebiliriz,  “Putlarını Kıramayan Cemaatler”  cemaatler de siyasi partilerde bu konu hakkında iyi düşünmeleri gerekiyor. Tek bir adam bağlı kalmak, tek bir yoruma bağlı kalmak hiç yaşamamak anlamına geldiğini unutmamak gerekiyor. Tek bir adamın gözetiminde olmak, farklı dünyaları, farklı düşünceleri, farklı ufukları görmemek demektir. İşte İslam ümmeti, bulunduğu bu zelil durumdan kurtulmak istiyorsa, bunları mutlaka aşmalıdır. Üstatlarla aynı düşünmemek, ya da onları aşmak, onların varlığını yok saymak anlamına gelmez.

Dedim ya kitaptan çok notlar aldım…

Hakikaten kitap, içli bir kalemin mürekkebinden meydana gelmiş. Çünkü gerçekten hayati konular var kitabın içerisinde. Özellikle Müslümanların mezhepçi/ ırkçı / ötekileştirici/ yalnızlaştırıcı/ dışlayıcı/ dili bir kenara koyup, Tevhidi bir söylemi ve dili kullanmaları gerekiyor.  Tevhidi bir söylemin dilinde, barbar/ köylü/ itici olmaması gerekiyor. Eğer İslam ümmeti, bütün fertleri / bütün parçaları/ bütün üstatları ile bir bütünlük oluşturmazsa, bulunduğu bu zillet durumundan, asla kurtulamaz. Şunu unutmayalım ki İslam, insanların birlikte yaşayabileceğini öğretir mensuplarına…
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Sessiz Çöküşler

Kitabın 11. Sayfasında şöyle bir ibare geçmektedir: 

Büyük üstatlara, büyük düşünürlere, büyük karamanlara, liderlere tapınma derecesine bağımlı olan toplumlar/kültürler bu büyükleri aşmaya cesaret edemedikleri için, bu büyükleri aşmanın bir tür sapkınlık olduğunu düşündükleri için, kendi kendilerine düşünemiyor ve özgün/bağımsız yorumlar/ yöntemler üretemiyor”

Hakikaten acıdır ama bir gerçek ki, üstatlara takılıp kalmaktayız. Onları aşmayı düşünmüyor, düşünemiyoruz.  Bu durum bizi sürekli geriye atmaktadır. Oysa Allah, düşünmemizi, akıl etmemizi bizden istemektedir.

Kitapta, Müslümanların batı düşüncesinin etkisi altında olduğu sık sık vurgulanmaktadır. Kitabın dördüncü bölümünde, “Modern- Seküler Tarih Sınırsız İkiyüzlülükler Tarihidir” başlığı altında şunlar söylenmektedir:

“Hayatlarımızı, tasavvurlarımızı, Avrupa prototiplerini örnek olarak alan kurumlar/fikirler/konumlar/statüler/ilişki biçimleri/davranışlar şekillendiriyor. Sömürgeci fetihlerin hayatlarımızı, toplumlarımızı, kültürlerimizi, dini hayatımızı, aile hayatımızı yapısal anlamda nasıl dönüştürdüklerini, nasıl dönüştürebildiklerini öğrenmek/anlamak için tarihe sorular sormaya cesaret edemiyoruz. Maruz kaldığımız ya da maruz bırakıldığımız bu dönüşümün mahiyetini, boyutlarını, etkilerini, sınırlarını ve üzerimizdeki tahribatını konuşmuş ve tartışmış değiliz. Olan biteni bir kader gibi kabul etmiş bulunuyoruz. Toplumlarımızda, halen, kimi kesimler, yaşanan bu yabancılaştırıcı dönüşümü çok büyük bir mazhariyet olarak selamlıyor.”( 57. Sayfa)

Bugün batı düşüncesi, Müslümanların zihin dünyalarını kuşatmış durumda. Bu kuşatmışlıktan kurtulmak adına, öze dönüş yapmak durumundayız. Batının referans kaynaklarını kullanmak yerine, Aziz İslam’ın kaynaklarına müracaat etmeliyiz. 

Alternatif Var

Kitap 14. Bölümden oluşmaktadır.  Son bölümde, “Alternatif Var” başlığı çok dikkat çekici.  Teslim olmaktan başka bir yolunuz yok diyenlere inat, her şeyin mutlaka alternatif olduğunu bilmemiz gerekir. Şunu unutmayalım ki; “İnançlarına, düşüncelerine, dünya görüşlerine, değer sistemlerine, özgüveni olmayan bireyler, topluluklar bağımlılığı seçerler” bağımlılığı seçenler ise her şeyin mutlaka bir alternatifi vardır hakikatini görmek istemezler.

Kitabın altını çizdiğim bazı bölümleri, burada paylaşmak istiyorum.

“Evrensel çapta etkili olabilecek bir düşünce-kültür, felsefe-siyaset ekolüne sahip değiliz.”

İslam tarihinde en sapmalar/kırılmalar/zaaflar ve çatışmalar, çöküşler ve dağılmalar bedeviliklerden/köylülüklerden/kabileliklerden kaynaklanmıştı.”

İçi boş hayatlar, tüketime adanmış hayatlar yaşıyoruz.”

“Şiddet yoluyla hiç kimse sözü ele geçiremez. Daha çok bilgi, daha çok ahlak, daha derin kavrayış sahibi olduğumuzda, daha dikkatli konuşmanın, ilişki kurmanın yollarını bulabiliriz”

“zihin dünyamız ne yazık ki, batılı bütünlüklere göre şekilleniyor. Referanslarımızı bu bütünlükler içerisinde arıyoruz.”

“En büyük ahlaki yıkılıcılık, bütün insanlıkla iletişim kurma sorumluluğu taşıyan Müslümanların kendi aralarında yaşadıkları anlayışsızlıklar, kabalıklar, ve iletişimsizlikle başlar”

“insan ancak, düşündüğünde aradığı cevaplara ulaşabilir, düşünmeyenlerin hiçbir konuda bir cevaba ulaşmaları beklenemez”

  Sonuç Yerine

“Putlarını Kıramayan Kabileler” isimli eser hakikaten okunmasında fayda olacak olan bir eserdir. Günümüzde,  ırkçılık / mezhepçilik / cemaatçilik / batıcılık gibi hastalıklardan kurtulmak için, derin sorgulamalar yap zorundayız. İşte bu eserde bize bu konuda yardımcı olma görevini yapmaktadır.

Kabilelerimiz etnik ve mezhepçi putlarını, bencillik ve çıkar parçalayabilmiş olsalardı, kendi tarihlerimizin failleri olacaktık.

İslami bütünü yenilediğimizde, bu bütüne ait anlam ve değerleri içtenlikle temsil ettiğimizde, İslami bütünle yenilendiğimizde ancak putlarımızı parçalayabileceğiz.

Vesselam…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23