tüüühhh üzüldüm neden beyninden vurmamışlar

İstanbul'da sadece eski adı Mithat Paşa stadyumu, daha sonra İnönü Stadı olarak ismi değiştirilen şimdilerde Beşiktaş Arena olarak yenilenen statda maçlar oynanırken ben şahsen kendi gözlerimle G.S. ve F.B seyircisinin yan yana maç seyrettiği günleri gördüm. Bugün neden olamıyor. Sanki G.S. F.B. maçları Yunanistan Türkiye savaşı konseptinde oluyor. Hatta bu iki takım arasındaki maçlarda misafir takım seyircisi alınmıyor. Artık öyle bir noktaya gelmişiz ki, sahada oynanan oyun yerine benim takımım yensin de nasıl yenerse yensin düşüncesi hakim kılınıyor. Ayrıca spor deyince sadece futbol akla geliyor. Diğer spor dallarında aynı heyacanla müsabakalar seyredilmiyor. Diğer taraftan Avrupa'ya ayak uydurmak maksadıyla nerede ise, bütün takımların oyuncuları yabancılardan oluşuyor. Radyodan maçı dinlesek, iki yabancı takımın oynadığını düşüneceğiz. Bütün takımlar için her yıl alt yapıdan belli sayıda oyuncunun A takımlarında oynanması şartı getirilmelidir. Mevcut şartlarda teknik direktörler, elinde yüksek maliyetlerle isim yapmış yabancı oyuncusu varken gelecek vaat eden oyunculara yer verme riskine giremiyorlar. Dolayısıyla futbolun bir spor dalı olduğu, iyi oynayanın kazanmasının herkes tarafından takdir edilmesi esas olmalıdır. Hakemler her pozisyon için aynı kararları vermeleri, belli başlı bazı pozisyonlarda takımına göre düdük çalmalarına radikal tedbirler alınması icap eder. Bugün Avrupa liglerindeki maçları seyrettiğimizde kendi liglerimizdeki maçlardan zevk alarak seyredemiyoruz. Ayrıca sporcu sağlığı ön planda tutulmasını istismar eden oyunculara çok prim veriliyor. Bu durumlarda özellikle kaleciler çok daha fazla istismar ediyorlar. Bir maçta oyunun nerede ise 20 dakikasını çalabilen kalecilere şahit oldum. Ez cümle sporun kardeşlik anlamında ele alınması takımlar arasında rekabetin oyun içinde kalması sağlanırsa kimse kimseye takımı adına saldırmaz diye düşünüyorum