• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

“Doğan ile Demirören arasında fark gören beri gelsin!..”

24 Mart 2018
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

Abdi İpekçi suikastından sonra Milliyet’in…

Çetin Emeç suikastından birkaç yıl sonra da Hürriyet’in, Aydın Doğan’a satılması;

Kimileri tarafından “tesadüf”lerle…

Kimileri tarafından da “komplo teorileri” ile izah edilmeye çalışılmıştır.

Uzun yıllar Hürriyet’in “Genel Yayın Yönetmen”liği görevini yürüten Ertuğrul Özkök de;

"Genç bir üniversite öğrencisi olduğu dönemlerden beri Hürriyet hakkında komplo teorileri ürettiğini, her manşetin bir amaca hizmet ettiğini” düşündüğünü itiraf etmiştir.

Anlayacağınız…

Sektörün “Amiral Gemisi” olarak anılan Doğan Medya Grubu, her daim “komplo teorileri”nin merkezinde olmayı başarmıştır.

Gerçekleşen ani satış ile bu özelliğini daha çok muhafaza edeceğini de bir kez daha kanıtlanmıştır.

Zaten olay duyulur duyulmaz, kimileri bu satışın;

“Siyasi baskı”lardan kaynaklandığını iddia etti.

Kimileri de,

“Aile içi tartışmalardan dolayı” ortaya çıkan “çok başlılığı” bu satışın en önemli nedenleri arasında gösterdi.

Aydın Doğan ise, dün Hürriyet’in birinci sayfasından yayımlanan açıklamasında “ilerleyen yaşı”nı bahane etti.

Hâlbuki Aydın Bey’in kızları, yıllar yıllar evvel bu görev için yetiştirildiklerini…

Doğan Medya Grubu’nun “125. yıl kutlamaları”nı daha o günden planladıklarını, verdikleri demeçlerde dile getirmişlerdi.

125 değil, üzerinden geçen 15 yılın ardından Aydın Doğan’ın kızlarının “vizyon”u güme gitti.

“Doğan Medya Grubu,” Demirören ailesinin eline geçti.

*

İtiraf etmek gerekirse;

Hemen bütün darbelerin “sacayağı” olan ve bu ülkenin manevi değerleri ile sürekli savaşan Hürriyet’i de içinde barındıran “Doğan Medya Grubu”nun satılması, içimde garip bir duygu meydana getirdi.

Hani üstat Necip Fazıl diyor ya;

“Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın/ Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.”

Nedense benim içimden;

“Keşke DMG satılmasaydı da, biz de onlara bakarak duracağımız yeri daha kolay tayin edebilseydik” demek geldi.

Büyüklerimiz;

“Her işte bir hayır vardır” derler.

Ümidim odur ki;

“Belki de böylesi ülkemiz için daha hayırlı olmuştur…”

***

Fakat bir isim var ki;

Eminim bu satışı öğrendiği anda, annesinin;

“Oğlum herkes kendini kurtarır, olan sana olur” şeklindeki tarihi nasihatini hatırlayıp, hiç pay çıkarmadığı için kendini suçlamıştır.

Evet!..

Sıklıkla annesinin mahut nasihatini hatırlatıp, ondan pay çıkarmadığından dem vuran Ahmet Hakan Coşkun’dan bahsediyorum.

Zira bu satış, Ahmet Hakan’ın hiç beklemediği yerden geldi.

Nedeni ise,

Ahmet Hakan’ın iflah olmaz bir Demirören muhalifi olması ve bulduğu her fırsatta söz konusu aileyi insafsızca eleştirmesi.

Meğer Ahmet Hakan, Demirörenler için neler yazmış neler…

Mesela;

2 Şubat 2010’da;

“Değişik işkence tarzları” başlığı altında;

 “Yıldırım Demirören yine Beşiktaş’a başkan seçildi” haberini işitmek...” demiş.

*

18 Nisan 2011’de, Hürriyet’teki köşesinde ise;

“Demirören Alışveriş Merkezi’ni de inceledim. Ben mimariden, tarihi dokudan, kaçak kattan falan anlamam. Bu alışveriş merkezi, her şeyden önce tarihi caddenin ruhuna, özüne, yapısına ve havasına uymuyor” diyerek,

yeni patronunu “kaçak kat” atmak ve “Beyoğlu’nun dokusunu bozmak”la itham etmiş.

Twitter’dan;

“Ben Galatasaray’a başkan olursam, tüpçü Beşiktaş’ta kalamaz” şeklinde bir tweet atarak, Demirören’i “tüpçü” diyerek “sakil”lemesi…

“Demirören istifa” diyerek Yıldırım Demirören’i alaya alması da işin cabası..

*

Velhasıl, Ahmet Hakan;

“Doğan Medya Grubu hiç satılmayacakmış gibi”, Demirören’lere vermiş veriştirmiş…

Bakalım, sahiden annesinin de dediği gibi;

Satış işlemi tamamlandığında “herkes kendini kurtaracak, olan Ahmet Hakan’a olacak” mı?

Zira bu defa işi oldukça zor!..

***

Tabi bir de,

Doğan Medya Grubu’nun, Demirören ailesine satılmasına içerlenen, bu satışı “her şeyin sonu” gören “ultra laik” bir azınlık var.

Bunların başında gelenlerden biri, dün;

“Aydın Doğan’ın yanında durmak, yurttaşlık görevidir” diye yazdı.

İnanılır gibi değil!..

Sanırsın Doğan Medya Grubu, Yunanlılara satıldı.

Oysa aynı zat, Doğan’ın bankası “Dışbank” yabancılara satılırken;

“Eyvah! Öldük, bittik, mahvolduk…” deme ihtiyacı hissetmemişti.

*

Hâlbuki Doğan ile Demirören arasında, daha önce de benzer bir alış-veriş yaşanmıştı.

Aynı alış-verişin tekrar etmesinin ülke için nasıl bir sakıncası olabilir ki?

Üstelik bu ikili arasında uzun yıllara dayanan bir dostlu geçmişi varken…

Aydın Doğan’ın dünkü açıklamasında,

Erdoğan Demirören ile arasında 60 yıla dayanan dostluk geçmişinin olduğunu özellikle vurgulamıştı.

Tabi zahmet edip kısa bir araştırma yapsalar, bu ikili arasında “dünya görüşü” olarak da, pek bir fark olmadığını görecekler.

Mesela!

30 Nisan 1998’de,

Ceylan Intercontinental Oteli'nde, 1980 darbesinin mimarı ve eski cumhurbaşkanı Kenan Evren'in kurduğu ‘‘Kenan Evren Eğitim Kültür ve Doğayı Koruma Vakfı’’ yararına düzenlenen…

Misafirlere;

“Beyaz şarap sosu ile kuşkonmaz eşliğinde karides…

Paşabahçe yapımı, üzeri ay-yıldız işlemeli ve “1923-1998” tarihleri yazılı kadehlerde “rakı” ikram edildiği “Cumhuriyet Balosu”nda, 

Kenan Evren’in “10 milyar etmez” dediği tablosuna, açık artırmada;

Yıldırım Demirören’in 55 Milyar,

Aydın Doğan ise 69 Milyar lira verdiğini görecekler.

Eee!..

Laikleri, Doğan ile Demirören arasındaki “14 Milyar”lık fark mı korkutuyor?

İkisinin, “darbeci Evren”in tablosuna talip olması, onların aynı meşrepten olduklarını ispat etmeye yetmiyor mu?

*

Ya da,

2005 yılının sonlarına doğru, bu kez de TİKAV işbirliği ile The Ritz Carlton Otel’de düzenlenen “Cumhuriyet Balosu”nda…

Yine bir “Atatürk tablosu”na, açık arttırmada en yüksek teklifi verenler arasında Demirören’in olmasına rağmen…

Onları hala “Kemalizm”in bekası için nasıl tehdit olarak görebiliyorsunuz?

*

Ya,

Her “30 Ağustos Zafer Bayramı”nda yayınladığı kutlama mesajında,  Demirören’in, “En Büyük Beşiktaşlı” dediği Mustafa Kemal’in “izinde” olduğunu tekrarlamasının hiç mi anlamı yok?

*

Görüyorsunuz değil mi?

Doğan ile Demirören 60 yıldır dostlar.

İkisi arasında daha önce de alım satım yapılmış.

Her ikisine ait gazeteler benzer haberlere imza atıyor…

İnançlı insanların olayla uzaktan yakından ilgileri yok…

Fakat laikçilere göre yinede “rejim tehlikede” öyle mi?

*

Ahmet Hakan’ın annesinin de dediği gibi,

Doğan Medya Grubu satılsa da, satılmasa da;

“Laikler kendini her türlü kurtarır, olan yine biz zavallı Müslümanlara olur!”

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23