• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

“Karz-ı Hasen”nin Önemi ve Düşündürdükleri

03 Ekim 2025
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

“Karz-ı Hasen”nin Önemi ve Düşündürdükleri

YAŞAR DEĞİRMENCİ

Ekonomik sıkıntıların arttığı, enflasyonun düşürülemediği, insanların ihtiyacının karşılanamaz hâle getirildiği, kapitalist sistemin faiz sisteminin teşvikçisi olduğu bir dönemi yaşıyoruz.

Kiraların yükseldiği/yükseltildiği, mal sahibi olan dindar olarak bilinenlerin de iz’an ve insaftan uzaklaştığı, şefkat ve merhamet kaynağı Peygamber Efendimizin asli sünnetinin yaşanmadığı bir devirdeyiz.

Bu durumda evleviyetle/öncelikle bilmemiz ve uygulamamız gereken “Karz-ı Hasen”dir.

 

Peki nedir karz-ı hasen?


Kısaca inceleyelim.

Güzel ödünç. Dinin emirlerine uygun ödünç verme.

Bir kimsenin nakit para, ölçülebilir, tartılabilir ve sayılabilir bir malı, benzerini (mislini) almak üzere bir şahsa vermesidir. Söz edilen bu mallardaki ortak özellik misliyattan olmaları yani her zaman benzerlerinin bulunabilme hususiyetine sahip olmalarıdır.


 


Hiçbir maddi çıkar düşüncesi gözetmeksizin sırf Allah’ın rızasını kazanmak ve din kardeşinin sıkıntısını gidermek amacıyla karşılıksız borç vermeye karz-ı hasen denir. “Hasen” sıfatıyla nitelenmesi amacındaki ruh yüceliğinden ileri gelmektedir.

Bir kimse karzla elde ettiği şeye malik olur, mukrıza bunun mislini vermekle mükellef bulunur. Karz dışındaki her borcu ödeme hususunda tecil (geciktirme) geçerlidir. Ancak karz muamelesinde geçerli değildir. Mukrız (ödünç veren) istediği an suresi dolmadan ikraz ettiği (borç verdiği) şeyi geri isteyebilir. Mustakrizin (ödünç alanın) hemen bunu iadesi gerekir. Ödünç alınan bir malın ödenmesi misliyle olur.

Ödünç veren kişinin, verdiği bu ödünç sebebiyle müstakrizden bir menfaat talebi haramdır. Çünkü karz’ın karşılığında fazla bir şey istemek faizdir. Ancak mustakriz dilerse mukrıza herhangi bir şarta dayalı olmaksızın hediye verebilir, ikramda bulunabilir.


 

Kur’an-ı Kerim’in muhtelif yerlerinde karz-ı hasenden bahsedilmektedir. Ancak Kur’an-ı Kerim’de karz-ı hasen ifadesini müfessirler Allah yolunda mal infakı şeklinde açıklamışlardır: “Allah’a, kat kat karşılığını artıracağı güzel bir ödünç takdiminde kim bulunur? Allah hem darlaştırır, hem bollaştırır; Ona döneceksiniz.” (2 Bakara 245)

“...Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlere inanır, onları desteklerseniz ve Allah’a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanları Allah rızası için borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim...” (5Mâide 12)


“Allah’a kim güzel bir ödünç takdiminde bulunursa, Allah karşılığını kat kat verir, ona cömertçe verilecek bir ecir de vardır. Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah’a güzel bir ödünç verenlere, verdikleri kat kat artırır ve onlara şerefli bir mükafat vardır.” (57 Hadîd 11, 18)


 

“Eğer Allah’a güzel bir ödünç takdiminde bulunursanız, onu sizin için kat kat yapar, sizi bağışlar; Allah, şükrün karşılığını verendir; halîmdir.” (64 Teğâbun 17)

Toplum Şartları günden güne değişmektedir. Toplumu oluşturan fertler arasındaki sosyal yardımlaşma duygu ve olgusu İslam’ın tavsiye ettiği en önemli konulardan biridir. Müslümanlar, cemiyet ve fert olarak ekonomik modellerini muhafaza ve yaşatmakla yükümlüdürler. Bu itibarla, faiz batağına saplanmamak için fahri bir yardımlaşma türü olan karz-ı hasen vb. sosyal ve ekonomik kurumlara işlerlik kazandırmak gerekir.

Zaruri olmadıkça karz alınmamalıdır. Alındığı takdirde de mukrızın hukukuna saygılı davranılmalı ve bir an önce ödünç alınan para veya malı ödemeye gayret edilmelidir.

Darda kalan Müslümanlara ödünç verme durumunda olan kişiler de bu güzel geleneği sürdürmeli ve Allah’u Teâlâ’nın bunu karşılıksız bırakmayacağını düşünmelidirler. Sadaka vermek dinimizde övülmüş bir şeydir.


 

Ancak ihtiyaçlının incinebileceği düşünülerek ödünç olarak vermek daha iyidir. Çünkü Peygamberimiz “Bir şeyi ödünç vermek, onu sadaka olarak vermekten hayırlıdır” buyurmuştur.

Diğer hadis-i şeriflerde: “Bir kimse darda bulunan borçluya mühlet verir veya borcunun bir kısmını ya da tamamını bağışlarsa, Cenâb-ı Hak o kişiyi Allah’ın gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde arşının altında gölgelendirir.” “Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir.

Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır.”

Önümüzde duran, bize sunulan, Allah’ın rızasını kazandıracak bu salih amelleri âcilen işleyelim, ihmal etmeyelim, bu fırsatı kaçırmayalım. Nefs ve şeytan mâni olmaya çalışsalar da…

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23