Gassal dizisi
Gassal dizisi
HÜSEYİN ÖZTÜRK
TRT’nin tarihinde yaptığı en güzel dizilerden birisi ve hatta en başta geleni denilebilir, denilmelidir.
Gassal; toplumumuzun inanç değerlerine küfretmeyen, insanı insan yerine koyan, küfre, isyana, başıboşluğa, ayyaşlığa, cinayete, kargaşa ve kaosa sevk etmeyen bir dizi.
Keşke TRT bu diziyi, “tabi” kanalında yayınlandıktan sonra ana kanallarında da tekrar tekrar yayınlasa önemli bir hizmette bulunmuş olur.
Malum bir kısım televizyonların, kadın cinselliğini öne çıkarıp, beraberinde çarpık ilişkiler çekerek -bunu bile bile yapmaktalar, çünkü parayı buradan kazanmaktalar.
Milletimizin kutlu bildiği ve önem verdiği aile hayatını gaspla birlikte -buna gündüz kuşağı programları da dâhil- toplumu sürekli umutsuzluğa ve karanlığa iten dizilere mükemmel bir cevap.
•
Gassal dizisinin bütün ülkemiz çapında ilgi görmesi başka türlü neyle izah edilebilir? Demek ki, cüzdan ve vicdan işgali yapmayan böyle diziler, gönüllü olarak kabul görebiliyormuş.
Gassal dizisinin Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dan mezralarda yaşayan insanlarımıza kadar benimsenmesi; para ve reyting dizicilerine çok şey anlatıyor olsa gerektir.
“Söz insana söylenir” derler. Gassal sözünü ölüler üzerinden söylüyor.
Dizinin senaristi Sümeyye Karaaslan’a, yönetmeni Selçuk Aydemir’e ve doğrusu çok farklı bir karakterle seyirci karşısına çıkan Ahmet Kural ile tüm ekibe teşekkürler.
Dizi herkesi hoplatan bir anonsla çıktı. “Ölünce Beni Kim Yıkayacak”? Bu soru karşısında duraksayıp, kimin yıkayacağından öte dünyanın faniliğini hatırlatması bile yeter.
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, ölümün dışında her şeyi biliyor ve her şeye sahip olmak istiyoruz. İçmeden sarhoş olma hali!
Gassal adeta;
-“Ey kendisini ayık zannedenler; uyanın, doğumunuzdan itibaren gassala doğru geliyorsunuz” diyor.
•
Yeri gelmişken bu hususta 70’li yıllardan bir hatırayı paylaşayım.
Ankara’da yaşayan mütedeyyin bir ailenin İstanbul’da okuyan oğlu vardı ve o günkü ismiyle “Komünist” diye anılıyordu.
Oğlu komünist olduğu için babası camiye bile çıkamıyordu. Annesi perişan vaziyette idi. Ailesi yanlarına gelmesini istemiyorlardı.
Bir bayram sonrası gelmişti ve önüne gelen kimselerle ideolojik tartışmalara giriyor, komünizmi anlatıyordu. Büyük tartışmalar çıkıyordu.
Tartışmanın ortasında güngörmüş bir ihtiyar o şahsa dönerek:
-“Bak evladım! Seni okutan devletine, ailene, milletine dinine düşmanlık içerisindesin. Eğer bu topraklarda ölürsen değil gassallar, kimse seni yıkamaz, namazını kılmaz.
Eğer ülkende ölürsen istemesen de teneşire yatacaksın, hiç olmazsa cenazeni gönüllü yıkayacak birisi olsun, sus artık” demişti.
Bundan sonrasını ne ben yazayım ne siz okuyun. Dondu kaldı. Meğer ölüm hiç aklına gelmemiş, ölüm sonrasına da inanmıyormuş zaten.
•
Ezcümle:
Gassal her şeyi anlatıyor. İnsana “insan” gözüyle bakan filmler, diziler, programlar; “insan olan ve insan kalanlar” tarafından işte böyle kabul görüyor vesselam.