Boğaz trafiğinde hepimiz eşitiz
Önemli olan; hangi araca bindiğiniz değil, araca nasıl bindiğinizdir. Yola çıktığınızda nereye gittiğiniz değil, ne şekilde gittiğinizdir önemli olan. Siz ne kadar kendinizi profesyonel bir sürücü olarak görseniz de; sizin trafikte gördüklerinizdir gerçek olan.
Anadolu’nun değişik kentlerinden İstanbul’a gelmiş olanların, “Bir daha İstanbul’a gelmek mi!”, “Siz bu kentte nasıl yaşıyorsunuz”, “Bu şehirde yaşamak gerçekten yürek ister”... dediklerine çokça şahit olmuşsunuzdur. Peki gerçekten de öyle mi?
İstanbul, Moskova’dan sonra dünyada trafik yoğunluğu bakımından ikinci sırada yer alıyor. Moskova’da havalimanından şehir merkezine varmak 3.5 saati buluyor. Benzer durumu İstanbul için düşünürsek aynı kilometre bazında Sabiha Gökçen’den Taksim’e ulaşmak ‘Boğaz farkıyla’ 2 saate çıkabiliyor.
Bugün Rusya, dünyanın en geniş metro ağına sahip ülkesi. Türkiye de raylı sistemleri devreye alarak hem İstanbul’u rahatlatmak hem de Anadolu şehir bağlantılarını devreye alarak altyapı yatırımlarına hız vermiş durumda. Moskova da, İstanbul da ne kadar çok trafik keşmekeşi yaşasa da uluslararası cazibelerini korumaya devam etmekteler.
İstanbul’u yaşanmaz kılan bizleriz aslında. Trafikte birbirimize sabır göstermiyor olmamız, önümüzdeki yolu sadece bize aitmiş gibi kullanmaya çalışmamız, altımızdaki araca güvenerek her hareketi yapabilme hürriyetimiz varmışcasına bir tavıra bürünmemiz bu karmaşanın nedeni.
Hafta içi Halkalı’dan Murat 131 ile çıkan sürücü ile Pendik’ten Porsche’yle çıkan sürücü aynı zaman diliminde Boğaziçi Köprüsü’nde buluşuyorlar. İstanbul tüm araçlara eşit ayrıcalık sunuyor. 20 dakika önce yanınızdan sadece sesini duyduğunuz, geçtiğini dahi görmediğiniz Ferrari ile Mecidiyeköy’de yan yana geliyorsunuz.
Bindiğiniz araç, yaptığınız hız İstanbul trafiğinde önemli değil. Trafiği belirleyen, ona gösterilen sabır ve kurallara riayet. İster Moskova’da, İster İstanbul’da. Büyük kentleri ‘Büyük’ yapan ve insanlara ‘korkunç’ gelen yön de bu. Avcılar’dan Kadıköy’e niçin yarım saatte gidilmesin ki... İstanbul trafiğini resmi günlerde yaşamak nostalji olmaktan çıkmalı.