• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

İslamcı hareket ne aşamada?

04 Ağustos 2025
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

İslamcı hareket ne aşamada?
ABDULLAH ŞANLIDAĞ

Aslında bu makale Refah Partisi ile Ak Parti ekseninde İslamcılığın serüvenine atıfta bulunmayı ve geldiğimiz süreci sorgulamayı amaçlıyor. Dünyevi hususlarda çok iyi yerlere geldiğimiz bir gerçek. Modernleşme ve seküler ideolojilere alternatif olabileceğimizi de çok iyi gösterdik. Ancak bir yerlerde hata yaptığımızı da kabul edelim. 

İslamcılık, 19. yüzyıldan itibaren modernleşme sürecine alternatif bir cevap olarak doğan, İslam’ın sadece bireysel değil, toplumsal ve siyasal yaşamın da temel referans noktası olması gerektiğini savunan ideolojik bir harekettir. Bu hareketin temel amacı, İslam’ın ilk dönemlerine dönerek ahlaki, siyasi ve toplumsal düzeni yeniden inşa etmektir. 

Ancak İslamcı hareketler, tarihsel süreçte farklı dönemlerde farklı stratejiler benimsemiş; kimi zaman siyasi iktidarı hedeflemiş, kimi zaman kültürel dönüşüm yoluyla toplumu etkilemeyi tercih etmiştir. Bu yazı, İslamcı hareketin tarihsel gelişimini ve günümüzdeki durumunu inceleyerek, hareketin günümüzde ne aşamada olduğunu değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Tarihsel Arka Plan

İslamcı düşüncenin temel taşları, Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza gibi isimlerle atılmıştır. Bu düşünürler, İslam dünyasının Batı karşısındaki geri kalmışlığını İslam’dan uzaklaşmakla açıklamış ve İslam’ın özüne dönülmesini savunmuşlardır. 20. yüzyılda ise Hasan el-Benna’nın kurduğu Müslüman Kardeşler (İhvan), siyasal İslamcılığın en güçlü temsilcilerinden biri haline gelmiştir. Aynı dönemde Pakistan’da Mevdudi, İran’da Humeyni, Türkiye’de ise Necmettin Erbakan gibi isimler bu düşünceyi farklı şekillerde kurumsallaştırmıştır.

Soğuk Savaş Sonrası Dönüşüm

Soğuk Savaş sonrası dönemde İslamcı hareketler, yerel koşullara göre farklı yönelimler sergilemiştir. Bazı ülkelerde (Mesela İran ve Sudan) İslamcılar iktidarı ele geçirirken, bazı yerlerde (Mısır, Türkiye, Cezayir gibi) demokratik yollarla siyaset sahnesine girmişler, ancak çoğu zaman sistemle çatışma yaşamışlardır. Türkiye’de Refah Partisi deneyimi, ardından AK Parti’nin yükselişi, İslamcılığın pragmatizmle harmanlandığı bir süreci beraberinde getirmiştir. Ancak zamanla bu hareketlerin bazıları “post-İslamizm” ya da “İslamcı sonrası” olarak tanımlanan bir evreye evrilmiş, İslami referanslarını geri plana alarak daha merkez sağa yakın bir siyaset tarzı benimsemiştir. 

Özellikle Ak Parti’nin vesayeti bitirmesi, Müslümanlara rahat bir nefes aldırması ve sosyal, siyasal ve ekonomik konularda rahat iklime kavuşturması gibi temel dinamikler, laikçi sistemlerden bunalmış muhafazakâr kesime can suyu olmuştur.

Arap Baharı ve İslamcılığın Sınavı

2010 sonrasında Arap Baharı ile birlikte İslamcı hareketler yeniden güç kazanmış gibi görünse de, bu süreç uzun vadede bir kırılma noktası olmuştur. Tunus’ta Nahda Hareketi’nin yaşadığı dönüşüm, Mısır’da Müslüman Kardeşler’in demokratik seçimlerle iktidara gelip ardından askeri darbeyle tasfiye edilmesi, İslamcı hareketlerin iktidarla sınavını ortaya koymuştur. Bu dönemde hareketin bazı kesimleri siyasal iktidarı hedefleyen stratejilerden vazgeçmiş, daha kültürel, sivil ya da sosyal alanda etkili olmayı hedefleyen bir çizgiye kaymıştır. Diğer bazı gruplar ise radikalize olmuş, El Kaide ve IŞİD gibi yapılarda ifadesini bulan şiddet temelli bir İslamcılığa yönelmiştir.

Günümüzde İslamcı Hareket: Gerileme mi, Dönüşüm mü?

Günümüzde İslamcı hareketin birçok cephede bir gerileme yaşadığı gözlemlenmektedir. Bu gerilemenin başlıca nedenleri şunlardır:

İktidar Tecrübeleri ve Hayal Kırıklıkları: İslamcıların iktidar deneyimleri (örneğin İran, Türkiye, Mısır) geniş halk kesimlerinde ciddi hayal kırıklıkları yaratmıştır. Beklenen adalet, ahlak ve kalkınma değerleri çoğu zaman sağlanamamış; yolsuzluk, otoriterleşme ve elitleşme eleştirileri gündeme gelmiştir.

Devletle Bütünleşme ve Kimlik Erozyonu: Bazı İslamcı hareketlerin devlet yapısıyla bütünleşerek kimliklerini yitirmeleri, genç kuşaklar nezdinde onları cazibesiz kılmıştır. Geleneksel İslamcı söylemler, yeni kuşaklara hitap etmekte zorlanmaktadır.

Yeni Kuşakların Değişen Talepleri: Genç kuşaklar artık daha bireysel, kültürel ve yaşam tarzına ilişkin özgürlükleri öncelemektedir. Bu durum, klasik İslamcı söylemle bir gerilim oluşturmaktadır. Dijital ve internete bağlı sanal dönüşüm, İslamcı kuşağın çocuklarını derinden etkilemiştir.

Küresel Siyasal İklim: Uluslararası düzeyde İslamcı hareketlere karşı artan baskılar, özellikle Batı’da İslamofobi ve güvenlikçi politikaların yükselmesiyle birlikte, hareketlerin manevra alanını daraltmıştır.

Tüm bu gelişmeler karşısında İslamcı hareketin bir dönüşüm yaşadığı, klasik ideolojik iddialardan uzaklaşarak daha kültürel, yerel ve pragmatik stratejilere yöneldiğini söyleyebiliriz. Müslümanların radikal bir dönüşüm yaşadıklarını söyleyebiliriz. 

Sonuç

İslamcı hareket, günümüzde tarihsel bir kavşağın eşiğindedir. Ne tam anlamıyla eski gücünü koruyabilmekte, ne de tamamen ortadan kalkmaktadır. Bunun yerine, farklı coğrafyalarda farklı biçimlerde evrilmekte, kimliğini yeniden tanımlama çabası içindedir. Kimileri için bu bir “post-İslamizm” dönemidir; kimileri için ise yeni bir dirilişin hazırlığıdır. Ancak açık olan şu ki, İslamcılık artık tek bir çizgiyle tanımlanamayacak kadar parçalı, çok katmanlı ve yerelleşmiş bir hale gelmiştir. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali Ercan

Elinize yüreğinize sağlık,bence bilimsel bir yazı olmuş

 Abdurrahman genç

İslami hareketler ( Dava ) bolluk içinde yok oldu gitti mi acaba
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23