Bir diğer büyük artı ise jeotermalin bugün dünyanın en büyük endüstrisi olan petrol ve gaz sektöründen faydalanmaya hazır olması. Houde'ye göre jeotermalin henüz gelişememesinin nedeni ısı, su ve geçirgenlik gibi gerekli olan üç faktöre bağlı kalıyor olması. Fervo Energy gibi şirketle bu faktörleri ortadan kaldırmak veya minimize etmek eden yöntemleri uyguluyor olsa da büyük ölçeğe ve kapasiteye ulaşmaları için halen vakit var. Dolayısıyla jeotermal enerji halen çok sınırlı coğrafyalarda erişilebilir durumda. Bu sınırlayıcı faktörler nedeniyle küresel jeotermal kapasite sadece 16 GW seviyesinde. Ancak Quaise, daha derin, daha sıcak ve daha hızlı sondaj yapma planının terawatt ölçeğinde jeotermal enerjinin kilidini açabileceğine inanıyor. Bu inancın merkezinde ise ironik bir şekilde nükleer füzyon araştırmalarında kullanılan bir teknoloji olan gyrotron yer alıyor. Gyrotron, tıpkı bir mikrodalga fırını gibi çalışan, ancak çok daha güçlü ve sofistike bir cihaz. Güçlü bir manyetik alan içinde hareket eden elektronlar sayesinde, milimetre dalgası adı verilen yüksek frekanslı mikrodalgalar üretiyor. Gyrotron’un çalışma prensibi biraz karmaşık olsa da, özetle elektronların bir vakum ortamında spiral bir yörüngede hareket etmesi ve bu sırada enerjiyi mikrodalga şeklinde yayması olarak açıklanabilir. Gyrotron, füzyon reaktörlerindeki plazmayı ısıtmak ve kontrol etmek için kullanılıyor.