Protokolün imzalandığı tarih olan 16 Eylül, Birleşmiş Milletler'in aldığı kararla 1995'ten bu yana "Uluslararası Ozon Tabakasının Korunması Günü" olarak kabul ediliyor. Ozon tabakasının işlevi ve önemi hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Demirhan, ozon tabakasının, atmosferin ikinci tabakası olan ve 25 ile 30 kilometrelik kalınlıktaki stratosfer içerisinde 3 milimetrelik bir gaz tabakası olduğunu, hayati önemdeki tabakanın, güneşten gelen, ekosisteme zararlı ultraviyole ışınlarının büyük bir bölümünü soğurarak dünyadaki ekosistemin canlılığını ve devamlılığını sağladığını belirtti. Ozonun bir gaz olduğunu ve bu nedenle delinmesinin söz konusu olmayacağını, bunun yerine "ozon tabakasında inceleme" ya da "ozon gazında azalma" ifadelerinin daha doğru bir kullanım olacağının altını çizen Demirhan, 1970’lerin sonundan bu yana stratosferdeki toplam ozon seviyesinde yaşanan azalmanın en önemli sebebinin, insan aktiviteleri sonucu atmosfere gönderilen zararlı gazlar olduğunu söyledi. Demirhan, "Bu gazlar, buzdolabı, soğutucular, yangın söndürücüler gibi hayatımızda çok fazla yeri olan ürünlerde kullanılıyordu. Bu zararlı gazlar, bizim yaşadığımız, nefes aldığımız yere en yakın olan ve troposfer olarak bilinen atmosfer tabakasında yıllarca, hatta on yıllar boyunca varlıklarını sürdürebilirler." dedi. Demirhan bu gazların zararlarının artık en iyi şekilde anlaşıldığını, bunların ve türevlerinin kullanımına tüm dünyada çeşitli seviyelerde kısıtlama getirildiğini hatırlattı. Ozon tabakası incelmesinin hayati etkileri olduğuna dikkati çeken Demirhan, "Bunun sonucu olarak insanlar güneşin zararlı ultraviyole ışınlarına doğrudan maruz kalır. Bu durum cilt hastalıkları, DNA deformasyonu, güneş yanıkları, katarakt, hızlı yaşlanma ve zayıf bağışıklık sistemi gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir" diye konuştu.