• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
12
Yeniakit Publisher
Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

2015-10-28 20:05:47
Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

Birçok mutfağa ismen bile girmemiş, çarşıda pazarda aktarda aranmış ve fakat bulunamamış şifa kaynağı 11 besini derledik. Bazı uzmanlar bu yiyeceklere verilen adı daha çok bir satış tekniği olarak görse de, araştırmalar gerçekten de bu yiyeceklerin diğerlerinden çok daha özel olduğunu gösteriyor.

#1
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

ARI POLENİ Bir gün içinde almamız gereken her türlü besini içerdiğinden, bazı uzmanlar sadece arı poleni yiyerek yaşayabileceğimizi bile iddia ederler. 22 çeşit aminoasit, A, B-complex, C, D, E, H ve P vitaminleri, demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum, silisyum, çinko gibi mineralleri, doğal hormon ve enzimleri de içerir. İçerdiği yüksek miktarda konsantre besin değeriyle enerji vericidir. Kandaki alyuvar sayısını yüzde 23- 30 oranında, hemoglobini yüzde 15 oranında artırır. Kadınlarda doğurganlığı artırdığı da kanıtlanmış. Yüksek tansiyon ve kanser tedavisinde destekleyici özelliği var. 1975’te Dr. Loyrish, yeterli ve düzenli kullanımında yaşam süresini artırdığını araştırmalarında belirtmiş. En çok kullanılma sebebi alerjilere karşı vücut direncini artırması. Bunun için lokal olarak bulduğunuz bir arı poleni kullanmanız gerekir. Arı poleni çok konsantre bir yiyecek olduğu için, fazlasını vücut kullanamaz ve reaksiyon gösterir, dolayısıyla bir çay kaşığı ile başlayıp miktarı yavaş yavaş attırabilirsiniz. En yüksek dozunuz 30 gramı geçmeyecek şekilde olmalı.

#2
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

CHLORELLA Bilinen canlılar içinde çoğalma hızı en yüksek olan tek hücreli yeşil renkte bir mikroalgdir. ABD ve Rusya’da uzayda hem yiyecek hem oksijen kaynağı olarak kullanılabilmesi için çalışmalar sürüyor. Dünya üzerinde en çok bilimsel çalışma yapılan besin unvanını kazanmış ve halen de hakkında birçok kitap yazılıp, konferans veriliyor. İçerdiği bilinen tüm B vitaminleri, C ve E vitaminleri, kalsiyum, potasyum, magnezyum, çinko, omega-3 yağ asitleri, beta karoten, klorofil ve RNA/DNA yüksek kaliteli besin değerinin göstergesidir. Chlorella’nın protein oranı yüzde 65.9’dur. Dünyadaki en güçlü antioksidanlardan biridir. Vücudumuzda birikmiş toksinlerin dışarıya atılmasında çok etkilidir, radyasyona koruma sağladığı da bilinir. Kanser hastaları açısından çok ciddi önemi vardır. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve yıpranmış, hasar görmüş doku hücrelerini onardığı da araştırmalarla kanıtlanmıştır. Kalp ve damar sağlığına ve tansiyonu dengelemeye yardımcı olduğu da biliniyor. Piyasada toz ve tablet halinde bulunuyor, düşük ısıda işlem görmüş olmaları içerdikleri besin değerlerini kaybetmemeleri adına çok önem kazanıyor.

#3
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

FİLİZLER Çiğ sebze ve meyvelere göre 100 kata kadar daha fazla enzim içeren filizler, protein, vitamin, mineral, yağ asitleri ve lif açısından da filizlenmemiş tahıl ve tohumlardan, sebze ve meyvelerden çok daha zenginler. Yani besin değerleri çok ciddi oranda artış gösteriyor. Örneğin maş fasulyesi filizlerinde B1 vitamini yüzde 285, B2 vitamini yüzde 515, niacin yüzde 256 oranında artış gösterir. Brokoli filizinin içindeki sulforaphan molekülünün anti-kanserojen özellikleri yakın zamanda keşfedildi. Bu madde filizlerde, erişkin brokoliye göre 50 kat daha yoğun. Yani 50 gr brokoli filizi yemek, 2.5 kg brokoli yemeye eşdeğer görülüyor. Filizlendirmek için en uygun besinlerin başında maş fasulyesi, yeşil mercimek, siyah mercimek, nohut, alfalfa tohumu, karabuğday, buğday, kinoa, ayçekirdeği, çemenotu ve brokoli tohumu geliyor. Daha birçok çeşit tahıl, baklagil ve tohum var, tercihinize göre onları da filizlendirebilirsiniz. Filizlendirme işlemi çok kolaydır; öncelikle filizlendirmek istediğiniz tohumu (yarım bardak veya daha az) 24 saat ıslatmanız gerekli. Daha sonra bu iş için ayırdığınız bir tepsi ve üzerine serdiğiniz ıslak bezin üzerine süzdüğünüz tohumları serin. Tohumlar hep nemli kalmalı, yani gün içinde 2-3 kez bezi hafifçe ıslatmanız gerekebilir. Oda sıcaklığında 2-3 gün içinde filizleneceklerdir. Daha önce hiç yemediyseniz günde yarım avuç filizi diyetinize sokun, miktarını yavaş yavaş artırın. Yoğun lif içerdikleri için ilk başta hazmetmesi zor gelebilir. Ara öğün niyetine de yiyebilirsiniz, çok tok tutucu özellikleri vardır.

#4
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

GOJİ Bu meyvede, yaklaşık 19 aminoasit, 21 mineral, B,C vitaminleri ve kalsiyum bulunuyor. Vücudun yaşla beraber giderek azalan serotonin, dopamin ve büyüme hormonu salgılanmasını tetiklediği için, mutlu meyve olarak anılıyor. Goji meyvesi, bilinen tüm yiyecekler içinde en çok carotenoid içeren besindir. 1 gramında portakaldan yüzlerce kat daha fazla C vitamini vardır. İçeriğindeki germanyum, diğer yiyeceklerde nadiren bulunan, kansere karşı koruyucu bir iz mineralidir. Sadece tahıl ve tohumlarda bulunan E vitamini, yüzde 8 oranında goji meyvesinde mevcut. Gözleri ve DNA’yı koruyan, kalp ve kan basıncına faydası olan bitkisel maddeler içerir.

#5
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI Sodyum, potasyum ve magnezyum ile anne sütünde de bulunan laurik asit yönünden zengin olduğu biliniyor. Bağışıklık sistemini destekleyici özelliği var, vücudun virüslerle savaşma gücünü artırıyor. Sindirim problemlerine de birebir olduğu ve vitaminlerin bağırsakta emilimini kolaylaştırdığı da kanıtlanmış. Daha çok Güney Asya mutfağında öne çıkan bu yağ, pişirmeye en uygun bitkisel yağdır. Zeytinyağının aksine yüksek derecelerde dönüşüme uğramadığı için, yemeklerinizi bu yağla pişirmek en sağlıklısı. Bir başka özelliği ise tiroid hormonlarının düzenli salınımına ve insülinin vücutta doğru kullanılmasına etki ettiği için, kilo almayı engelleyici etkisi olması. İçindeki orta zincir yağlar, vücut tarafından kolayca absorbe edilip karaciğerde yakılırken, enerjinin etkili bir şekilde yanmasını sağlıyor. Hindistan cevizi yağını seçerken dikkatli olmanız gereken nokta, hidrojenize olmaması. ‘Extra-virgin’ yani saf olanı seçmeniz en doğrusu. Ancak, içerdiği yüksek doymuş yağ oranı sebebiyle kullanımını günlük 1-2 çorba kaşığı ile kısıtlamanız gerekiyor. Bu yağın en güzel özelliği çok fonksiyonlu olması; saç-yüz kreminden tutun, yara merhemine kadar birçok şekilde kullanabiliyorsunuz.

#6
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

KARABUĞDAY İçerdiği protein miktarı yüzde 13-15 arasındadır. Bütün bitkiler içinde en yüksek oranda en iyi kalite hazmedilebilir proteini içerir. Bunun sebebi ise içerdiği yüksek lisin oranıyla proteini vücut tarafından emilebilir hale getirmesidir. İçerdiği rutin, kan damarlarını koruyucu ve genişletici özelliğe sahiptir. Araştırmalarda günlük 30 gram düzenli kullanımda yüksek kan basıncını ve kiloyu düşürdüğü görülmüş. B1 ve B2 vitaminleri, potasyum, magnezyum, fosfat, manganez, fosfor, kalsiyum, demir, çinko, lif, flavonoid ve P vitamini açısından da çok zengindir. Kansızlık çekenler için ideal besindir. Japon araştırmacılara göre de iltihaplanmayı, aşırı terlemeyi ve burun kanamasını önlüyor. Ayrıca karaciğerin çalışmasını kolaylaştırıyor, kan şekerini optimal seviyede tutuyor ve böbreklerin çalışmasında yararlı etki gösteriyor.

#7
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

KETEN TOHUMU Bu yağın eksikliği görüldüğü balık sevmeyenler ve vejetaryen/vegan beslenenlerde, keten tohumunun mutlaka tüketilmesi gerekir. Yeme dürtüsünü bastırdığı ve tokluk hissi verdiği için zayıflamaya yardımcı ve kolesterolü düşürücü özellikleri var. İçerdiği yüksek lif oranıyla sindirim sisteminde mide ve bağırsak iç duvarlarını temizler ve bu sebeple kabızlığa çok iyi gelir. Emziren ve hamile kadınlar ve küçük yaştaki çocuklar için uygun bir besin değildir. Keten tohumunu çeşitli şekilde tüketebilirsiniz. Çok çabuk oksidasyona uğradığı için, soğuk sıkım aldığınız keten tohumu yağını 6 ayda bir yenilemeniz gerekir. Kendi öğüttüğünüz keten tohumunu ise 1 hafta içinde tüketmeniz gerekir, dolayısıyla hazır öğütülmüş almanız besin değerini kaybetmiş olacağı için önerilmiyor. En etkili yöntem ise yıkadığınız keten tohumlarını içme suyunda ıslatarak kullanmanızdır. İki saat suda bekleyen keten tohumları jelleşmeye başlar. Bunu suyla beraber içerseniz bağırsaklarınızı temizleyici özelliği artacaktır.

#8
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

KİNOA İnkalar tarafından ilk 7000 yıl kadar önce yetiştirilen bu tohum, Mayalar’ın uzun ve sağlıklı yaşamlarının en büyük sırlarından biri olarak görülüyor. Kinoayı bu kadar değerli yapan şey, içindeki aminoasit miktarı. İnsan vücudu için elzem olan tüm aminoasitleri içerdiği için hayvansal proteine eşdeğer görülüyor. Eğer filizlendirilirse, etten bile daha kuvvetli protein emilim gücü bulunmakta. Susam ailesinden gelen kinoa, gluten içermediği için gluten intoleransı yaşayanlar tarafından çok tercih ediliyor. Magnezyum deposu olduğu için âdet sancıları, ödem, şişkinlik ve yüksek tansiyon gibi problemlere de birebir. Bir diğer özelliği ise süper oksit dismutaz enzimi içeriyor olması. Yaşlanmayı geciktirici ve cildi yıpranmaya karşı koruyucu özelliğe sahip. İçerdiği kuersetin antioksidanıyla, serbest radikallerin verdiği zarardan hücreleri koruyor. Kansere karşı da önleyici özelliği olduğu biliniyor.

#9
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

LİKAPA (YABAN MERSİNİ) Donuk bir şekilde tüketmek veya mevsimi geldiğinde tüketmek en iyisi, kurusu da aktarlarda bulunuyor. Koyu mavi renkli, küçük boyutta üzüme benzeyen bu meyve, çilekgiller arasında en faydalı olanı. Anti kanserojen ve antioksidan özelliğe sahip olup kansere karşı vücudu koruyan enzimleri aktive ettiği ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği biliniyor. Damarlar üzerinde de ciddi etkisi olan bu meyve, varis iyileşmesinde yardımcı olup damar sertliği oluşumunu engelliyor, artrit ve romatizmal ağrıları azaltıyor. Sindirim sistemi üzerine de sayısız yararı bulunuyor. Mide ülserini ve kabızlığı önleme özelliği var. Çok alkali olduğu için kanı temizliyor. Vücutta biyoaktif madde olarak kullanılan polifenoller, flavonoidler ve tanenlerce zengin. Göz hastalıklarını tedavi edici özelliğe sahip olduğu da araştırmalarla kanıtlanmış.

#10
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

SPİRULİNA Yüzde 60-70 oranında içerdiği protein oranıyla dünya üzerindeki en zengin ve kolay sindirilebilen tam protein kaynaklarından biri. B12 açısından da zengin olan spirulina, ıspanaktan 58 kat, dana ciğerinden 28 kat daha fazla doğadaki en zengin demir içeriğine sahip. Antioksidan özelliği de çok zengin olan bu besin, buğday filizine göre 3 kat daha fazla E vitamini içerir, sentetik E vitaminine göre biyolojik aktivitesi yüzde 49 daha fazladır. İçerdiği fitokimyasalların, anti-enflamatuar etkileriyle aşırı bir enflamasyon kontrolünde etkili olduğu araştırmalarda gözlenmiş. İçerdiği yağ asitleri ve klorofil pigmentleriyle cildi yenileme ve temizleme özelliğine de sahip. Hormonal bozukluklarda özellikle tavsiye edilen bir besin. Atletler arasında verdiği yüksek enerji özelliğiyle çok meşhur. Bazı bünyelerde alerji yapabildiği gözlenmiş, o yüzden ufak miktarda deneyip dozu yavaş yavaş artırmakta fayda var.

#11
Foto - Her mutfakta bulunmayan 11 şifa kaynağı

ZERDEÇAL Güney Asya’da yoğun bir şekilde kullanılan bu baharat, bir çiçeğin kökünün kurutulup toz haline getirilmesiyle elde ediliyor. İçinde bulunan curcumin bileşeni, kanserin başka organa sıçramasını sağlayan maddenin salgılanmasını engeller, bu sebeple kanserin önlenmesinde ciddi bir rol oynar. Emilimini ve etkinliğini artırmak için karabiber ve tarçınla beraber kullanılması, alzheimer, parkinson, MS, beyin tümörü ve menenjit gibi hastalıklara karşı korumada ve tedaviye yardımcı olmada uzmanlar tarafından öneriliyor. Uzun vadede bağışıklığı güçlendirici özelliği de var.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23