Gençlerin ders alacağı bir hikayeyi sizlerle paylaşıyoruz...
Bir sabah, erken bir saatte, yaşlı bir adama sokakta yürürken bir bisikletli çarpmış ve yaralanmış. Hastaneye götürmüşler. Röntgen çekerek herhangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını öğrenmek istemişler. Yaşlı adam "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş. "Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah saat 9'da birlikte kahvaltı etmeye gidiyorum, gecikmek istemiyorum" demiş.
"Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" demişler.
"Ne yazık ki eşim Alzheimer hastası hiçbir şey hatırlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.
Hayretle:
"Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz? Biraz gecikseniz ne olur ki?" diye sormuşlar.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Adam, buruk bir sesle "Evet, o beni tanımıyor, ama ben onun kim olduğunu hâlâ biliyorum", demiş..
GÖRDÜNÜZ MÜ SEVGİYİ!
Kurgu ya da gerçek, mesele o değil.. Hatırlarsınız; geçtiğimiz şubat Rize'de yarım saat arayla geçirdikleri kalp krizi sonucu ölen yaşlı çiftin cenazeleri toprağa verildi.
Önce Esma hanım vefat etti. Yarım saat sonra Selahattin Tüfekçi..
Peş peşe kalp krizi sonucu ölen Esma ve Selahattin Tüfekçi çifti için Derepazarı Belediyesi önünde düzenlenen cenaze törenine, ailesi ve yakınlarının yanı sıra çok sayıda hemşehrileri katılmıştı. Birbirine çok düşkün olduğu bilinen ehli takva yaşlılar uzun süre konuşuldu. Yukarıda merhum Selahattin Tüfekçi'nin bir fotoğrafını görüyorsunuz.
İmdi sadede gelelim
Ailede sevgi ve bağlılık üzerine iki misal verdik ama, bunun tersi nice mutsuzluklar, içe atıp katlanmalar da yok değil mi; var!
Her durumda artık yaşları nereye merdiven dayamış olurlarsa olsunlar bu insanların dolu dolu, mutlu mutsuz "yaşanmış evlilik tecrübeleri" var.
Bir vakitler bu "yaşanmış evlilik tecrübeleri" sebebiyle yavrularına eş seçmeyi onlar kendilerine vazife bilirlerdi. Hangi kızdan gelin olur, hangi delikanlıdan damat; onlara hayat tecrübeleri yol gösterirdi. Allah daim etsin, bu durum yurdumuzda hâlâ devam ediyor. Fakat büyük şehirlerde özellikle gençler kendi bulduklarıyla yuva kurmak istiyorlar. Ana baba ile tanıştırıp çoğu defa adeta dayatma ile onay almaya çalışıyorlar.
Birkaç yıl sonra da bakıyorsunuz mutsuz, küskün belki de boşanma safhasındalar..
AKIL ALMAK BEDAVA
Oysa gençler anne ve babanın en azından "eş seçme" hakkında fikrini sorsalar çok yararlı "ölçütler" edinebilirler. Endamdan güzellikten, yakışıklılıktan tutun da huy konusuna kadar nice "ölçütler"!.
Bunun için babaya ve anneye ayrı ayrı şöyle bir soru yöneltmek yeterli olabilir:
"-Nasıl biriyle evlenmeliyim; bana düşünceni söyler misin baba? Ama hemen şimdi değil, iyice düşün, bir vaktin olduğunda çağır beni, baş başa dinleyeyim seni.."
Dikkat baş başa!
Aynı soruyu annene de sor. Onunla da yine yalnız ve baş başa konuş, dinle.
Söyleyecekleri dağarcığında bulunsun.
Sonra git, seçtiğine bu ölçütlerle bir iyi bak, veya seçecek olduğuna..
Çok şey kazanır, asla bir şey kaybetmezsin!