Filistin’de yaşanan katliamların arkasında demokrat batı var
Kosova - İslami Harekete Katıl Partisi lideri, Mavi Marmara gönüllüsü Fuad Ramiqi, “Batı demokrasisinde homoseksüeller dahil herkesin hakları vardır ama Müslümanların hakkı yoktur. Batı bize bunu dayatıyor. Müslümanlar kendileri için savaşmayı öğrenip bir şeyler başarabileceklerini anlayamıyorlar. Bunu anlamak gerekiyor artık. Başka da yolu yok zaten. Gücümüzün farkında olmak gerek” dedi.
OSMAN YİĞİT - Kosova - İslami Harekete Katıl Partisi’nin lideri Mavi Marmara gönüllüsü Fuad Ramiqi ile Kosova ve İslam dünyasında yaşanan gelişmeleri konuştuk. Eski Yugoslavya Ordusu’nda subay olan Ramiqi, Yugoslavya’nın dağılma sürecine girmesiyle Aliya İzzetbegoviç’in Bosna’daki ordusuna katılarak Sırplara karşı savaştı. Bosna bağımsızlığını kazandıktan sonra ülkesi Kosova’ya döndü. Bir süre sonra ise Kosova’yı işgal eden Sırplara karşı Kosova’nın bağımsızlığı için savaştı. Kosova Kurtuluş Ordusu’nun (UÇK) önemli komutanlarından olan Ramiqi savaş döneminde Savunma Bakan Yardımcılığı da yaparak Kosova’nın bağımsızlığı için önemli görevler yürüttü. Savaş bitip bağımsızlık kazanıldıktan sonra ise -kendi ifadesiyle- inandığı fikirleri hayata tatbik edebilmek için İslami Harekete Katıl Partisi’nin kurucusu ve başkanı olarak mücadelesine bu alanda devam ediyor.
BATI KÜLTÜRÜ İNSANIMIZI ASİMİLE EDİYOR
- Bize İslami Harekete Katıl Partisi’ni tanıtır mısınız?
- Klasik bir parti değiliz biz. Politika yapmak için değil, İslam’ı bölgede etkin kılabilmek için faaliyet gösteren bir hareketiz. Sadece Kosova’da değil bütün Balkan coğrafyasında özellikle Arnavutlara İslam’ı anlatmak, İslam’ı yaymak için çabalayan bir hareketiz.
Osmanlı devletinin bölgeden ayrılışından sonra özellikle Yugoslavya döneminde buradaki Müslümanlar çok zor durumda kaldı. Çok baskı gördüler, din yasaklandı, İslam’ı yaşamak suç sayıldı. Yapılan baskılar neticesinde ise Müslümanlar sadece isimleri Müslüman olarak bu günlere gelindi. Kosova’nın bağımsızlık savaşından sonra ise bölgeye Batı devletleri girdi ve aktif olarak siyasete dahil oldular. Batı kültürü insanımızı asimile ediyor, manevi anlamda gençlerimiz boşlukta ve İslam’dan uzak bir yaşam tarzı sürdürülüyor. Allaha çok şükür son dönemde yapılan çalışmalarla özellikle gençler arasında İslam’a yöneliş arttı. Müslümanlar Müslüman olduklarının farkına varmaya, İslam’ı öğrenmeye başladılar.
- Kosova’da uygulanan başörtüsü yasağı vardı ve bildiğimiz kadarıyla bu yasağa karşı İslami Harekete Katıl Partisi olarak ciddi çalışmalarınız oldu. Şimdi durum nedir?
- Evet, Kosova Müslüman bir ülke. Burada, yüzde doksan altısı Müslüman olan bir ülkede başörtüsü yasaklanmıştı. Biz birçok protesto gösterileri tertip ettik. Halkı bilinçlendirip siyasilere karşı baskı oluşturduk. Yasak elhamdülillah kalktı ve şimdi yeni yapılan seçimde bir başörtülü milletvekili meclise girdi.
- Partinizin kısa ve uzun vadeli hedefi nedir?
- Biz yaşadığımız bölge başta olmak üzere bütün Balkanlar’da Müslümanları şuurlandırmak ve bir Müslüman olarak sistemi değiştirmek istiyoruz. Çalışmalarımıza aynı zamanda Makedonya’da, Arnavutluk’ta, Balkanlar’da Arnavutları kapsayan her bölgede devam ediyoruz. Arnavutluk ve Makedonya’da Müslümanlara ciddi baskılar yapılmakta. Bölgedeki yöneticiler üzerinde Batı devletlerinin etkinliği fazla ve Batının amacı Balkanlar’da İslam’dan uzak bir yaşam tarzı ve bunu Müslümanlara dayatıyor. Amacımız Batının istediği değil, Şer’i ve yerel kanunlarla oluşturduğumuz bir hukukla, bizim olan bir anayasa oluşturmak.
Kısa vadede ise; gençler bizim geleceğimiz… Gençlerimizin Müslümanca yaşamaları için çabalıyoruz. İmamlarla faaliyetler yapıyoruz. (Kosova’da imamlar devlet memuru değil ve çok etkinler)
“ARNAVUT, BOŞNAK VE TÜRKLER BİRLİKTE HAREKET ETMELİ”
-Bölgede çok fazla misyonerlik faaliyeti de var sanırım. Sadece Kosova için değil, bütün Balkanlar’da bunu gözlemledik?..
-Evet. Yabancıların çok fazla faaliyeti var. Maddi imkânları var. Çünkü Batılı devletler destek oluyor ve siyasi olarak Batı etkin olduğu için faaliyetlerini çok rahat sürdürüyorlar. Bu yüzden biz gençleri, halkı şuurlandırmaya çalışıyoruz. Onların dayattığı Batı yaşam tarzına kapılmamaları için bilinçli olmalarına gayret ediyoruz ve bu çalışmaları çok önemsiyoruz.
Balkanlar’da Osmanlı sonrasında Ferhat Draga dönemi İslam Cemiyeti vardı. 1920-30’lu yıllar… Boşnak ve Arnavut Müslümanlar olarak birlikte hareket edip mücadele etmek için proje çalışıyordu. Onu vurdular, şehid ettiler. O zamandan beri toparlanamadık... Biz şimdi Ferhat Draga’nın projesini de gerçekleştirmek istiyoruz. Burada Boşnak partinin lideriyle görüştüm, kabul etti. Her milletle ortak hareket etmek için Türklerle de görüşeceğiz. Buradaki Türk siyasetçiler laik bir bakış açısına sahip. Meseleleri bu bakış açısıyla ele alıyorlar meseleleri. Türk, Arnavut, Boşnak Müslümanlar olarak İslami Hareketi birlikte yürütmek istiyoruz. Irkçı bir hareket değil, Müslüman olarak Ümmetçi bir anlayışla İslami mücadele çabasındayız.
-ABD ve Batı ülkeleri Balkanlar’da ciddi çalışma içindeler. Hem siyasi anlamda hem kültürel anlamda?..
-Bunda etkili de oluyorlar. Bir kısım insanlarca Batı dünyanın tanrısı, NATO dünyanın ordusu, dolar dünyanın parası olarak görülüyor ve maalesef kabul ediliyor. Bir kısım yöneticiler de maalesef dünya ekonomisini kontrol eden güçlerin önünde diz çökmekte hiçbir beis görmüyor. Bunlar anti İslamist dünya ile entegre olmaya devam etmekteler. Bunlar anti İslamdır, İslam’ı düşman olarak görürler. Müslümanlar şeriatsız; kendi inançlarına göre bir sistem kuramamışlar; nasıl değiştireceksin? Mesele burada. Mesela Kosova’da yüzde 95 Müslüman var ama şeriata hazır değiller. Hem yıllarca yapılan baskılardan insanlar İslam’ı bilmiyor hem de şimdiki yönetimler Batılılarla birlikte hareket ediyor. Ancak yeni jenerasyonda şuurlanma var. Onun için yeni nesilleri şuurlandırmak onlarla çalışmak gerekiyor. Bizde siyasiler maaş için çalışıyor. Maaş için çalışan da maaşı kim verirse ona çalışır.
-Partinizin ülke içindeki etkinliği nedir?
-Biz parti olarak seçime girmedik henüz, hazır değiliz. İki faktör var; birincisi bütün sistem ve siyasi partiler bize karşı. Bu karşı oluşu savuşturacak karşı bir mekanizmamız, gücümüz yok. Onlar bizim seçime girmemizi istiyorlar ama biz girmiyoruz. Biz seçime girsek ciddi oranda bir oy da alabiliriz ama mekanizma onların elinde. Aldığımız oyu kendilerine yazsalar ve ‘işte İslami hareketin bu kadar oyu var’ deseler ne olur. Hareketimizi yenilmiş gibi göstermek için, zayıf göstermek için bunu veya başka şeyleri yapabilirler. İkincisi, diğer İslami gruplarla beraber hareket etmek, birleşmek istiyoruz.
Küçük gruplar halinde birçok parti değil, birleşmiş güçlü bir yapı olalım istiyoruz. Sisteme adapte olmamak için güçlü bir yapı olmak zorundayız. Sistemi değiştirebilecek güç olmazsa biz sisteme adapte oluruz. Bunun yaşanan örnekleri var. Seçime giren bir parti bir bakanlıkla susturulabiliyor ve artık o parti için Kosova laik mi, dinsiz mi önemi kalmıyor.
“MÜSLÜMANLAR GÜÇLERİNİN FARKINA VARMALI”
-Dünyada ve Türkiye’de yaşanan gelişmeleri de takip ediyorsunuzdur sanıyorum?
-Evet. Ramazan’ı acıyla geçirdik. Siyonist İsrail Filistinli kardeşlerimize katliam yapıyor, bütün dünya bunu seyrediyor. Çünkü zaten Batı devletleri İsrail’in arkasındaki güç… Rabbim yardımcıları olsun. Özellikle Filistin de yapılan katliamların arttığı bu zamanda Siyonist İsrail’i ve onun arkasındaki demokrat Batının ikiyüzlülüğünü iyi anlamak gerek. Batının demokrasisi bizler için zulümdür. Demokrasi bizim için eziyettir. Batı demokrasisinde homoseksüeller dahil herkesin hakları vardır ama Müslümanların hakkı yoktur. Batı bize bunu dayatıyor. Müslümanlar kendileri için savaşmayı öğrenip bir şeyler başarabileceklerini anlayamıyorlar. Bunu anlamak gerekiyor artık. Başka da yolu yok zaten. Gücümüzün farkında olmak gerek.
Türkiye’de ise seçim sürecini takip ediyorum, ülkeniz ve İslam alemi için hayırlı bir sonuç doğmasını temenni ediyorum. Bu arada, fikir adamı Salih Mirzabeyoğlu’nun cezaevinden çıktığı haberini duyduk. Bu bizi memnun etti. . Salih beyin hayatı ve hedefine ulaşmak için çektiklerine karşı duruşu bizim için iyi misaldir.
Ne kadar zorluk olursa olsun hedefinden taviz vermemek noktasında iyi bir örnektir. Mücadele azmi misaldir. Bu kadar çileden sonra ancak şuurlu insanlar, hedeflerini, ideallerini koruyabilirler. Rahmetli Aliya’nın kitaplarını çok okudum, Salih beyinkileri de okumak kendisiyle görüşmek isterim inşallah. Geçmiş olsun dileklerimi iletirseniz memnun olurum.