Dershanelerin özel okula dönüştürülmesi projesine karşı çıkan Fethullah Gülen, 28 Şubat cunta yönetiminin MGK kararını hoşgörü ile karşılayıp, Merve Kavakçı’yı Meclis’ten attıran Ecevit’e şefaatçi olmaya hazırlanırken, AK Parti dönemindeki uygulanmayan MGK kararına tepki gösteriyor.
28 ŞUBAT’TA MGK KARARINA SEVAP
Halkın oylarıyla yönetime gelen Refahyol Hükümetini bitirmeye yönelik 28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı hakkında, 1,5 ay sonra 16 Nisan 1997’de Kanal D’ye çıkan Fethullah Gülen, Yalçın Doğan’a verdiği mülakatta; “Biz burada milli güvenlik, milletimizin güvenliğini şayet koruma mevkiinde bulunuyorsak, ister gerçekten öyle olsun ister bizim içtihatlarımıza, algılamalarımıza göre şu gelişmelerde rejim için şayet bir tehlike ise bizim sorumluluğumuz altındadı. Bunlara müdahale etmek. Müdahale etmediğimiz zaman tarih önünde suçlu oluruz mülahazasıyla hareket ediliyorsa meseleyi böyle algılıyorsa bana göre onlar masumdurlar. Eğer işin içinde bir hata varsa bu içtihad hatasıdır. Hatta fakihlerin mülahazasıyla da yaklaşılabilir, içtihaddaki hatalar bir sevap kazandırır. İsabet olursa iki sevap kazandırır” demişti.
ECEVİT’E ŞEFAAT
Fethullah Gülen, Merve Kavakçı’nın başörtülü olduğu gerekçesiyle yemin etmesini engelleyen ve “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Bu hanıma haddini bildirin” diyen DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit hakkında ise, “Eğer ahirette Allah bana şefaat etme imkânı verirse, bunu ilk önce Ecevit için kullanırım...” ifadelerini kullanmıştı.
AK PARTİ DÖNEMİNDE UYGULANMAYAN MGK KARARINA İSE ÖFKE
28 Şubat cunta yönetiminin kararlarına böyle yaklaşan Fethullah Gülen, AK Parti Hükümeti dönemi olan 2004 yılında uygulanmaya bile konulmayan MGK kararı hakkında ise şunları söyledi: “şahsen benim kolum, kanadım kırıldığı gibi, dilime de bir kilit vuruldu. O gün öyle dendi, arkadan da ısrarla işin üstünde duruldu; “Atılan o imzaların hakkını yerine getirin!.” falan.. gibi, sürç-ü lisan değilse, bir zuhul değilse, bu mevzuda birilerinin dürtüleriyle söylenmiş sözler değilse şayet.. bu şunu-bunu değil, benim kolumu-kanadımı kırdı.. buradaki hüsn-ü zan sistemimi kullanmama mani oluyor.”