DHKP-C öncülüğündeki provokatörlerin katlettiği Burak Can Karamanoğlu memleketi Giresun’un Alucra ilçesinde onbinlerin tekbir sesleri arasında Alucra Şehitliği’ne defnedildi.
Denizci olarak yaptığı askerlik vazifesinden 3 ay önce terhis olduğu öğrenilen Burak Can’ın cenazesi, yakınlarının da ifade ettiği üzere bir taşkınlık olmaması gerekçesiyle İstanbul’da değil memleketi Giresun’da toprağa verildi. Merkez Ulu Cami’deki cenaze törenine, Karamanoğlu’nun annesi Huriye ve babası Halil Karamanoğlu ile yakınları, AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Giresun Valisi Hasan Karahan, AK Parti Giresun Milletvekilleri Mehmet Geldi ve Adem Tatlı ile onbinlerce vatandaş katıldı. Cuma namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası Karamanoğlu’nun Türk bayrağına sarılı naaşı, bir süre omuzlarda taşındı. Tabutun önünde yürüyen grup tekbir getirerek, “Şehitler ölmez vatan bölünmez”, “Polise uzanan eller kırılsın” sloganları attı. Daha sonra Alucra Şehitliği’ne getirilen Burak Can Karamanoğlu’nun cenazesi, burada toprağa verildi.
ALUCRA ŞEHİDİNE AĞLIYOR
Öte yandan, ilçe merkezinde cenazenin getirilişinden sonra toplanan bir grup, zaman zaman yürüyüş yaparak Burak Can Karamanoğlu’nun silahla vurularak hayatını kaybetmesini protesto etti. Grup üyeleri, Türk bayraklarının yanı sıra üzerlerinde “Alucra şehidine ağlıyor”, “Şerefsizce yüzünü kapatıp polise taş atmadın, mahalleni korumak için şehit oldun”, “Ruhun şad olsun şehidimiz” yazılı dövizler taşıdı.
'PROVOKASYONLARLA ÜLKEYİ KARIŞTIRMAK İSTİYORLAR'
Burak Can’ın babası Halil Karamanoğlu, AIucra’da taziyeleri kabulünde yaptığı açıklamada, “Sağolsun devletimiz her türlü imkanı sağladı, sahip çıktı. Böyle acı olaylar istemiyorduk ama takdir-i ilahi böyleymiş, oldu. Olmasa daha iyiydi. Bu Türkiye’de yaşayan insanların hepsi bizim kardeşimiz, biz kimseyi ayırt etmiyoruz. Alevisi de insan Türk, Sunnisi de Türk. Biz kimseyi ayrı gözle görmüyoruz ama dışarıdan gelen provokasyonlar Türkiye’yi karıştırmak için ellerinden gelen her türlü gayreti yapıyorlar ve yaptılar, benim oğlumu feda aldılar. Allah’ın yanında. Yanlarına kalmayacak.”
Baba Karamanoğlu, başka babaların canının yanmasını istemediğini belirtti.
OĞLUYLA SON ANLARINI ANLATTI
Karamanoğlu, olayın gerçekleştiği akşam, evde akşam yemeğine geldiğini anlatarak, şunları kaydetti:
“Oğlum işten geldi, ben yemeği yemiştim. ‘Baba nasılsın’ dedi, ‘sağol oğlum’ dedim. ‘Bir şey diyor musun, ben dışarı çıkıyorum’ dedim, ‘tamam baba’ dedi. Dedim ki ‘oğlum dışarılarda olaylar var, bizim çevremiz bize pek gelemiyorlar, yukarılara pek gitme’ dedim. Ana caddeye yakın benim ev, ‘tamam baba’ dedi, ben aşağıya indim. Peşimden yemeği yiyor, o da aşağı iniyor, ana caddenin kenarında arkadaşlarıyla olayları izliyorlar. Olayların olduğu yere de 300 metre var. Arkadaşlarıyla diyorlar ki ‘yaklaşalım bakalım bunların dertleri ne’, yürüyerek gidiyorlar.”
Oğlu Burak Can’ın evden çıkışı, yaralanması ve ölmesinin yarım saatte gerçekleştiğini söyleyen Karamanoğlu, “Benim oğlumun siyasi bir problemi yok, üç ay oldu askerden geleli. Sağla, solla ilişiği olmayan bir çocuk. İşiyle gücüyle uğraşan bir çocuk. Bir hiç uğruna kalabalığın içinde mermiyi atıyorlar. ışıklar sönük, lamba yok, zifiri karanlık, topluluk geliyor bin kişiden fazla, her tarafı tahrip ederek, sağı solu yıkarak, en son geliyorlar, geldikleri yer zaten oradan ileri geçemiyorlar. Orada tıkanınca bir daha silaha davranıyorlar” ifadelerini kullandı.
GÜL’DEN BAŞSAĞLIĞI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, Berkin Elvan’ın cenaze töreninin ardından İstanbul’da ve Tunceli’de meydana gelen olaylarda hayatlarını kaybeden Burak Can Karamanoğlu ile polis memuru Ahmet Küçüktağ’ın ailelerine başsağlığı dileğinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Gül, Halil Karamanoğlu ve Süleyman Küçüktağ ile telefon görüşmesi yaptı. Gül, Karamanoğlu ve Küçüktağ ailesine sabır diledi.
Ayrıca Gül, Burak Can Karamanoğlu’nun babası Halil Karamanoğlu’na “Oğlunuzun acısını yüreğinizde taşırken verdiğiniz metanetli mesaj ve açıklamaları dinledim. Çok etkilendim. Bunun için size ayrıca çok teşekkür ediyorum” dedi.
