Dehidrasyonun yarattığı kan susuzluğu Araştırmacılar, erkekleri kan emmeye iten asıl gücün susuzluk olduğunu keşfetti. Yapılan deneylerde, vücutları nemsiz bırakılan bazı türlerin yapay besleyicilerden düzenli olarak kan emdiği görüldü. Hatta araştırmada genetik olarak neme duyarlılığı köreltilen sineklerin kan emmediği gözlemlendi; bu da susuz kalmanın erkeklerde hayatta kalma içgüdüsünü nasıl tetiklediğini kanıtladı. Üstelik bu durum sadece laboratuvarla sınırlı kalmadı. Teksas ve İspanya’da doğadan toplanan vahşi erkek sivrisineklerin midelerinde yapılan analizlerde, insan ve köpek DNA’sına rastlandı. Yani bu sinekler doğal ortamlarında da kan emerek besleniyor. Jason Rasgon, araştırmanın en ilginç aşamasında kendini bizzat yem olarak kullandı. Bir gün önce kedisinin tırmaladığı ve kabuk bağlamaya başlayan yarasını 20 susuz erkek sivrisineğe gösterdiğinde, beş tanesi yaranın etrafında dolaşmaya başladı ve bir tanesi kan emmeyi başardı. Hatta bir başka sinek, bilim insanının derisini delerek vücutta tipik bir bağışıklık reaksiyonuna (kaşıntı ve kızarıklık) yol açtı. Bu durum, erkeklerin sadece kan emmekle kalmayıp, teorik olarak Batı Nil Virüsü gibi hastalıkları da taşıyabileceğini gösteriyor. Deneylerde, virüsün erkek sivrisineklerin vücudunda çoğalabildiği ve yeni bir konakçıya bulaşabilecek seviyeye ulaştığı anlaşıldı. Bu keşif, özellikle sıtma gibi hastalıklarla mücadele etmek için kullanılan “kısırlaştırılmış erkek sivrisinek salımı” yöntemlerini de tartışmaya açıyor. Eğer erkekler de hastalık bulaştırma potansiyeline sahipse, doğaya salınan bu sineklerin risk analizinin yeniden yapılması gerekebilir. Henüz bu davranışın doğada ne kadar yaygın olduğu tam olarak bilinmiyor ancak araştırmacılar, önümüzdeki yıl çok daha kapsamlı saha çalışmalarıyla bu gizemi çözmeyi planlıyor.