Valide Sultan kütüphaneleri -2-
Dün kaldığımız yerden devam edelim…
Gülnüş Emetullah Valide Sultan Kütüphanesi: Sultan Dördüncü Mehmed’in eşi, İkinci Mustafa ve Üçüncü Ahmed›in annesi Gülnüş Emetullah Valide Sultan okumayı çok severdi. Fırsat bulur bulmaz kitaba kaçardı. Bu yüzden hatırı sayılır miktarda kitap biriktirmişti.
Üsküdar’da, Kayserili Mimar Mehmed Ağa’ya yaptırdığı muazzam külliyesine bir de kütüphane ilave ettirip yıllar boyu biriktirdiği kıymetli kitaplarını bağışladı ve umumun istifadesine sundu.
Sonradan yapılan başka bağışlarla kütüphane genişleyip zenginleşti.
Ne yazık ki, bu kütüphane de Cumhuriyetten sonra aynı akıbete uğradı: 1924’te kitaplar Üsküdar Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’ne aktarıldı.
Bu “nakil” sırasında pek çok el yazma eser yağmalandı, bazıları tahrip oldu, bazıları kayboldu.
Nadide eserlerden olan kitapların üzerinde Gülnüş Emetullah Valide Sultan’a ait, 1124 H. tarihli vakıf mührü bulunuyor. Hayırsever Sultanın türbesi külliyenin içindedir.
Mihrişah Sultan Kütüphanesi: Kütüphane kurma geleneğini sürdürenler arasında, Üçüncü Mustafa›nın eşi, Üçüncü Selim›in annesi Mihrişah Valide Sultan da var. Oğlunun tahta çıkmasının ardından valide sultan olan Mihrişah Sultan, Eyüp’te Mihrişah Valide Sultan Okulu ve Külliyesi’ni yaptırdı (1795).
Halıcıoğlu Kışlası ile Haliç Köprüsü arasındaki iki minareli Mihrişah Valide Sultan Camii’ni de yaptırıp yanına kütüphane inşa ettirdi.
Eyüp Sultan Camii içindeki dolaplara kitap bağışlayarak ismiyle anılacak kütüphaneyi kurdu.
Toplamda 500 civarında kıymetli eserden oluşan bu tarihi kütüphane 1924’te çıkarılan aynı kanuna (Tevhid-i Tedrisat) kurban edildi: Kitaplar Eyüp’teki Hüsrev Paşa Kütüphanesi’ne nakledildi. 1957’de de Süleymaniye Kütüphanesi’ne aktarıldı.
Ama her taşınma bir kayıp demekti. Çok kıymetli el yazması kitap kayboldu.
Bezmiâlem Pertevniyal Sultan Kütüphanesi: Pertevniyal (Pertev-Nihal) Valide Sultan, İkinci Mahmud›un eşi, Sultan Abdülmecid’in annesidir.
Tam bir eğitim-öğretim tutkunudur. Kitaplara mücevher muamelesi yapmış bir okuma sevdalısıdır. Ayrıca birçok mimari eserin ve hayır eserinin vücuda gelmesinde emeği vardır. Yaptırdığı okullardan biri, günümüzde Cağaloğlu’nda hizmet veren Anadolu Lisesi’dir.
Bezmialem Valide Sultan, yaptırdığı her okula bir matbaa, bir de kütüphane kurardı. Aksaray’da yaptırdığı külliyeye kütüphane de ekletmiş, kitaplarını bağışlamıştır.
1872 tarihli vakfiyesine göre, bağışladığı kıymetli kitap sayısı 828 cilttir. Bağışladığı kitapların büyük bir kısmı zarif ciltleri, nefis hat ve tezhipleriyle dikkat çekmektedir.
Kütüphanede iki hâfız-ı kütüb görevlendirildiği, bunlardan birincisinin 300, ikincisinin 250 kuruş ücret aldıkları, vakfiyesinden anlaşılmaktadır.
Eserler sonradan Bayezit Devlet Kütüphanesi’ne nakledilmiştir.
Bunlar gibi daha pek çok örnek var. Kısaca şunu söylemek mümkündür: Osmanlı kadını, özellikle de saray kadını, bize anlatıldığı gibi, “süslenip püslenmekten başka şey düşünmeyen cahil-cühelâ takımı” değildi. Kitapla ve sanatla haşir-neşir yaşayan münevver (aydın) insanlardı.
Saraylı Sultanlar olmasaydı, İstanbul, İstanbul olabilir miydi?