Nizamülmülk’ün “Siyasetnâme”sinden
Büyük Selçuklu Devleti’nin büyük veziri “Nizamülmülk”, 10 Nisan 1018 yılında İran’ın, Horasan şehrinde doğdu.
Medrese eğitimi aldı. Gençliğinde Gazne Devleti’nin Horasan valisinin yanında çalışarak devlet işlerini öğrendi. Sonrasında Alparslan’ın Belh valisinin yardımcılığına getirildi. Kariyerine orada devam etti. Nihayet 1064 yılında Büyük Selçuklu Devleti’ne vezir olarak atandı.
Türk devlet yapısında ilk istihbarat teşkilatını oluşturup başına Ömer Hayyam’ı getirmek istediyse de, Haşhaşiler’in tepkisi üzerine bunu gerçekleştiremedi.
Nizâmülmülk salt bir siyasetçi değil, aynı zamanda da tam bir ilim adamıydı. Selçuklu Sultanı’nın yanı sıra Abbâsi Halîfesi de kendisine hürmet gösterir, irfan meclislerinde bulunmaktan büyük zevk alırdı...
Âlimlere, şâirlere, sanatkârlara karşı çok cömertti. Ayrıca da bir “vakıf insan”dı: Çok sayıda câmi, mescid ve hayır eserleri yaptırdı.
Nizâmülmülk’ün “Siyâsetnâme” isimli eseri, bugün bile siyâsetle uğraşanların el kitabı olabilecek değerdedir (eserin ilavesiz doğru bir nüshası, İstanbul’da Süleymâniye Kütüphânesi, Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur).
Melikşah’a hitaben yazdığı eserinde, yönetim mahareti açısından önemli ipuçları mevcuttur.
Nizamülmülk diyor ki:
“Ey oğul!.. Hükümdar hiçbir zaman memurlarının durumundan gafil olmamalı, devamlı kontrol etmeli, zulüm ve hıyanet zuhur ederse memuriyetten derhal almalı...
“Hükümdar, büyük bir işe bir memur tayin ettiğinde peşini bırakmamalı, müfettişler gönderip onu kontrol etmeli.
“Hükümdar, inkar ve küfürle ayakta kalabilirse de zulümle ayakta kalamaz, idareci idare ettiklerine asla zulmetmemeli, âdil olmalı...
“Hükümdar, memleketin yıkılmasına çalışan, haram iş işleyen, devlet sırrını açıklayan, diliyle hükümdara dalkavukluk ederken, kalbiyle düşmanlık eden suçluları bağışlamamalı.
“Hükümdar; dini, milleti kuvvetlendirip, kanunları yüceltmeli. Dini, ehlinden öğrenmeye gayret etmeli...
“Hükümdar, dünyanın dört bir köşesine elçiler ve casuslar göndermeli. Ülkenin meşhur yollarının üzerine haber alma merkezleri kurmalı...
“Hükümdar, maaşların ve yollukların vaktinde ödenmesine dikkat etmeli...
“Devlet işlerini ehline danışarak yürütmeli, kendi başına iş görmemeli; herkesin, zıt da olsa fikrini açıkça ortaya koymalarını sağlamalı...
“Terfi ettirilerek üst makamlara getirilenler, buraya gelene kadar çok sıkıntı çekmişlerdir. Onların yaptığı bir hata açıkça cezalandırılırsa itibarları düşer ve onların yetişmesi için verilen onca emek boşa gider. Yetişmiş insanlar kolayca harcanmamalı, ama yapılan hatayı tekrarlamamaları da temin edilmeli...
“Hükümdar zevk u sefadan uzak durmalı, devlet kaynaklarını kılı kullanırken kılı kırk yarmalı...
“Bu dünya, hükümdarların amel defteridir. İyi olurlarsa iyilikle, kötü olurlarsa kötülükle, nefretle anılırlar...
“Haksız yere kan dökülmesine mani olmak hükümdarın üzerine farzdır…
Vergi memurları ve işlerini denetlemek, gelirini giderini bilmek, devlet mallarını korumak, hazine ve ambarın doluluğunu, boşluğunu ölçmek, düşmanın zarar vermesini önlemek de vazifesidir...
“Ey oğul!.. Yapacağın her işte Allah’ın rızasını gözet. O’nun emrine boyun eğerek, dine hizmet et.”
Nizâmülmülk, zorlama yorumlardan çıkarılan oluşumlara karşı, Ehl-i Sünnet inancının sistemli bir şekilde öğretilmesini sağladı.
Bunun için Bağdat, Belh, Nişabur, Herat, İsfehan, Basra ve Musul gibi şehirlerde, adıyla anılan “Nizâmiye Medreseleri”ni kurdu. (Onuncu yüzyılda İslâm dünyâsında ortaya çıkan karışıklıkların giderilmesinde Nizâmiye Medreseleri’nin çok büyük rolü vardır).
Öğrenecek ve yapacak çok şey var.