• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Medya dünyasında “bizimkiler” ve “ötekiler”

27 Haziran 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Belirleyici olan şuur”dur: “Şuur” olmayan yerde, “huzur” olmaz!

Bu girişten sonra, gelin şu “medya dünyası”“bizimkiler” ve “ötekiler” olarak ikiye ayıralım ve iki tarafa da “şuur” ekseninden bakmaya çalışalım.

Programlar: İki tarafta da evlilik programları, yemek programları, polisçilik oyunları, giyim-kuşam fantezileri, ana ekseni oluşturuyor. 

Dizi filmler: İki tarafın dizi filmleri toplumu “ifsat” açısından bir birinden farklı değil. Aynı yaşanmamışlıklar, aynı Batı özentisi, aynı toplumsal dokuya ters aşklar, meşkler ve şiddet…

Meselâ: Dizilerde hiç Kur’an (hatta sıradan bir kitap bile) okunmuyor…

Hiç namaz kılınmıyor… 

Hiç vaaz dinlenmiyor… 

Hiç oruç tutulmuyor… 

Hiç Allah’ın selâmı verilmiyor… 

Hiç kurban kesilmiyor, dini-ahlâki sohbet edilmiyor, hiç dini ya da sosyal konular tartışılmıyor.

Hayatımızda sadece “aşk” varmış gibi…

Sadece kavga varmış gibi…

Sadece para varmış gibi…

Köşkler-villalar varmış gibi…

İş hayatımız holdinglerden, “ofis”lerden, otellerden ibaretmiş gibi yapıyorlar.

Dizi kahramanlarının bir elinde telefon, bir elinde silâh…

Bir elinde kadeh, bir elinde “sevgili”sinin eli…

Türkçeyi katleden tumturaklı cümleler kurup, ekranda dolanıyorlar.

Ramazan programları: İki tarafta da “ramazan programları” var, ama bunlar dinin ruhunu, özünü, mantığını yansıtmıyor…

Genel olarak hikâye, menkıbe, kıssa, dua: Müslümanlar papağanlaşmaya zorlanıyor!

İki tarafın ortak yönlerinden en belirgini de siyaset: Siyaset iki tarafın medyasında da çok yer tutuyor.

Birbirine benzer programlarda, tek farkları birbirine zıt görüşte olan “uzman”ları konuk edip, saatlerce konuşturuyor, sık sık kavga ettiriyorlar…

Bu konuşmalarda “edeb”, “âdab”, “nezaket”, “nezahet” “nezafet”, “letafet” katlediliyor! Sözün tam mânasıyla karşılıklı “veryansın”: Kendi taraflarının yanlışlarına “fazilet” kılıfı geçirenler, karşı tarafın faziletlerini dahi yerle bir ediyor!

Tam bir “vur abalıya” mantığı: Öyle bir mantık ki, yüceltilen taraf bile “zarardide” oluyor!

Biraz “kültür”, biraz “şuur”, biraz “medeniyet”, biraz “tarih”, biraz felsefe”, biraz “şiir”, biraz “edebiyat”, biraz “sanat” deseniz, iki tarafın vereceği cevap aynı oluyor: “İzlenmiyor!”

“İzlenmez inşallah” dememek için kendinizi zor tutuyorsunuz.

Bize yönelik son iftira kampanyasında gördük ki, en iddialı oldukları konuda bile iki tarafın “yaygaraya katkı” dışında bir bilgileri yok. İki tarafın futbol (spor değil) programcıları dâhi ne kadar “Kemalist” olduklarını ispatlama yarışına girdiler. 

Hürriyet’ten Mehmet Y. Yılmaz dışında hiçbiri “Demokratik bir ülkede 5816 sayılı ‘Koruma Kanunu’nun ne işi var?” diye sorma gereği duymadı.

Sonuç: Alın “bizimkiler”i vurun ötekiler”e!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23