• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Komşu komşunun külüne değil, bilgisayarına muhtaç!

12 Haziran 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Şu yalnızlaşmaya bakın ki, bir apartman dairesinde ölen adamın cesedini kokuştuktan sonra buluyorlar. Demek oluyor ki, kokuşana kadar, hiç kimse adamın kapısını çalmamış, hiç kimse, şu ramazan-ı mübarekte bir tas çorba yahut ev yapımı tatlıdan birkaç dilim götürmemiş, kimse bu adamı merak etmemiş, “Belki başına bir şey gelmiştir?” diye düşünmemiş. 

Muhtemelen apartmanın diğer bölümlerinde oturan ailelerin, adamın varlığından bile haberi yoktur: Ne yaman bir yalnızlaşma! 

Bireyselleştikçe yalnızlaştık. Birbirimizden iyiden iyiye koptuk. Sevgisiz, dayanışmasız bir topluma dönüştük ve “komşuluk” dediğimiz geleneksel huzur atmosferini yitirdik. 

Hâlbuki eskiden komşuluk konusunda mükemmeldik. Ayrıca da çok konukseverdik. Evler bile buna göre planlanır, buna göre döşenir, komşuların ve misafirin rahat etmesi için ne mümkünse yapılırdı (“misafir odası” alışkanlığı o günlerden kalmadır).

“Ayda yılda bir gelen misafire göre ev mi döşenir” demeyin; çünkü Osmanlı evlerinde arada bir değil, hemen her gün misafir ağırlanırdı. Bu biraz da ulaşım imkânlarının sınırlı olması sebebiyle bir zorunluluktu. Çünkü Kadıköy’den ya da Avcılar’dan İstanbul’a gelene kadar zaten akşam olur, bu yüzden misafir ister istemez yatıya kalırdı…

Tabii sırf bu zorunluluktan dolayı yatıya kalınmazdı. Osmanlı insanı gerçekten misafirperverdi ve misafirin yatıya kalması için ısrar ederdi. Bundan zevk alırdı. Hatta biraz yakın akrabalar haftalarca konuk olurlardı.

Osmanlı insanı, dini inançlarını salt “din” olarak değil, hayat tarzı olarak yaşardı. Daha özet bir deyişle, dini, hayata geçirmişti. Konukseverlik de, kaynağı din olan bir hayat tarzıydı… 

Bu konuda rahmetli büyük amcamın rakipsiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü her şeyini paylaşırdı. Elinde olanın bir kısmını vermekle kalmaz, bazen tümünü verirdi. Bu yüzden zaman zaman darlık çeker, büyük halamın söylenmesine sebep olurdu.

Fakat rahmetli büyük amcam, Osmanlı geleneklerini yaşayıp yaşatma konusunda kararlıydı. İşe gitmediği günler, bizim evin yola bakan cephesine oturur, gelip geçeni kollardı…

Bir yabancı görür görmez de ayağa kalkar, hürmetle selâmını alır ve yemeğe buyur ederdi. Hatta bazen zorla alıkoyar, sofra kurdururdu. 

Kendisi daha önce yemiş olsa bile, konuğuna saygıdan dolayı onunla birlikte sofraya oturur, yer gibi yapardı.

Ardından, “Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı var” diyerek cezveyi ocağa sürer, acı kahveler karşılıklı höpürdetilirken, sohbet koyulaşırdı. 

Bu derin konukseverlikte, büyük amcamın yalnızlığının ne kadar rolü olduğunu bilmiyorum, fakat sebep ne olursa olsun, Osmanlı geleneklerinin gereği olan konukseverliği biraz da abartarak yaşatması hâlâ çok hoşuma gider.

Büyük amcam, ramazan gündüzünde misafir ağırlayamazdı, ama iftarlarda bunu telafi ederdi. Bizim evde neredeyse misafirsiz iftar yoktu. Tanımadığımız insanlar bazen günlerce kalır, yiyip içerlerdi.

Bazen bizim evde birkaç sofra birden kurulurdu. Zaten kadınlar ve erkekler ayrı sofralarda iftar ederlerdi. Usta bakırcılar tarafından özenle dövülmüş kocaman bakır siniler “sofra ayağı” dediğimiz yüksekçe ayaklara konur, etrafına oturulurdu. 

Yekpare ıhlamur ağacından delme kara kovanlarımız vardı. Bu yüzden evde halis “Atina balı” (bizim ilçenin eski ismi “Atina”) eksik olmazdı.

İftar sofrasında konuklara, “Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” sözü eşliğinde önce bir kaşık bal sunulurdu. Sonra Allah ne verdiyse kaşıklanırdı.

Haberli ya da habersiz gelen misafirlerden biri su ister ve içerse, suyu verene “Su gibi aziz ol” diye teşekkür eder, kendisinden genç biri su vermişse, “Berhüdar ol” diye dua ederdi.

Çocukluğumun iftarları özlemimin doruk noktasıdır. Öyle güzel anılar kaldı ki geriye, yaşadığımız ramazanın içinden dönüp bakmamak, bakıp anmamak olmazdı…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23