Siyonizm’i alt etmek istiyorsak Diaspora Bakanlığı şart

Siyonizm’i alt etmek istiyorsak Diaspora Bakanlığı şart

MURAT ALAN

Türkiye, dünya çapında yaklaşık 7 milyon kişilik diaspora nüfusuna sahip.

Avrupa’dan ABD’ye, Orta Doğu’dan Avustralya’ya kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Türkler, ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan önemli bir potansiyel barındırıyor.

Ancak bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirildiğini söylemek zor.

Bunun birçok nedeni var…

En önemli neden, AK Parti öncesine kadar yurt dışındaki Türklere yeterince odaklanılamaması..

Yaz tatillerinde döviz getiren, “gurbetçi” ifadesiyle kodlanan, “bunlar orada geçici, er geç dönecekler” denilen vatandaşlarımız…

Bu gözle bakılıyordu.

Birçok ülkenin yaptığı gibi, Türkiye de diaspora politikalarını daha etkili yönetmek için bağımsız bir teşkilatlanmaya gidemez mi?

Mesela Diaspora Bakanlığı kurulamaz mı?

Dünyadaki Türk diasporasının büyük kısmı Avrupa’da bulunuyor.

Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya ve İngiltere’de toplamda 4 milyondan fazla Türk kökenli kişi yaşıyor.

Almanya başta olmak üzere, Avrupa’daki Türkler işçi göçüyle gittikleri ülkelerde sanayiden ticarete, akademiden siyasete kadar birçok alanda etkinler.

Ancak siyasi haklar, çifte vatandaşlık ve kültürel asimilasyon gibi konularda ciddi sorunlar var.

ABD ve Kanada’daki Türkler, eğitim ve iş dünyasında güçlü bir konuma sahip.

ABD’deki 350 bin Türk kökenli kişi, özellikle teknoloji, finans ve akademi gibi alanlarda önemli başarılar elde etmiş durumda.

Ancak Ermeni ve Yunan lobilerinin güçlü olduğu bir ülkede, Türk lobisinin etkili olduğu söylenemez.

Kanada’da ise nüfus az ama eğitim seviyesi yüksek.

Türk diasporasının en büyük eksikliklerinden biri, dağınık ve örgütsüz olması.

Orta Doğu’da ise farklı bir tablo var.

Körfez ülkelerinde Türk mühendisler, akademisyenler ve işadamları büyük bir ekonomik potansiyele sahip.

Irak’ta Türkmenler, Suriye’de Osmanlı’dan kalan Türk kökenli topluluklar hâlâ Türkiye ile bağlarını koruyor.

Ancak bu toplulukların hakları, kültürel varlıkları ve siyasi temsiliyeti konusunda yeterince etkin politikalar geliştirilemedi.

Balkanlar ve Orta Asya’daki Türk varlığı da tarihi ve kültürel bağlar açısından büyük önem taşıyor.

Kosova, Makedonya, Romanya ve Bulgaristan’da yüz binlerce Türk kökenli insan yaşıyor.

Romanya ve Bulgaristan, dedeleri bu ülkelerde doğmuş Türk vatandaşlarına vatandaşlık veriyor.

Bunu Türkiye’nin teşvik etmesi gerekmez mi?

Bu teşvik ve destek sistematik bir şekilde devam ettirilirse, adı geçen ülkelerin karar alma mekanizmaları dahi etki altına alınabilir.

Bakın, ABD’de Yahudiler ne kadar etkili!

Yahudi diasporası, İsrail’in küresel gücünün temel taşı.

Bu diaspora müthiş örgütlü ve stratejik hareket ediyor.. Sadece İsrail’e destek vermiyor, aynı zamanda ABD’nin iç ve dış politikasını da şekillendiriyor.

En güçlü örneklerden biri AIPAC…

AIPAC bir lobi kuruluşu.. ABD Kongresi üzerinde öylesine etkili ki, İsrail lehine neredeyse her tasarı jet hızıyla geçiyor.

Başkan adayları bile seçim sürecinde bu kuruluşa selam durmadan yol alamıyor.

Hollywood’dan New York Times’a kadar pek çok medya organı Yahudi sermayesinin kontrolünde.

Bu sayede İsrail aleyhine içerikler ya sansürleniyor ya da manipüle ediliyor.

Üniversitelerde Filistin’e destek veren öğrenciler bile baskı altına alınabiliyor.

Hatta terörist gibi gözaltına alınıp tutuklanıyor. Mesela Türk öğrenci Rümeysa Öztürk kardeşimizin başına gelenlere bakın..

Ve en kritik nokta şu:

İsrail’i eleştirmek = antisemitizm olarak sunuluyor.

Bu da ifade özgürlüğünü boğarken, İsrail’i adeta dokunulmaz yapıyor.

İşte Türkiye bu modelden ders almalı.

Diasporasını stratejik bir güce dönüştürmeli.

Yahudi lobisinin ABD’de başardığını biz neden başarmayalım?

Gereken akıl ve potansiyele sahibiz.

Azerbaycan ve Türki Cumhuriyetlerde de durum benzer…

Kardeş ülkelerle ilişkiler güçlü olsa da, diaspora bağlamında yeterli seviyeye ulaşmış değiliz.

Bağımsız bir Diaspora Bakanlığı, Türkiye’nin küresel etkinliğini artıracak stratejik bir hamle olabilir.

Romanya, İrlanda, Hindistan ve Ermenistan gibi ülkeler diaspora gücünü artırmak için bakanlık kurarak önemli kazanımlar elde etti.

Türkiye de benzer bir modelle bu gücü etkili şekilde kullanabilir.

Diaspora Bakanlığı bize ne kazandırır?

1. Lobi Gücünü Artırır:

* Avrupa ve ABD’deki Türkler, siyasi arenada daha güçlü temsil edilebilir.

* Türk lobisi, Ermeni ve Yunan lobilerine karşı daha organize çalışabilir.

* ABD’de Türkiye lehine hareket eden STK’lar ve medya organları desteklenebilir.

2. Ekonomik Yatırımları Güçlendirir:

* Diaspora, Türkiye’ye daha fazla yatırım yapmaya teşvik edilebilir.

* Türk girişimciler için yurt dışında yeni ticaret ve yatırım fırsatları oluşturulabilir.

* Körfez ve Avrupa’daki Türk işadamlarıyla projeler geliştirilebilir.

3. Kültürel Asimilasyonu Önler:

* Avrupa’daki 3. ve 4. nesil Türkler, kimliklerini kaybetme riskiyle karşı karşıya.

* Bakanlık, Türkçe dil okulları, kültürel etkinlikler ve medya projeleriyle kimliği koruyabilir.

4. Siyasi Hakların Güçlenmesini Sağlar:

* Avrupa’da çifte vatandaşlık konusunda daha fazla kazanım elde edilebilir.

* Diaspora üyelerinin seçimlere katılımı artırılabilir.

5. Türklerin Uluslararası Temsilini Artırır:

* İslamofobi ve ayrımcılıkla mücadelede etkili bir mekanizma olabilir.

* Türklerin haklarını savunacak uluslararası hukuk ve insan hakları ağları kurulabilir.

Türkiye, stratejik konumu, tarihi bağları ve diaspora nüfusuyla küresel anlamda çok daha etkili olabilir.

Ancak bu gücü organize etmeden, planlı ve vizyoner bir şekilde kullanmadan hedefe ulaşmak zor.

Diaspora Bakanlığı sadece bürokratik bir yapı değil, Türkiye’nin küresel pozisyonunu dönüştürecek stratejik bir kaldıraç olacaktır.

Türk diasporası, doğru yönetildiğinde Türkiye’nin ekonomik, kültürel ve siyasi gücünü katlayabilir.

Bugün birçok ülke diaspora gücünü avantaja çevirirken, Türkiye’nin bu fırsatı daha fazla geciktirmemesi gerekiyor.

Selametle…