• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Jeopolitiğin 1. Kuralı: “Erdoğan Her Zaman Kazanır”

07 Mart 2025
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Jeopolitiğin 1. Kuralı: “Erdoğan Her Zaman Kazanır”

MURAT ALAN

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı iki kritik ziyaret, sadece Ukrayna’nın değil, dünya siyasetinin de içinde bulunduğu durumu gözler önüne serdi.  

İlk olarak Türkiye’ye geldi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir devlet başkanına yakışır şekilde karşılandı.  

Ardından ABD’ye geçti, fakat burada kendisini desteklediğini iddia eden ve ülkesini bataklığa sürükleyen Washington’un soğuk yüzüyle karşılaştı.  

Zelenskiy daha sonra Londra’da, Avrupa ülkeleri devlet başkanlarının katıldığı kritik Ukrayna zirvesine katıldı. Toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil etti.  

Görüşmeler sonrası servis edilen fotoğraf karesinde dikkat çekici bir ayrıntı vardı. Avrupa ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının bulunduğu karede, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte sağ tarafta, NATO’nun ikinci büyük ve ABD’den sonra en dinamik ordusuna sahip Türkiye’yi temsil eden Dışişleri Bakanı Fidan ise sol tarafta yer aldı.  

Bu da Amerika’ya yönelik bir mesaj olarak yorumlandı.  

İşte bu üç ziyaret, küresel dengelerin nasıl değiştiğini gösteren en net örneklerden biri oldu.  

Bir yanda yükselen Türkiye, diğer yanda liderlik pozisyonunu kaybetmeye başlayan ABD…  

Ve bir tarafta da eski ihtişamlı günlerini kaybettiğini fark eden, hasta Avrupa…  

Zelenskiy’nin Ankara ziyaretinde en dikkat çeken karelerden biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeki şemsiyeyi Zelenskiy ile paylaşmasıydı. Bu sıradan bir görüntü değildi, aksine çok derin anlamlar içeriyordu.  

Siyasette semboller önemlidir. Şemsiye, bir liderin diğerini korumasını simgeler. Erdoğan, şemsiyesini paylaşarak adeta şu mesajı verdi:  

“Türkiye, Ukrayna’yı yağmurun altında bırakmaz.”  

Bir yanda güçlü ve koruyucu bir lider, diğer yanda desteğe ihtiyacı olan bir devlet başkanı…  

Bu sahne, Türkiye’nin Ukrayna meselesinde oynadığı benzersiz rolü de hatırlattı.  

Ne Rusya’yı doğrudan karşısına aldı ne de Batı’nın dümen suyuna girerek Rus ekonomisinin ezilmesi sürecine destek verdi.  

Türkiye, Karadeniz Tahıl Koridoru’ndan esir takaslarına kadar her kritik süreçte denge unsuru oldu ve taraflar arasındaki tek güvenilir arabulucu konumuna geldi.  

Başkan Erdoğan’ın burada kazanan taraf olması tesadüf değildi; bu, uzun vadeli stratejisinin doğal sonucuydu.  

Peki, Zelenskiy Ankara’da böyle ağırlanırken, ABD cephesinde işler nasıl ilerledi?  

Zelenskiy, Washington’da Kongre üyeleri tarafından soğuk karşılandı. Özellikle de Donald Trump cephesi ona yönelik ciddi eleştiriler yöneltti.  

ABD, Ukrayna’ya milyarlarca dolar akıttı ama savaşta kesin bir zafer kazanılamadı.  

Bu durum Amerikan kamuoyunda büyük bir sorgulamaya yol açtı. Cumhuriyetçiler arasında, “ABD kendi sınırlarını bile koruyamazken neden Ukrayna’ya milyarlarca dolar gönderiyoruz?” sorusu artık daha yüksek sesle soruluyor.  

Trump’ın Zelenskiy’ye yönelik “Üçüncü Dünya Savaşı ile kumar oynuyorsun” çıkışı ise ABD’nin Ukrayna politikasında bir kırılma noktasına işaret etti.  

Washington’da yaşanan bu değişim, aslında çok daha büyük bir gerçeği gözler önüne serdi:  

ABD’nin küresel liderlik gücü hızla erirken, Türkiye gibi yeni güç merkezleri yükseliyor.  

Ve bu denklemde kazanan yine Erdoğan oldu.  

ABD’nin Ukrayna konusunda geri adım atması, Avrupa’da büyük bir paniğe yol açtı. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, güvenliklerini artık ABD’ye emanet edemeyeceklerini anladı.  

Almanya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülke, Avrupa’nın kendi askeri gücünü oluşturması gerektiğini dillendirmeye başladı.  

Ancak burada en kritik soru şu:  

“Bu ordunun belkemiği kim olacak?”  

Tabii ki Türkiye…  

Düne kadar Türkiye’ye “insan hakları” ve “demokrasi” üzerinden baskı kurmaya çalışan, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine alan açan Avrupa ülkeleri, bugün beyaz bayrak kaldırmış durumda.  

Bunun en somut göstergelerinden biri, Fransa’nın Türkiye’ye Meteor hava-hava füzesi vermeyi kabul etmesi ve Almanya’nın Eurofighter savaş uçakları için kapıyı aralamaya başlaması.  

Bir dönem Türkiye’yi NATO içinde dışlamaya çalışan Avrupa, bugün Başkan Erdoğan ile müzakere masasına oturmak için fırsat kolluyor.  

Bunun nedeni çok açık:  

ABD’nin güvenilirliği çökerken, Türkiye’nin bölgesel gücü ve askeri kapasitesi artık göz ardı edilemeyecek bir noktaya geldi.  

Geçmişte Türkiye’ye karşı yaptırım tehditleri savuran, Gezi olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Kavala ve Demirtaş üzerinden Ankara’yı sıkıştırmaya çalışanlar, bugün suskun.  

Çünkü dünya değişti. Güç dengeleri değişti.  

Sahada ve masada güçlü olan, kuralları belirleyen taraf olur.  

Ve şu an o kuralları belirleyen aktörlerin başında Türkiye geliyor.  

Batı’da da Erdoğan’ın her krizi fırsata çevirme konusunda usta bir lider olduğu vurgulanıyor.  

Analistler, “Erdoğan, Batı’nın kendi içindeki dağınıklığından faydalanarak Türkiye’yi vazgeçilmez bir aktör haline getirdi” yorumunda bulunuyor.  

Düne kadar Türkiye’ye mesafeli duranlar, şimdi Türkiye’nin liderliği olmadan büyük kararlar alamayacaklarını kabul etmek zorundalar.  

ABD, Avrupa ve Rusya üçgeninde herkes, Türkiye’yi yanına çekmek için çaba harcıyor.  

Alman gazeteci James Jackson’ın dediği gibi:  

“Jeopolitiğin 1. kuralı: Erdoğan her zaman kazanır.”  

Ve Batılılar, bu yeni gerçeklikle tanıştı…  

Darısı içerideki uşaklarının başına…  

Selametle..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Kul

Biz kazandık hemi.ukrayna madenlerini kim götürüyor.biraz gerçekçi olun ya.

Emekli

Kendi halkından haberi olmayan, emekliyi mağdur eden bir iktidar, ülkeye bir bakın
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23