• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Gazze’nin çığlığı Lahey’de yankılandı

27 Haziran 2025
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Gazze’nin çığlığı Lahey’de yankılandı

MURAT ALAN

Dünyanın diken üstünde olduğu bir süreçte, Lahey’de gerçekleşen NATO Zirvesini Akit Medya Grubu adına takıp ettik. Bu zirvede, Türkiye öyle bir irade ortaya koydu ki, Atlantik’in iki yakasında da etkisi derin hissedildi. Söz konusu olan sadece diplomatik nezaket değil; kararlılık, irade, vizyon ve liderlikti. İşte bu yüzden Türkiye’nin zirvedeki varlığı bir temsil değil, bir tezahürdü. Ve bu tezahürün mimarı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı.

Zirvenin ardından dönüş yolunda, sorularımızı cevaplandırdı. Manşet haberimizde daha detaylı okuyacaksınız. Türkiye dünya gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 

Cumhurbaşkanımız, bir devlet başkanından öte, mazlum halkların vicdanını seslendiren bir lider olarak konuştu. Her cevabı sadece Türkiye’nin değil, dünyanın merakla beklediği başlıkları aydınlatıyor, Washington’dan Tel Aviv’e, Moskova’dan Brüksel’e kadar uzanan büyük denklemde, Türkiye’nin yeri ve yönünü berrak biçimde ortaya koyuyordu.

NATO’nun savunma harcamaları konusundaki yeni mutabakatı, on yıllık süreçte GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarılmasını öngörüyor. Bu, herhangi bir ülke için kolay bir hedef değil. Ancak Türkiye, bu çıtayı zaten yakalamaya çok yakın ülkelerden biri. Cumhurbaşkanımız, müttefikler arası kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini ifade ederken aslında net bir mesaj verdi: “Bu yükü biz zaten omuzladık, ama omuzlayanlara engel çıkarmayın.” İşte bu cümle, Türkiye’nin hem askeri gücüne hem de siyasi özgüvenine ayna tutuyor. Zirvede Ukrayna’ya verilen destek ve savaşın akıbeti de masadaydı. Türkiye’nin bu meseledeki yaklaşımı, tarafgir değil, adalet eksenli. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile aynı masada oturmakla kalmadı, üçüncü tur barış görüşmeleri için Türkiye’nin ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu da ifade etti. Bu, pasif bir kolaylaştırıcılık değil; aktif ve sonuç alıcı bir arabuluculuk önerisi. Türkiye barışı inşa etme sorumluluğunu üstleniyor ve bunu da göstere göstere yapıyor.

Ancak Lahey Zirvesi’nin gerçek kırılma noktası, Gazze konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha attığı tokat gibi sözlerle yaşandı. İsrail’in Gazze’de uyguladığı sistematik soykırıma kimse bu kadar açık ve gür sesle karşı çıkmadı. “Birileri rahatsız olsa da biz bu gerçekleri söylemekten çekinmeyeceğiz” cümlesi, modern dünya diplomasi tarihine altın harflerle yazılması gereken bir kararlılık örneğiydi. Bu sözler, sadece İsrail’e değil, Tel Aviv lobisinin ipiyle kuyuya inmeye çalışan Batılı müttefiklere de dönük bir uyarıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de kan durmadıkça hiç kimse kendini güvende hissedemez” diyerek, krizi İsrail’in güvenliğine indirgemeye çalışan tüm argümanları paramparça etti.

İlginçtir ki, bu cümleler sadece zirve salonlarında yankılanmadı. Lahey’de düzenlenen liderler yemeğinde bu sözler, sadece mikrofonlara değil, doğrudan muhataplara söylendi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan İngiltere Başbakanı Starmer’a kadar tüm muhataplar Cumhurbaşkanımızla birebir görüşme fırsatı buldu. Ve her bir görüşmede Türkiye’nin bakışı, çıkarı ve duruşu net biçimde aktarıldı. Artık Türkiye dinleyen değil, konuşan ve belirleyen ülke.

En dikkat çekici görüşmelerden biri şüphesiz ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan temas oldu. Cumhurbaşkanımız, Trump ile son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin içeriği, sadece ikili ilişkilerle sınırlı değildi; Gazze, Ukrayna, İran-İsrail gerilimi ve bölgesel istikrar gibi başlıklar da masadaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’a Gazze konusunda net ifadelerle hitap etti. “Bu vahşet devam edemez” diyerek, sözde barış girişimlerine makyaj yapan ülkelere karşı net bir duruş sergiledi. Daha da önemlisi, Trump bu sözlere kayıtsız kalmadı; önerilere olumlu yaklaştı.

ABD ile ilişkilerin stratejik ve sıcak bir boyutta yürüdüğü bu süreçte F-35 konusu da gündeme geldi. Türkiye, yıllardır haksız biçimde F-35 programının dışında bırakıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunun sadece teknik değil, siyasi bir mesele olduğunu vurguladı. Programın teknik boyutu yeniden görüşülmeye başlandı ve bu bile Türkiye’nin dirayetli duruşunun sonucudur. Kaldı ki Türkiye, “bize vermezlerse biz de yaparız” dedi ve yaptı. KAAN projesiyle dalga geçenler bugün gökyüzüne bakarken bu milli başarıyı konuşmak zorunda kalıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, “birilerinin kalorifer peteği” dediği KAAN artık göklerde. İHA, SİHA, HİSAR, SİPER gibi yerli savunma unsurları artık birer sembol değil, caydırıcı güçtür. Türkiye sadece ordusunu değil, doktrinini de millîleştirmiştir.

Zirvede konuşulan önemli başlıklardan biri de İran-İsrail gerilimiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çatışmanın büyümesinin sadece iki ülke için değil, tüm bölge için bir felaket olacağı uyarısını yaptı. Aynı bağlamda, Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesiyle İran’daki sızmalar arasında anlamlı bir paralellik kurdu. FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne halen sızma çabası içinde olduğu tespit edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bu örgüte acınırsa, acınacak hale düşeriz” diyerek aslında bu mücadeleyi rehavete uğratmaya çalışanlara da net bir mesaj verdi. Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu’nu da tebrik etmek lazım, FETÖ ve İran’daki İsrail lehine çalışan ajanlara ilişkin soru onundu. FETÖ tehdidinin bu boyutuna dikkat çeken sorular sürekli ondan geliyor. Haklı ve ufuk açıcı bir yaklaşım. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilere yaptığı açıklamalarda, sadece dış politika ekseninde değil, içeride de güçlü mesajlar verdi. “Terörsüz Türkiye” süreci, dikkatli, sabırlı ve sağduyulu biçimde yürütülüyor. Cumhurbaşkanımız, bu konuyu gündelik siyasi polemiklerin dışında tutarak, hem MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaklaşımlarına hem de DEM heyetiyle yapılacak görüşmeye işaret etti. Terörün gölgesinden çıkmış bir Türkiye’nin, içerideki huzuruyla dışarıya daha yüksek sesle söz söyleyebileceği vurgusu son derece anlamlıydı.

Anayasa meselesi de gündeme geldi. Cumhurbaşkanımız, mevcut anayasanın darbe sonrası yazıldığını, artık milletin kendi anayasasını yapma zamanının geldiğini ifade etti. “Bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek derdindeyiz” ifadesi, bu konudaki samimiyetin ve çağrının berrak bir özetidir. Türkiye, özgürlükçü, sivil, yeni bir anayasa ile geleceğini daha sağlam temellere oturtmak istiyor.

CHP’ye yönelik değerlendirmeleri ise kamuoyunun zaten uzun süredir gözlemlediği bir gerçeğin ifadesi niteliğindeydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, “CHP mefluç durumda” ve “ne öneri getiriyorlar, ne çözüm sunuyorlar.” Türkiye büyük sorunlara cesaretle eğilirken, ana muhalefet kendi iç hesaplaşmaları ve hizip savaşlarıyla meşgul. İşte bu nedenle iktidarın hem içeride hem dışarıda bu kadar etkin olabilmesi mümkün oluyor.

Önümüzdeki yıl Türkiye, NATO Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. Bu sadece diplomatik bir prestij değil, aynı zamanda Türkiye’nin liderlik pozisyonunun kurumsal bir teyidi olacak. Cumhurbaşkanımız, bu organizasyonu Türkiye’ye yakışır şekilde gerçekleştirmek üzere kolları sıvadıklarını belirtti. Ankara mı, İstanbul mu, Antalya mı bilinmez; ama bilinen bir gerçek var: Bu zirve artık Türkiye’nin zirvesi olacak.

Lahey’deki bu zirve, sadece Batı’nın çıkar ajandasını konuştuğu bir toplantı değil, Erdoğan’ın liderliğinde mazlumların sesinin duyulduğu, adaletin hatırlatıldığı, güçlülerin değil haklıların korunmaya çalışıldığı bir dönüm noktasıydı. Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde, tarihin çağrısına bir kez daha gür bir sesle cevap verdi. Ve bu ses, sadece NATO salonlarında değil, Gazze sokaklarında, Ukrayna meydanlarında, İran-İsrail sınırında, Suriye çöllerinde yankılanmaya devam edecek. Selametle..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali Gemici

Ama Lahey'de mahkemeyi Güney Afrika açtı ve mahkum ettirdi İsraili. 

MUZAFFER....

ELİNE SAĞLIK, MÜSLÜMAN BUDUR İŞTE, ALLAH C.C RAZI OLSUN HAZRETİ MUHAMMED MUSTAFA SAV HÜRMETİNE SAĞLIK UZUN ÖMÜR VERSİN İNŞALLAH SAYIN CUMHURBAŞKANIM RECEP TAYYİP ERDOĞAN NA AMİN, MÜSLÜMAN ÇALIŞIYOR ÜMMETİN BİRLİĞİNE VESİLE OLMASINI TEMENNİ EDİYORUM ALLAH C.C YAR VE YARDIMCISI OLSUN İNŞALLAH AMİN.........KAFİRLER YAHUDİ LER HAÇLI LAR DA YERIN DİBİNE SOKUYOR.........VATAN SEVGİSİ MAYA GİBİDİR SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ......
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23