• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Burak Karen
Burak Karen
TÜM YAZILARI

Bahçeli’ye sorular

22 Ağustos 2015
A


Burak Karen İletişim: [email protected]

Seçim sürecinde uluslararası ölçekte Erdoğan düşmanlığı temelinde kendini HDP’nin de içinde bulunduğu ret cephesinin içine yerleştiren Bahçeli, düşmanlığı çoğaltan ve çatışmaya kapı aralayan söylemleriyle iktidar ortağı olmayı reddetti, koalisyon kapısını itina ile kilitledi. 

İktidar olmak gibi bir kaygısı ve programı olmayan MHP lideri Bahçeli, istikşafi görüşmelerdesiyasi nezaketsizlik ve pervasızlıkla ortak hükümet kurmaktan ziyade AK Parti’yi dizayn etmeye kalkıştı. 

Türkiye’yi hükümetsiz bırakmamak için mümkün olan her formülü sonuna kadar zorlayan Davutoğlu’nun aksine Bahçeli uzatılan her eli iterek “Milliyetçi Hayır Partisi” gerçeğiyle halkı tanıştırdı.  

Bahçeli, konjonktürel milliyetçi duygularla hak ile batıl, aydınlık ile karanlığın savaşında karanlık beyinler üzerine doğan adalet ve insanlık güneşi, hayalleri için esenlik ve sevinç yumağı oluşturmak yerine, millet karşıtı milliyetçiliği, hakikate ve adalete tutkulu sıçrayış yerine zinde güçlerin kin ve öfke kusan beyinsizliklerine, düzeysizlik ve ilkelliklerine yamanmayı yeğledi. 

Bahçeli, uzlaşma ve anlaşma, sağduyu ve soğukkanlı davranmaya ihtiyaç duyulduğu gerçeğinden hareketle görüş açıklamak, somut çözüm yolları göstermek, toplumu uyarmak, yapılan yanlışların karşısında olmak ve kamuoyu oluşturmak yerine, cepheleştirici siyaset taktiklerini tercih etti/ediyor.  

Bahçeli’de ilkelere, davaya, teşkilata, amaç ve hedeflere bağlılık yerine kişilere takıntı yani “siyasal hastalık” söz konusu.

Muhteşem bir maziyi muhteşem bir istikbale bağlamak adına Türk milliyetçiliğini savunurken milliyetçi törenin vatan, millet, bayrak değerlerine olan gerçek tavrını göstermiş ve “karton kaplan” olduğu gün ışığına çıkmıştır.

Bugün sesi gür çıkan Bahçeli geçmişte yüzlerce DHKP-C’li teröristi affeden, bürokraside önemli görevlere solcu militanları atayan Necdet Sezer’e sessiz kalmıştı. Ey Bahçeli:

O zaman neden sustun?

O gün seni korkutan neydi?

Bugün ülkenin halk tarafından seçilen cumhurbaşkanına tehditler yağdırmanda sana cesaret veren kim ya da kimler?

Bugün ülkende şu kaotik ortamda devletine sırtını dönmene sebep olan tehdit ne?

Karanlık güçler”in ülkede barışı bozmak amacıyla beynine takılmış çiple kurgulanıp eline silah verilerek sahaya sürdüğü PKK terör örgütünün meclis kanadına geçtiğin kıyağın sebebi ne? 

Şehitlerine küfreden zihniyeti bakanlık koltuğuna oturtmak sana keyif veriyor mu? Bu mudur milliyetçilik, bu mudur terör destekçisi dediği HDP konusundaki hassasiyet?

Kritik tercihinle erken seçimi “mecburi istikamet” haline getiren sen, barajı geçemediğinde suçu kime yıkacak ya da aynada kendinle kavga edecek misin? 

İktidara yürümek için yola çıkanların muhalefet durağına razı olması nasıl izah edilebilir?

Dün Ülkücülere, “eli kanlı katiller” diyen Rahşan Ecevit’e tepkisiz kaldın, o sözleri yedin, o sözlere boyun eğdin, bugün sesinin yükselmesine izin verenler kimler? 

Dün Bülent Ecevit’in karşısında sigara içmeyen, ayak ayaküstüne atamayan sen, bugün halkın seçtiği reis-i cumhura çirkin ithamlarda, iftiralarda bulunurken sırtını kime yaslıyorsun?

Türk siyasi tarihinde Türkbank yolsuzluğundan dolayı gensoru ile düşürülen tek başbakan olma özelliğini taşıyan Yılmaz’a ortaklık, teslimiyet, koruma ve kollama görevi üstlenirken boyun büken sen, bugün on dört yılda ülkeye çağ atlatan siyasi lidere niçin kin kusuyorsun?

Eski milletvekilin Nesrin Ünal “başörtüsüz olarak dışarı çıktığımda kendimi çıplak hissediyorum” derken gözlerinden yaş geliyordu. Bugün başörtülü hanımlar mecliste otururken vicdanın sızlıyor mu? 

İHL’lilerin Polis olmalarının engellenmesi, Kur’an kurslarına katılım yaşının on dörde çıkarılması, Ecevitlerin iktidar fantezisi olan af yasası ile halk adına suçluların serbestiyetini sağlama, ülkeyi iki yıllık susarak baş sallama eylemleri sonucu yüzde elli fakirleştiren icraatlar, partide doğruları söyleyip muhalefet edenlerin ihracı, tartaklanması vb. senin dününün resmiydi. Bugün buyurgan söylemlerle halkın karşısına çıkma sebebin ne?

Kendi içindeki muhalefete acımasız olduğu için gelişemediğin fikri seni niye ürkütüyor?

Sana ihtiyaç duyulan yerlerde politika üretemediğin, sert ve keskin tepkilerle yetinerek gösteri siyaseti yapman umutsuz vaka olmandan mı? Bugünkü çılgınlığın hiçliğinden mi?  

 Barıştan korkan, siyasal varlığını öfke ve kine bağlayan bir siyaset adamının yaslandığı ideolojik kültürden, milliyetçilikten ne partisine, ne ülkeye hayır gelir.

Daima korku içinde, savunma psikolojisi içinde, edilgenlik içinde yaşamamızı isteyen Bahçeli sadece uzatılan mikrofonlara bağırıp, çağırmıyor, aynı hissiz, duygusuz, soğuk, buzdan üslubunu ülkücü hareketin bedel ödemiş önder isimlerine de yapıyor.

Ey Bahçeli artık yeter…

Ülke menfaatlerinin, hakkı haykıranların karşısında olma amacın ne? Emri kimden alıyorsun? 

MHP’yi Türk siyasetinde sorunlu bir konuma sahip hale getirdin. Artık bırak ve git…

Meydanlardaki söylem ile icraatlarındaki eylem farklılığının, yerine getirilmeyen taahhütlerin pişkinliğin ve yüzsüzlüğünün nelere mal olacağını göreceksin. 

Elin gâvurunun yapmadığını içimizdeki milliyetçiler yapıyor nidalarının seni tarihe gömeceğini, hiçleri oynayan bir siyasi zihniyetin sandığa gömüleceğini, tarih olacağını da elim bir şekilde göreceğiz.

Siyaset üzerinde gölgeleri bulunan zihniyetlere verdiğin tavizlerin seni siyasi haritadan sileceği gerçeğine şahit olacaksın. Mukadder sonun hiçler arasına yazılacak.  

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23