• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Zilha Şeta teyze için…

06 Ekim 2021
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Dünya, iyilik ve güzellik üzerine kurulmuştur. İnsan, iyilik üzerine yaratılmıştır. Çocukların kötülük bilmemesi, çocuk dünyasında kötülüğe yer olmaması bunun ispatıdır.

Şunu da söyleyelim: Bu dünya, imtihan dünyasıdır. Her insan, kendi yolundan yürür. İnsan nasılsa, dünya da öyledir. 

İnsan bir başkasına değil, evvela kendisine iyilik yapar. Elimizden ve gönlümüzden çıkan her iyilik, bereketiyle beraber geri döner. İyiliğin bereketi Allah’tandır. 

Bir yetimin elinden tuttuğumuzda, bir ihtiyaç sahibinin önünü açtığımızda, bizim de elimizden tutulur, önümüz açılır. Bildiğimiz ve inandığımız budur.

Aynı ölçü, kötülük için de geçerlidir. Kötülük, insanın kendine silah doğrultmasıdır.

Kötülük insanı iyi bir yere götürmez. Kötülükten hareket edenlerin nereye vardıklarını her gün görüyoruz. Kötülüğün çıktığı yer de gittiği yer de kötülüktür. 

İsmet Özel, “Kötü kötüleştirir, iyi iyileştirir. Birini iyileştirmek için iyi olmamız kâfidir. Kötülük yapmak için kendimizin de kötü olma ön şartı vardır” diyor.

Aslına bakılırsa: İyilik, bizim tercihimize bırakılmamıştır. İyilik, hepimize emredilen bir şeydir: “Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor.” (Nahl, 90)

Peygamber Efendimiz de bu konuyla ilgili birçok mübarek nasihatte bulunmaktadır. İşte o sözlerden bir tanesi: “Her iyilik sadakadır.”

Ve bir diğeri: “İyilikler, fenalıkları giderir.”

Bunu da ilave edelim: “İnsanların iyisi, insanlara iyilik eden kimsedir.”

Yetmişine merdiven dayayan annem de bizi yetiştirirken şunu söylerdi: “Bu dünyada, iyilikten iyi bir şey yoktur.” Halen de söylüyor.

Evet, iyi olmak, iyilik yapmak zorundayız. Yüzümüzü iyiliğe dönmeli, iyiliğe yönelmeliyiz. Ömrümüzü iyilik yarışıyla geçirmeli; bu yarışı, galipler arasında tamamlamaya gayret etmeliyiz.

Bir örnek verip, derdimizi daha iyi anlatmaya çalışalım.

Uzun yıllara dayanan insani yardım çalışmaları sayesinde Bosna Hersek ve Saraybosna’nın sembol isimlerinden biri haline gelen Zilha (Şeta) teyze, bu dünyadaki iyilik yarışının en etkileyici ve muhteşem örneklerindendir.

Bosna Savaşının ayak seslerinin sert bir şekilde duyulduğu 27 Mart 1992 tarihinde, Saraybosna şehir merkezindeki Halaçi Caddesi 6 numarada, “Stari Grad Halk Mutfağı (Narodna Kuhinja Stari Grad)” isimli aşevini faaliyete geçirdi. 

Elbette, tek başına değil. Mustafa Muyezinoviç, Eyup Mrkva, Faruk Yaziç, Redzad Çatiç gibi ülke kamuoyunun yakından tanıdığı siyasetçi, iş adamı ve yapımcıları ile birlikte.

Saraybosna’ya, dört yıl boyunca her gün, düşen bomba ve mermilere aldırış etmedi. Aç ve yoksul insanlara hizmet etmek için gönüllü şef aşçı olarak çalıştı. 

1993 yılından itibaren hiçbir bayramı evinde geçirmedi. Stari Grad Halk Mutfağı’nın kapısına gelen herkese elini uzattı. Gelen hiç kimseyi geri çevirmedi. Bir tabak yemek ile yardıma muhtaç insanların yüzüne büyük bir gülümse getirdi. Nezaketi, özverisi ve yakın ilgisi sayesinde, toplumda silinmez izler bıraktı. 

Dile kolay: Savaş döneminde, ülkenin diğer şehirlerinden gelen göçmenlerle birlikte, günde 6 bin kişiye yemek pişirip, dağıttılar. Savaşı sonlandıran Dayton Anlaşması imzalandıktan sonra bu sayı 3 bin 500 civarına geriledi. 

Bugünlerde, 60 yaş üstü ve geliri olmayan, yaklaşık bin civarında insanın karnını doyuruluyor. Sadece Saraybosna’nın merkezi değil, İliyaş, Haciçi ve Trnovo belediyelerinde de yemek dağıtılıyor.

Böylesi önemli bir hayır hizmetine öncülük eden Zilha teyze, 1952 yılında Vişegrad’ın Kosova Polye köyünde dünyaya gelmiş. İki abisi ve üç kız kardeşi var. 

Henüz 17 yaşında, kendisinden 15 yaş büyük olan, çok sevdiği avukat eşi Hamza bey ile dünya evine girdi. Evlendiklerinde sadece birkaç kaşık ve tabakları vardı.

Maddi imkânsızlıklara inat, birbirlerine, büyük bir aşk ile bağlıydılar. Öyle ki, birlikteliklerini, “her zaman iki beden ve tek ruh olduk” sözleriyle ifade ediyordu.

1970 yılında liseyi bitirdikten sonra, kendisini aşçılığa adadı. Çok lezzetli yemekler yaptığı için, bu yeteneğini aşçılık diplomasıyla taçlandırmak istedi. Ancak parasızlık sebebiyle okulu bitiremedi.

Yaşadıkları yoksulluğa ilaveten, büyük acılarla da imtihan oldu. Önce kızını, sonra annesini ve onun ardında da teyzesini toprağa verdi. Buna rağmen güler yüzlülüğünü hiç kaybetmeden, aşk ve şevk ile çalışmaya devam etti. Eşi, diğer kızı ve ondan dünyaya gelen üç torunuyla hayata bağlandı.

Marifet iltifata tabidir. 30 yıldır kesintisiz devam ettirdiği insani yardım faaliyetleri sebebiyle, sayısız ödül aldı. 2003 yılında Zene (Kadın) dergisi tarafından ‘yılın kadını’ seçildi. 2011 yılında “Saraybosna Şehri 6 Nisan Ödülü” verildi. En son, 2019 yılında Türkiye Diyanet Vakfı’nın “İyilik Ödülü”ne layık görüldü.

Şeker hastalığı ile mücadele eden yorgun bedeni, her gün sabah namazıyla başlayıp, akşam ezanına kadar devam eden yoğun tempoya daha fazla dayanamadı. 1 Ekim 2021 günü, dünya hayatını tamamlayıp, baki âleme göçtü.

İnsan elbette ölümlüdür, lâkin iyilik ölmez. Zilha teyze gitti ama arkasında binlerce ihtiyaç sahibinin duasını alan bir hayır kapısı bıraktı.

Rabb’im mekânını cennet bahçesi kılsın inşallah.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Halit Öztürk

Bu yazıyı yazsa yazsa Ayhan Demir yazardı zaten. Bosnayı evimizie taşıyorsunuz. Allah razı olsun.

Süleyman Sırrı Dinçer

Duygulanmamak elde değil Ayhan bey kardeşim.başınız sağolsun.Muhterem Annenize Allah cc rahmet etsin.Mekanı cennet olsun.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23