• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Seçimden sonra…

17 Mayıs 2023
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

 

Geçtiğimiz pazar günü, bir seçim yaşadık. Milletin istikbalini ve memleketin istiklâlini yakından ilgilendiren bir seçimi daha, olaysız bir şekilde, geride bıraktık.

Bu topraklarda, her seçim hayati öneme sahiptir. Bu sefer daha fazla.

Seçimler, Bosna’dan Azerbaycan’a, Kırım’dan Libya’ya, Filistin’den Kosova’ya uzanan koskoca bir coğrafyada yakından takip edildi. Sonuçlar, Üsküp ve Mamuşa’daki soydaşlarımız, İşkodra, Saraybosna ve Gazze’deki kardeşlerimiz tarafından büyük bir merakla beklendi.

İşkodra’dan Gazmir Mehmeti kardeşim aynen şunları yazdı: “Bizim burada (Arnavutluk’ta) da seçimler var. Bütün gün canlı yayınlarla uğraştım. Ülkem için meraklanmıyorum. Türkiye için çok meraklandım vallahi. Allah’ın izniyle kazanacağız.”

Bir kez daha görmüş ve anlamış bulunuyoruz: Bu ülke, ümmetin umududur. Bu millet, gariplerin ve mazlumların kabul olmuş duasıdır.

Seçim sonuçlarına gelince...

Altın kural: Hiç kimsenin kafası milletten daha fazla çalışmaz.

Milletin derin irfanı, bütün projelerin, yöntemlerin ve yönlendirmelerin üstündedir. Milletin basireti, her türlü üst aklı etkisiz hale getirecek derinliktedir. Dolayısıyla, şahıslardan ve partilerden değil, milletimizden, memleketimizden yanayız.

Bu aziz millet, birçok şeyi gibi, kutsallarını hiçe sayanları, bayrağına ve toprağına göz dikenleri unutmamıştır. Unutmadığını da ilk seçimde göstermiştir.

Seçim dediğimiz şey, nihayetinde, ülkeyi en çok kim seviyor koşusudur. Kimse kaybetmek istemez. Ancak seçimlerin kazananı ve kaybedeni olur. 

Milletin iradesine saygı duymak, evvela erdemdir. Yerimiz, oy verelim veya vermeyelim, elbette, milletin seçtiği ve yetki verdiklerinin yanadır. Seçimle gelen, yine seçimle gider.

On dört Mayıs üzerinden söyleyelim: Muhalefet cephesinde yan yana gelen isimleri ve grupları alt alta yazalım. Vasatların dayanışması. Elde var, gönülde yok. 

Yaşadığı topraklara ve içinden çıktığı millete yabancılaşanlar, hem seçimleri, hem gönülleri kaybetmiştir. Onlar için, esaslı bir muhasebe zamanıdır.

Onca bilginin, verinin, yenilginin ve galibin arasında, ilk dikkatimi çeken: İktidarın eski yol arkadaşları ile imtihanı. Derenin kuşunu, derenin taşıyla vurmaya çalışmak. 

Tamam, seçim gerilimi ve başarı baskısı altında, arzu edilmeyen ifadeler kullanabilir. Ancak bu sefer, iş başka bir hale dönüştü. Ağır sözler. Düşmanlığı işaret eden ifadeler. Çaresizliğin öfkeye dönüşmesi. Üslubun yitirilmesi. Kabullenememek. Öyle ki, durum haset derecesine kadar vardı. 

Neticede iktidarın eski mensupları, muhalefetin elinde, bir eldivenden olmaktan öte gidemediler. Vazifeleri bittiğinde gidecekleri yer bellidir. Hiçbir risk almadan, seçim kazanmadan ve kaybetme tehlikesi yaşamadan devlet idaresinde söz sahibi olmaya çalışmak, hakkaniyetli durmuyor. Yaşananları başka türlü izah edemiyorum.

Devamında şunu da söylememiz gerekir: Ülkenin çıkarlarına hizmet ettiğini söyleyen, fakat birçok açıdan memleketi çıkmaza sürükleyen ana muhalefet lideri, seçimleri kazanmaktan değil, iktidarı devirmekten bahsediyor. Hükümeti Avrupa ve Amerika’ya şikâyet ediyor. Sadece bu bile, asıl meseleyi gözler önüne seriyor. 

Eleştiri ile düşmanlık arasındaki fark büyüktür. Biri yapıcı, diğeri yıkıcıdır. Bazı şeyler, din ehli ile kin ehlinin mücadelesi gibi duruyor. Öyle görünüyor.

Ülkemize sığınan Suriyeli, Afgan, Afrikalı ve diğer ülkelerden gelen kardeşlerimizi geri göndermeyi seçim vaadi yapanlar, belli ki, Türkiye’nin ne anlama geldiğini idrak edememişler.

Millete rağmen bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Fakat olmuyor, olmaz. Hele sosyal medya üzerinden, hiç. Oralarda hep birinci oluyor. Sonra seçimler gelip, gerçek hayatla yüzleşiyorlar. Sonuç: Orası değil, burası galip geliyor.

Yirmi beş yılı aşan seçmenliğimin bana öğrettiği ilk şey, şu olmuştur: Seni kim alkışlıyor? Alkışlayan ellere bakınca, doğru veya yanlış, her şey daha berrak görünüyor. Yanılma payınız iyice azalıyor. 

Birde bu: Seçim sonuçlarına sevinenlere ve üzülenlere bakarak, “Türkiye Yüzyılı” iddiasının neye karşılık geldiğini rahatlıkla görebiliriz. Bu bize, milli kaderimizle ilgili de bir fikir verecektir.

İktidar partisinin hiç kusuru yok mudur? Elbette var. Ancak bu yazıda, uzun uzadıya, yazacak kadar yerimiz yok. 

Bana kalırsa, hükümetin seçim kusurlarından bir tanesi, hep maddi çalışmaların dile getirilmesi oldu. Sadece maddiyattan, istikrardan bahsetmek, hatalı olur. Fikriyatı geri plana atar. Maddi kazançlar, manevi kayıplar. 

Bu son seçimde, oylar, kurumdan ziyade, kişiye verilmiştir. Verilemeyen oyların sebebi ise kişiden ziyade kurumdur. İşte bu sebeple, o kişinin yani Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın iyi bir çevre temizliği yapması şarttır. En başta, itimat telkin etmeyen, makamın esiri olan ve maneviyata gereken özeni göstermeyen kimseler. 

Seçimlerden sonra atılması gereken ilk adım, bu millete yakışan, liyakatli ve dirayetli yeni bir kadronun kurulmasıdır. “Efendim” demek kolaydır, hizmetkâr olmak zor. Bu sağlanmazsa, göz ardı edilirse; erime devam eder, kayıplar artar. 

Herhalde herkes farkındadır: Kayıplar arttıkça, aradaki uçurumu kapatmak daha da zorlaşır. Zaten ‘kolaylaştırınız’ deniliyor. Zorlaştırmayınız.

Yeni yazımıza, buradan devam edelim inşallah.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Adil Karahasan

Reis ikinci turda kazanacak ve çakalların hevesi kursağında kalacak inşallah.

Receo

Elinize emeğinize sağlık sayın hocam güzel ve yerinde bir tesbit yapmışsınız. Dava adamı olmak zordur.Temizlik şart.Allah cumhur başkanımıza güç kuvvet versin başarıları daim olsun insallah
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23