Kosova Türkiye olur mu?
2008 yılında bağımsızlığını ilan eden Kosova Cumhuriyeti, Avrupa’nın en genç nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Ülke nüfusunun, yaklaşık, üçte biri 15 yaş altı gençlerden oluşuyor. Yüzde 65’i de aktif ekonomik yaş grubunda bulunuyor.
Kosova’nın genç potansiyeli, başta Amerika olmak üzere, birçok Batılı ülkenin iştahını kabartıyor. Batılılar, Kosova’yı, gayri ahlaki işlerin merkezi haline getirmek istiyorlar.
CIA destekli ‘National Endowment for Democracy’ tarafından finanse ve organize edilen ‘Kosova 2.0’ isimli dergi, Kosova toplumunun aile yapısına ve temel karakterine açıkça savaş açan yayınlar yapıyor. Mesela, Aralık 2012’de, dosya konusu olarak eşcinselliği seçmiş; homoseksüellik ve lezbiyenlik ile alakalı yazılar yayınladılar.
Bitmedi.
Eş zamanlı olarak, başkent Priştine’de stant açıp, derginin tanıtımını yapmayı, seks konferansı, seks filmi gösterimi ve seks partisi düzenlemeyi planlıyorlardı. Fakat Kosovalı Müslümanlar, olan bitene sessiz kalmayıp, bu ahlaksızlığa dur dediler.
Olayın ardından, dönemin ABD Kosova Büyükelçisi Tracey Jacobson, AB Özel Temsilcisi Samuel Zbogar, OSCE Başkanı Elaine Conkievich, Avrupa Parlamentosu’nun eşcinsel raportörü Ulrike Lunacek ve Uluslararası Af Örgütü, Kosovalı Müslümanları kınadılar.
Bu isimlerden gelen tepkiler, hiç şaşırtıcı değil. Ancak dönemin Kosova Başbakanı Hashim Thaçi’nin açıklamaları oldukça şaşırtıcıydı. Thaçi, Kosova anayasası ve yasalarının, her vatandaşa ifade özgürlüğü hakkını tanıdığını, hiçbir vatandaşın etnik, cinsiyet, din ya da cinsel yönelim temelinde ayrımcılığa uğramamasını sağladığını vurgulayarak, “Modern ve demokratik bir ülkede bunların yeri yok” demişti.
Bu örneği boşuna vermedim. Bir sebebi, elbette var.
Eşcinsellere bu denli özgür bir ortam sağlanan ve savunulan Kosova Cumhuriyeti’nde, Müslüman kızların başörtülü olarak okula gitmeleri engelleniyor.
Eylül 2007’de üç lise öğrencisi, başörtüleri sebebiyle, Hames Jashari Okulu’ndan uzaklaştırıldılar. Okul müdürünün yasak savunması ise oldukça ilginçti: “Bugün okulda iki kişiler. Şimdi izin verirsek, yarın, iki yüz kişi olurlar.”
Dönemin Kosova Akademik Bilimler Başkanı Recep İsmaili’nin şu sözleri, bağımsızlığın neyin karşılığı olarak verildiğini açıkça ortaya koyuyor: “Yıllarca laik devlet inşasına uğraştık. Din, sadece bağımsızlık talebimize değil, Kosova’nın aşırı İslami bir ülke olarak algılanmasıyla, imajımıza ve topluma zarar veriyor.”
Devam edelim.
Kosova halkından gelen yoğun tepkiler neticesinde, başörtüsü yasağı bir dönem uygulanmadı. Ancak Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı tarafından idari yönergede yapılan bir değişiklikle, kamu kurumları ve okullarında, başörtüsü yasaklandı.
Kosovalı Müslümanlar, o günden beri, başörtüsü yasağını kaldırmak için yoğun çaba harcıyor. İmza kampanyaları düzenliyor, protestolar gerçekleştiriyorlar.
Haziran 2013’de Başbakan Hashim Thaçi, dönemin Adalet Partisi Milletvekili Amir Ahmeti’nin gayretleriyle, dini özgürlükler ile ilgili bir komisyon kurulması talimatı verdi. Ancak bu girişimden hiçbir netice elde edilemedi.
Dönemin Cumhurbaşkanı Atifete Jahjaga’nın, 22 Ekim 2013 tarihinde verdiği, bir mülakatta dile getirdiği şu ifadeler, bu komisyondan neden netice alınamadığının açık bir izahıdır: “Devlet okullarında başörtüsüne izin verilemez, verilmeyecektir. Kosova laik bir ülkedir.”
2014 yılında Adalet Partisi lideri Ferid Agani, Kosova Demokratik Partisi lideri Hashim Thaçi ile gerçekleştirecekleri seçim ittifakı için başörtüsü yasağının kaldırılmasını şart koştu. PDK, PD’nin teklifini kabul etti. İki parti, sandığa birlikte gittiler. Seçimler geldi geçti, ama başörtüsü yasağı olduğu yerde kaldı.
Bu tarihten sonra Kosova’da Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve hükümetler değişti, ama Müslümanlara yönelik yasakçı zihniyette hiçbir değişiklik olmadı.
Başbakan Albin Kurti, 2017 yılında düzenlenen bir mitingde yaptığı konuşmada, “Başörtüsü yasağına karşıyız” diyerek, partisinin “İslamofobi ile mücadele edeceğini” ifade etmişti.
Yıl oldu 2022…
Ancak Kosova halkının çok büyük umutlar besleyerek tek başına iktidara getirdiği, Kendin Karar Al Hareketi de başörtüsü konusunda özgürlükçü bir adım atmadı, atmıyor.
Tam aksine: Albin Kurti hükümetinin Eğitim, Bilim ve Teknoloji Bakanı Arberie Nagavci, Kosova’da öğrencilerin okullarda başörtüsü takmalarını yasaklayan 06/2014 sayılı idari yönerge 3. madde 1.13 fıkrasının yürürlükte kalmaya devam edeceğini söyledi.
Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani de başörtüsüne özgürlüğü konusunda net bir yorum yapmaktan kaçınıyor. Arnavutluk cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmenin ardından, gazetecilerin bu konuyla ilgili yönelttiği bir soruya, “Haklarının ihlal edildiğini düşünen herkesin Anayasa Mahkemesi’ne varıncaya kadar tüm adalet mercilerine başvuruda bulunmaları gerektiğini” ifade ederek topu taca attı.
Hal böyle olunca, şu soruyu sormak zorunda kalıyoruz: Başörtüsü en temel insan hakkı değil mi? En azından eşcinsellik kadar, savunulmayı hak etmiyor mu?..
Bu sorunun cevabı, aynı zamanda, Kosova’nın geleceğinin hangi istikamette olacağını da belirleyecektir.
Her şeye rağmen, ümit varız.
Kosovalı cesur liderler, tıpkı ülkemizde olduğu gibi, bir gün mutlaka, doğru cevabı verecek ve gereğini yerine getirecektir.