• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Teoman’la İstanbul’un Fethi’ni Kutlamak Neyin Kafası?

31 Mayıs 2022
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Tarihimizin en müstesna, en görkemli, en övünç dolu fetihlerinin başında gelir İstanbul’un Fethi. Fetih ordusuna komuta eden, Roma’yı tarihe gömen, Fatih lakaplı Sultan Mehmet’i de onun seçkin ordusunu da bir başka severiz bu yüzden. 

Pazar günü bu büyük fethin hatırasını yad etmek için Atatürk Havalimanı'ndaki fetih programındaydık. Programa dair bazı gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. 

En başta kalabalıktan söz etmek gerekiyor. Kim ne kadar kalabalık bekliyordu bilmiyorum ama program gerçekten çok kalabalıktı. Şöyle izah edeyim… Otoparktan etkinlik alanına doğru yürüdükten sonra büyük bir kalabalığın ortasına kaldım. Sahneyi göremeyince etkinlik alanının orası olmadığını anladım. Sonra yine insan kitlelerinin arasından geçerek dakikalar süren bir yürüyüş yaptım. Durdum… Konuşma seslerinin hala uzaktan geldiğini fark edince daha miting alanına varamadığımı anladım. 

Yüzlerce metreyi aşkın bir alanda kalabalıkların arasından zar zor ilerleyerek etkinlik alanının girişine, yani insanların sırayla geçtikleri polis kontrol noktasına varabildim. Yani şu ekranlardan görünen, sahnenin hemen karşısındaki alana… Kabaca bir hesapla şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sahnenin önündeki büyük alanda ne kadar insan varsa, bir o kadar da etkinlik alanının gerisinde vardı. Muhtemelen toplam sayı zikredilen 560 binden çok daha fazlasıdır. 

AK Parti'nin 20 yıllık iktidarından, ekonomik krizden, iç- dış saldırılardan, onca yalan ve iftira fırtınasından sonra bu kadar büyük bir kalabalığı zorlanmadan toplayabilmesi çok, çok büyük bir başarıdır. Ama bir o kadar da sıradanlaşmış bir başarı… Çünkü AK Parti’ye oy veren insanlar da, yönetim de milyonluk mitinglere alışık. Tıpkı dev organizasyonlara, siyasal zaferlere, uluslararası ölçekte projelere alışık oldukları gibi… Bu yüzden pazar günü orada gördüğüm kitle gayet kendinden emin, telaşsız ama bir o kadar da kararlı insanlardan oluşuyordu. İşte muhalefetin kabuslar görmesine neden olan şey, bu duruş…     

Uğur Dündar geçenlerde itiraf gibi ne demişti: “Karşımızda hiç seçim kaybetmeyen; seçim kazanmayı iyi bilen bir lider var.” Doğru ama eksik! Erdoğan, sadece seçim kazanmayı değil, kitle üzerindeki büyük gücünü muhafaza etmeyi iyi bilen bir lider. Siyasetin çok hızlı, çok değişken ve çok yıpratıcı olduğu bir ülkede bu kadar uzun süre siyasi gücünü korumayı başarabilmiş başka bir isim var mı emin değilim. 

CHP’nin paralı kalemşörleri daha başlamadan mitingi karalamaya çalıştılar pazar günü. Güya, insanlar zorla götürülüyormuş… Bunu söyleyenler; İmamoğlu’nun otobüsüne binip, İmamoğlu’nun verdikleriyle kursaklarını doldurup, İmamoğlu propagandası yapıp, sonra da AK Parti seçmenine ahlak dersi, özgür irade dersi vermeye kalkıyorlar. 

Teoman’la Fetih Kutlaması!  

İstismar nasıl yapılır, çelişki nasıl bir şeydir, İBB’nin Fetih Kutlaması bunlara iyi bir örnek. 

CHP’nin fetih programı yapıyor“muş” gibi yapması bir “istismardır.” Neden “yapıyormuş gibi” diyorum? Çünkü İstanbul’un fethi, sahneye sarhoş çıkma alışkanlığıyla, erotik şarkı sözleriyle meşhur Teoman gibi birine konser verdirerek kutlanmaz. Eğlenceye dönük konser vermekle de kutlanmaz! Hatta konserle de kutlanmaz! 

Teoman’ı neden sahneye çıkarıyorlar peki? Çünkü Teoman’ı sahneye çıkarmazlarsa CHP’nin düzenlediği fetih programına sittin sene kimse gitmez. Bir Kemalistin ne işi olur İstanbul’un Fethiyle! Orada “ücretsiz” konser olmasaydı, İmamoğlu Rize’deki kadar bir kalabalığı toplayabilirdi ancak.

Çelişkili tarafı da şu: CHP ideolojisi ve  İstanbul’un fethi birbirine zıt şeylerdir. Cihat ve fetih doğrudan İslami kavramlar. Osmanlı’nın ideolojisinin kök kavramları… Cumhuriyet’in derme çatma ideolojisi de bunun antitezi olarak oluşturuldu. Mustafa Kemal İzmir İktisat Kongresinde: “Bizim Milletimiz de böyle fatihlerin arkasında serserilik etmiştir.” diyerek cihat eden ecdadımızı serserilikle itham etmişti. 

Yani Cumhuriyet dediğimizde başka bir şey, Osmanlı dediğimizde bambaşka bir şeyden bahsediyoruz. İkisini aynı torbaya koymak cehaletten ya da İmamoğlu’nda olduğu gibi istismar planından kaynaklanır ancak. Dolayısıyla hem Mustafa Kemal deyip, hem de Fatih Sultan Mehmet’i, onun büyük fethini anmak çelişkidir. Fakat CHP ölü evinin yasçısı, düğün evinin tefçisi gibi kimliksiz politikalarla siyasi çıkış bulmaya çalışıyor. Tıpkı hem “Selahattin Demirtaş’ın çizgisini beğenip” hem de şehitler için taziye mesajı yayımlamak gibi…  

Ayrıca Teoman gibi birinin Fetih Kutlaması’nda konser vermesi Fethe, onun manevi şahsiyetine ve Fatih’e yapılmış büyük bir  saygısızlıktır. Hatırlayın, saygısızın biri, Kadir Gecesi rakı şişesiyle mesaj paylaşmıştı. Kadir Gecesi çilingir sofrasından kandil mesajı atmakla, İstanbul’un Fethi’nde Teoman konseri yapmak arasında fark yok! Ama İmamoğlu’nun kimliksiz siyasetinden her şey beklendiği için çelişkiler önemsenmiyor artık.

“Yaşam Tarzımıza Saygı” Diyenler Hafız Çocuklara Saldırıyor!

Hafızlık merasim programı için Arnavutköy’de camiye doğru yürüyen Kur’an Kursu öğrencileri olay oldu. Yok, “şeriat” geliyormuş. “koyunlar” yürüyormuş. “Kimseye faydaları yok” muş. Ortaçağa gidiyormuşuz. Bir yığın deli saçması hakaret… Yaşam tarzına saygı diye diye ortalığı ayağa kaldıran laik alçaklar bunlarla saldırdılar hafızlara. 

Mesele bu kadar net! Türkiye’de şeriat ismini duyunca bile adeta sara nöbeti geçiren bir topluluk var. Kur’an öğrenen çocuklardan nefret ediyorlar. O çocuklar, beyazlar içinde parıldayarak yürümesinler diye, Kur’an Kurslarını kapattılar. O çocukların gittiği mekteplere kat sayı zulmü uyguladılar. O çocukları ayartmak için önlerine dünyanın en etkili, en baştan çıkarıcı, en şeytanlaştırıcı kültür ürünlerini döktüler… Ama o çocukların yürüyüşünü engelleyemediler! O çocuklar beyaz cübbeleri, beyaz sarıklarıyla nurdan heykeller gibi, Necip Fazıl’ın “Sonsuzluk Kervanı”diye tasvir ettiği bir kervanla Türkiye’nin geleceğini kurmaya yürüyorlar. Köpekler havlasa da kervan yürüyor, hamdolsun. Türkiye hafızlık konusunda geçmişle mukayese edilmeyecek bir noktaya geldi. 

Mesela 1996 yılında Türkiye’de hafızlık yapmakta olan öğrencilerin sayısı 22.385 imiş. 28 Şubat silindiri Türkiye müslümanlarının üzerinden geçip 2001 yılına gelindiğinde bu sayı, 6.025’e düşmüş. 2004 yılına gelindiğinde Türkiye’deki 7.340 Kur’an Kursundan 3119’u kapatılmış 8 yıllık eğitim faktöründen dolayı. 2021 yılı itibariyle hafızlık yapan öğrenci sayısı ise seksen bini aşmış durumda. İki bin nerede, seksen bin nerede? Laik çevreleri kudurtan gerçek işte bu artışta gizli. Allah hafızlarımızın sayılarını artırsın. Bu “yürüyüşleri” daim etsin…

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Amin

Amin amin.katsayıyla oğlumu durdurdular hâfızlıkta torununu durduramayacaklar elhamdülillah Moralimizi bozan şeyler ya kültür ya da spordan geliyor İspartada halledilen konser kişisi İstanbulda ortaya çıkıyor bu kemençeler olmasa reisi kim tutar onu sahneye çıkaracakları kınıyorum bize yakışmıyor

perihan

Amin Amin Amin...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23