Altını Çizdiğim Satırlar
“1929 Türkiye'sinde 25 milli sermayeli sanayi ve maden şirketi vardı. Bunların idarelerinde 20 kadar mebus alakadardı. Mevcut milli 38 bankada 31 tane mebus bulunuyordu. Yani, hemen hemen her büyük yerli şirketin mecliste bir mebusu var! Her şirkette bulunan çok eski temyiz azalarını, büyük askeriye ve mülkiye erkânını da hesaba katmalıdır. Sonra bütün büyük endüstriye 7 banka egemendi demiştik. Bunlardan üçü devlet bankasıdır; fakat yalnız birinde (15-20 müesseseyi güden İş Bankası'nda) 13 mebus vardır. İş Bankası'nın sabık müdürü Celal sıfatı ile Türkiye'nin ekonomi politik müdürü olmuştur.”
Hikmet Kıvılcımlı- Geberen Kapitalizm
**
“Münafıklar daima kuşku ve endişe içinde bulunup herhangi bir dine de bağlı değillerdi; nerede bolluk ve güvenlik görürlerse onların yanına koşarlardı.”
İmam-ı Maturidi- Maide Suresi 52, Te'vilatü'l Kur'an
"Uzun süredir, artık uyanmaya başladığımız bir rüya görüyorduk. Bu, insanların sosyoekonomik durumunu iyileştirmemiz halinde, mutlu olacakları rüyasıydı. Karşımıza çıkan gerçek ise şu: yaşama savaşı şiddetini kaybedince, 'ne için yaşam?" sorusu gündeme gelmiştir. Bugün daha çok insan, yaşamak için gerekli araçlara (means) sahip ama yaşamak için bir anlamları (meaning) yok."
Victor Frankl- Duyulmayan Anlam Çığlığı
“Kişinin kendisiyle değil de makamıyla iftihar etmesi daha çirkindir. İnsan kendisine "büyük adam" süsü vermemeli, bu iğrenç bir şeydir ve gıpta edilmekten dolayı kibirlenmemelidir. İtibar ne kadar çok aranırsa o kadar az elde edilir zira o başkalarının kanaatlerine dayanır. O zorla alınabilir bir şey değildir, hak edilmeli ve beklenmelidir. Mühim meslekler belli bir ciddiyet ve vakar ister. Mesleğin gerekli kıldığı kadarı, vecibelerin yerine getirilmesi için lazım olan takınılmalıdır. Onu zorlamamalı, çabalamalı fakat kendi haline bırakılmalı. Makamının saygınlığı üzerine ısrar edenler onu hak etmediklerini, kendilerine fazla geldiğini gösterirler. İnsan değer görmek istiyorsa, arızi veya harici bir şey sebebiyle değil kabiliyetleri, maharetleri için değer görmeli. Hatta krallar bile haşmet ve ihtişamlarından dolayı değil şahsi vasıf ve meziyetleri sebebiyle hürmet görmeyi tercih ederler.”
Baltasar Gracian- Bilgelik Kılavuzu ve Kurnazlık Sanatı
"Filhakika klasik demokrasinin artık modası geçtiği inkâr edilemez. En kültürlü milletler arasında birçokları klasik demokrasiyi silkip atmışlar ve mutlakiyet, diktatörlük ilh. gibi şekiller kabul etmişlerdir. Demokratik devlet telakkisine sadık kalan milletler arasında, bundan memnun bulunanlar nadirdir. Demokrasi, bazan oligarşi, bazanavamferiblik [popülizm] halinde tereddiye uğramakta [yozlaşmakta], ve o zaman, devlet, artık ne milletin hakiki mümessilleri tarafından, ne de milletin hakiki menfaatlerine uygun olarak idare edilmektedir. [...] Yüz binlerce kahraman, İnönü'nde, Sakarya'da, Domlupınar'da, kanını, akıbet bu neticeye varmak için dökmemiştir. Bunca fedakârlıklar bahasına yaptığımız inkılabı, medeni milletlerin büyük bir kısmında iflas etmiş olan [...] bir devlet şeklinde karar kılmak için yapmadık.”
Tekin Alp - Kemalizm
**
Arzu edilen şeyi süsleyen hayal gücü o şeye sahip olduğunuzda sizi bırakır. Kendiliğinden var olan dışında, var olmayan kadar güzel başka bir şey yoktur. Bizi mutlu kılan durum hep sürseydi bundan haz duyma alışkanlığımı bizden bu hazzı da alp götürürdü. Dışarıda hiçbir şey değişmezse de yürek değişir, mutluluk bizi bırakır ya da biz onu bırakırız.”
J. Jacques Rousseau- Emile
“Bir anne her gün çocuğuna nasıl davranıyorsa bir kişi de diğer tüm yaratıklara karşı aynı şekilde davranmalıdır.”
Budizm- Sutta Nişata
“Amerika karşısında iki seçenekten birini tercih etmek gerekiyor: Ya Pentagon’un otoritesini kabul edip özgürlüğünüzü kaybedersiniz yahut Hollywood’un otoritesini kabul edip kültürünüzü kaybedersiniz.”
J.L. Nehru- Hindistan’ın ilk Başbakanı
“29 Ekim 1923'te, Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nin bir kararı ile 'doğan' Türkiye Cumhuriyeti, bugünün dünyasında Batı uygarlığının üstünlüğü için dikilmiş bir anıttır. Batı uy garlığımız, bazı çizgiler üzerinde gelişmeseydi ve ilk dar sınırları dışına taşarak batılı olmayan zihniyetlerdeki daha değişik gelişme biçimlerini etkilemeseydi 20 Nisan 1924 Ana yasası ile donatılmış ve 1925 yılında Türk devlet adamlarının izledikleri politikayla yönetilen bir Türk Cumhuriyeti'nin Anadolu'nun içinden çıkabileceği düşünülemezdi.”
Arnold j. Toynbee- Bir Devletin Yeniden Doğuşu
“Hayvanî varlığın prensibi müessiriyet ve yararlılıktır. İnsan varlığının prensibi ise, bu değildir. Hayvan tabiidir, insan ise tabiatüstü, gayrı aklî, anlaşılmaz, inanılmaz, hatta aklen gayrı mümkündür. Böyle değilse, o zaman mevcut da değildir; hiç olmazsa, insan olarak mevcut değildir. İnsan ancak dünyanın umumi seyrine, asıl mahiyeti hiçlik ve gayri mevcudiyet olan mekanizmaya karşı koyduğu ölçüde mevcut oluyor.”
Aliyaİzzetbegoviç- Doğu ve Batı Arasında İslam
“Felsefeyle uğraşıyorum deme, kendimle uğraşıyorum de!”
Epiktetos- Düşünceler