Perinçek 28 Şubat’çı da, CHP neci Davutoğlu?
Hayatında bir gece, parti teşkilatında sabahlamadan, Başbakanlık koltuğuna oturtulan insandan ne beklersiniz?
Hayatında partisinin bir tane afişini yapıştırmadan, parti genel başkanlığı koltuğuna oturtulan kişiden ne beklersiniz?
Hayatında ilçe teşkilatı üyeliği, il teşkilatı yöneticiliği yapmadan, paraşütle partinin başına oturtulan kişiden ne beklersiniz?
Diyebilirsiniz ki..
“Onu o koltuğa oturtanda da kabahat yok mu?”
“Var” derim..
Ama..
O koltuğa oturduktan sonra, “Bu misketlerin hepsi benim” diyenden önce, misketleri oynamak üzere ona vereni sorumlu tutarsak..
“Emanet” kavramını unutmuş oluruz.
“Vefa” kavramını hayatımızdan silmiş oluruz.
“İhanet” kavramını yüceltmiş oluruz..
Nereye geleceğim?
Gelecek Partisi Genel Başkanı’na..
Egosu, hayatı boyunca yaptığı tüm iyi işleri kat kat geçen Ahmet Davutoğlu’na..
Korkarım ki..
Abdüllatif Şener’i sollayacak egosu ile, CHP’yi falan boşverin..
Çok daha zalimlerle bile işbirliğine soyunabilecek bir çıkmaz sokakta hızla ilerleyecek..
Erdoğan aleyhinde hiç kimsenin söylemediği ihanet cümlelerini edecek..
Etrafında toplanan üç tane AK Parti kaçkını ile birlikte, dünyalarını da ahiretlerini de mahvedecekler..
Bunlar soyut değerlendirmelerim..
İsterseniz, bu sonuçlara nasıl vardım, somut verilerimi de aktarayım..
Diyor ki Davutoğlu:
“Milletvekillerinin cezaevine gönderilmesi bir adalet arayışından değil artık siyaset üretemeyen, bu ülke için taş üstüne taş koyamayan iktidarın tıkanmasından dolayı.”
Enis Berberoğlu’ndan başlayalım mı?
Enis Berberoğlu’nun haince yaptığı saldırıdaki rolünün hedefinde, aynı zamanda Ahmet Davutoğlu’nun kendisinin de olduğunu hatırlatalım mı?
Şimdi CHP ile kol kola giren Davutoğlu’nun, CHP milletvekilini kurtarmak için, kendisini ateşe attığını hatırlatalım mı?
Soralım mı..
Erdoğan’ı devirmek için, yarın FETÖ’cülerle de kol kola girer misin?
Dışişleri Bakanlığı’nda Ahmet Davutoğlu’nu dinleyen FETÖ’cüleri yakalayıp, cezaevine attığında..
Onların cezaevine konulmasını da, AK Parti’nin siyasi başarısızlığını örtmek için giriştiği bir atak olarak değerlendirir misin?
Nasıl bir mantık bu?
Nasıl bir vicdan?
İçinde Dışişleri Bakanlığı’nın da dahli olan MİT operasyonu ile..
Suriye’deki Türkmenlere yardım malzemesi yollanıyor..
Bu yardımlar, FETÖ’cüler tarafından, “DAEŞ’e yollanan silahlar” olarak kamuoyuna duyuruluyor..
Bu çarpıtma sebebi ile Enis Berberoğlu’na ceza veriliyor..
O dönemin Dışişleri Bakanı olan zat da, şimdi o cezayı, “Bugünkü siyaset üretemeyen iktidarın tıkanıklığı” olarak yorumluyor..
Daha önemlisi..
“Aynı çarpıtmayı Doğu Perinçek grubu da yapmıştı. Ama o, şu an senin yanında” diye, aklı sıra Erdoğan’ı sıkıştırmaya çalışıyor..
Erdoğan’ın ne yapmasını bekliyorsun, Davutoğlu?
Enis Berberoğlu için hukuk işletildiğinde, yıllarca danışmanı, bakanı, başbakanı olarak hizmet veren Ahmet Davutoğlu bile karşısına dikilir iken..
Erdoğan’ı yalnızlaştırmaya çalışırken..
Enis Berberoğlu’nun yanına, bir de Doğu Perinçek’i mi ekleseydi?
O eklenince, Davutoğlu, şu an Enis Berberoğlu’na verdiği desteği, geri mi çekecekti?
Dürüst olarak söylesin..
Samimi olarak açıklasın..
Davutoğlu’ndaki şişkin egonun getirdiği riyakarlığa bakınız..
“Bakın bugünlerde iktidar ekranlarında dolaşan ünlü bir 28 Şubatçı var. CHP milletvekili Berberoğlu’nun mahkumiyetine yol açan, Suriye halkına giden yardımları küresel odaklara iştiyakla koşarak ihbar eden yerli bir muhbirdir kendisi.”
Perinçek suçlu.. Ama Berberoğlu masum.. Öyle mi, Davutoğlu?
Bana sorarsanız, ikisi de suçlu..
Ama birisine verilen cezayı, “Siyaset üretilememesinin verdiği tıkanıklığı aşmak için yapılan bir atak” olarak yorumlayan siyasetçinin, Perinçek’in de cezalandırılmasını isteme hakkı olabilir mi?
İsterse, samimi görülebilir mi?
Davutoğlu, % 1 oyu bile olmayan Perinçek’i gösterip, CHP ile iş pişirme taktiğini sürdürürken, açıklamasına devam ediyor:
“Bu yerli muhbir tüm hayatı boyunca ülkemizi bir gün Pekin’e, diğer gün Moskova’ya ihbar etmiş, nerede millet aleyhine bir faaliyet varsa ömrünü orada harcamış, her türlü zulmün yılmaz savunucusu olmuş bir isimdir.”
Şu an için, Doğu Perinçek üç konuda AK Parti ile çelişiyorsa.. 2 konuda da uyuşuyor..
Ya CHP?
AK Parti ile her konuda çelişen, PKK’lı teröristlerle bile işbirilğine girişen bir CHP karşımızda dururken..
Yıllar önce PKK ile irtibata geçen Perinçek’i hedefe oturtup, Kılıçdaroğlu’nu pirü pak nasıl ilan edeceğiz?
HDP ile ittifak yapıp, üç büyük ilin belediye başkanlığını alan Kılıçdaroğlu’nu gözlerden kaçırıp, 1991’de Apo’yu ziyaret eden ve bu ziyareti sebebi ile de yerden yere vurduğumuz Doğu Perinçek’i öne çıkartarak, Davutoğlu ne yapmak istiyor?
Doğu Perinçek, “Zalim Esed’in Türkiye tanıtım mümessilidir” de, Kemal Kılıçdaroğlu nedir?
Söyleyebilir misin, Davutoğlu?
“İşte bu yerli muhbir 13 yıl önce de televizyon televizyon dolaşıp AK Parti’nin kapatılması ve Erdoğan’ın yargılanması için yargıya yaptığı başvuruyu anlatıyordu; bugün ise iktidar televizyonlarında bir başka partinin kapatılması gerektiğini savunuyor” diyen Davutoğlu, aynı söylemle ekran ekran dolaşan CHP’yi niye es geçiyor?
Bizi aptal mı sanıyor?
Apo’ya gül veren Perinçek yerin dibine batsın.. Başörtülü öğrenciyi, “Cumhuriyet düşmanı” olarak tanıtan Perinçek yerin dibine batsın..
Peki Davutoğlu da, “Bugün hâlâ şehit vermemize sebep olan PKK’lılara terörist diyemeyen HDP ile seçim işbirliği yapan CHP yerin dibine batsın” diyebiliyor mu?
“Avukatların başörtülü olarak görev yapamayacağını söyleyerek Danıştay’da dava açan Mahmut Tanal’ı milletvekili yapan CHP yerin dibine batsın” diyebiliyor mu?
Diyemiyorsa..
Halkı “aptal”, kendisini de “çok bilmiş” sanmasın..