“Oh, oh.. 3 dakikada geçiyoruz.. Geçmesek de, para kazanıyoruz!”

Bugün değişik bir stil geliştirelim..

Tek bir konuyu alıp, uzun anlatımlarla sizi sıkmayalım..

Daldan dala atlayalım..

Konulardan birisini beğenmezseniz, bir alt paragrafa geçin..

Belki diğeri ilginizi çekebilir..

“Geçsek de ödüyoruz, geçmesek de” muhabbetinden başlayalım..

Bayramlarda Osmangazi Köprüsü, hep rekorlar kırmıştır..

Şimdi de kırıyor..

İyi de, “Deliye her gün bayram.. Size de öyle mi? Geri kalan günler ne yapacaksınız” diyecek muhaliflere müjdeyi verelim..

Osmangazi Köprüsü, 2022’nin ilk altı ayında garanti sayısını aşmış..

Somut rakamları da vereyim:

Osmangazi Köprüsü’nde günlük 40 bin araç geçiş garantisi vardı. Son 6 ayda günlük ortalama 45 bin geçiş oldu.. 

Şimdi solcu zeka küplerinin itirazlarını cevaplayalım..

İlk yıllarında, garanti edilen geçiş sayıları yüzünden, “Geçsek de ödüyoruz, geçmesek de” dediğiniz köprü için artık..

Geçenler, “Oh beee.. 3 dakikada karşıya geçiyoruz.. Neydi o yarım saat feribot bekle, sonra yarım saatte karşıya geç.. Hepsi hepsi 3 dakika” diyorlar..

 Geçmeyenler mi?

Onlar da, “Oh, oh.. Geçmediğimiz köprülerden Osmangazi’nin artık parasını biz ödemiyoruz.. Geçenler ödüyor. Hatta garanti sayısı aşıldığı için, fazladan biz de millet ve devlet olarak para kazanıyoruz. Oh, oh..” diyorlar.. 

Böylece bir efsane bitmiş oluyor..

“Geçmediğimiz köprünün parasını ödüyoruz” yerine..

Solcuların birazcık aklı olsaydı, “Geçmediğimiz Hakkari’nin yolunun parasını da biz ödüyoruz.. İstanbullu olarak yararlanmadığımız İzmir’deki hastanenin parasını da.. Ama Türkiye olarak, el birliği ile, yollar da devletin vatandaşa hizmeti.. Hastaneler de vatandaşa hizmeti.. Yap işlet devret modeli ile ince ince hesaplarla yapılan, ilk yıllarda zarar ediyor gibi görünen.. Ama aslında uzun vadeli bakılması gereken o köprüler, yollar da devletin vatandaşa bir hizmeti” derlerdi..

Ama solcuda akıl nerede?

Onlar sadece, rakıyı bilirler..

Mezesinin nelerden oluşacağını..

Ha atlamayalım, bir de dansı..

Köprü işini bitirip....

Geçelim askeri öğrencilerle helalleşme muhabbetine..

Bir hafta önce, Yargıtay’ın askeri öğrencilerle ilgili yerel mahkeme ve istinaf dairesinin kararını bozması üzerine, bir curcunadır koptu..

CHP Genel Başkanı, askeri öğrencilerden Furkan Çetinkaya ve annesini kabul edip, “Bunlar masum” modunda açıklamalar yaptı..

Sözcü’sü, Cumhuriyet’i, askeri öğrencileri mağdur ilan ettiler..

Dün bir de baktık ki..

Sözcü’de Saygı Öztürk’e konuşan Cihat Yaycı, hem de daha AK Parti siyasi hayatına başlamadan önce, 1993’deki Deniz Askeri lise imtihanına girmeden, kazanmış sayılıp, binbaşılığa kadar yükselen bir kişiyi deşifre etmiş..

İşin arka planında, bir başka kişinin sınav sonuç belgesinin kullanılması numaraları da var ki.. Kafanızı karıştırmayalım..

Sadece şunu söyleyelim..

“Askeri lise öğrencisinden FETÖ’cü olur mu?” diyenler..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere..

Peşine takılan diğer muhteremler..

Cihat Yaycı’nın anlattıklarını bir okusunlar..

Sırf Tayyip Erdoğan’ı devirmek için, “Mağdur askeri öğrenciler” edebiyatı yapacaklarına..

Olayı, mahkemelerin değerlendirmesine bıraksalar, iyi edecekler..

Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı adı konulmamış bir savaş açılmış olmalı ki..

Cumhuriyet gazetesi de aynı gün, bir başka FETÖ mağduru emekli albayı konuşturmuş..

Zeki Üçok askeri öğrenciler için de mutlaka bir şeyler demiştir ama..

Cumhuriyet şimdilik onları yazamamış..

“FETÖ ile yeterince mücadele edilmiyor” başlığı ile karşımıza çıkmışlar..

Bir yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “FETÖ’cü diye, ilgili ilgisiz birçok kişiye gereksiz ceza veriliyor. İşi çığrından çıkarttık. Zulme dönüştürdük” diyor..

Zeki Üçok ise, “Yeterince mücadele edilmiyor” diyerek, yapılanları da eksik buluyor..

Haydi buyursun, CHP kafalılar..

Çözsünler bu kafa karışıklığını..

FETÖ’cülerle haddinden fazla şiddet gösterilerek yapılan bir mücadele mi var?

Yoksa..

Yetersiz mücadele mi?

Helalleşmenin, 28 Şubat mağdurları boyutuna geçelim..

Her daim söyledim, “Helalleşmeden yanayım..”

Ama bir kişi bana izah etsin..

“Helalleşelim” derken..

Dünün; kral olmadığı halde zulmeden zalimini, şimdi niye resmi kral yapmaya kalkıyoruz..

CHP, bu ülkede tek başına iktidar bile olmadığı yıllarda, dindar insanlara zulmetti..

Şimdi “Helallik istiyorum” diyor..

Kendi adına “Helal olsun” demekle yetinmesi gerekenler..

O zalimi, başlarına kral olarak geçirmeye çalışıyorlar.

Ben de, bu mazlumların aklından şüphe ediyorum..

Ve geçiyorum, Dodurga seçimleri üzerinden, akılsız muhalefetin akılsız tekliflerine..

Biliyorsunuz, iki hafta önce, Çankırı’nın Dodurga beldesinde, bir seçim yapıldı..

Cumhur İttifakı, ezici bir çoğunlukla seçimi kazandı..

Cumhur İttifakı adayı 1125 oydan 975’ini aldı. CHP aday bile çıkaramadı.. İyi Parti aday bile çıkaramadı.. DEVA adayını desteklediler.

Ve aldıkları oy sadece ve sadece 23. 

Yazı ile yirmi üç!

Bunun üzerine, CHP’sinden İyi Partisi’ne. Gelecek Partisi’nden DEVA Partisi’ne.. Genel başkanları da, sözcüleri de..

Biraz utanıp, Dodurga’yı ağızlarına almadan bir hafta suskun kalmaları gerekir iken..

“Madem Dodurga büyük zafer, erken seçimi ilan edin, sandığı getirin” açıklamaları yapmaya başladılar..

Sanki seçimlerin 5 yılda bir yapılması öngörülmemiş..

Sanki iktidar bir seçim kazanınca, hemen ertesi günü bir seçim daha yapması gerekiyormuş gibi..

Masrafları da, CHP ile İP karşılıyormuş gibi..

Şunun şurasında 11 ay kalmış olan..

Ki bugün kararı alınsa, zaten 3 aydan öncesinde yapılamayacak olan.. Sonuçta da erken bile yapılsa, sadece zamanından 8 ay önce yapılmış olacak seçim için..

Rezil oldukları Dodurga’nın ismini anarak, çağrı yapıyorlar..

Ben de hatırlatıyorum..

Bunlar, 2023 Haziran’ında yapılacak seçimin ertesi günü..

Yine başlayacaklar “Erken seçim istiyoruz” tantanalarına..

“Kazandı iseniz, kendinize güveniyorsanız, erken seçim ilan edersiniz..” diyecekler..

Ne demiş atalarımız, “Kork korkmayandan, utan utanmayandan.”

Bunlar da o hesap..