Murat’ın köpeğini yazacaktım, İBB’nin Gülşen konseri engel oldu!
Bugün niyetim, Murat Ongun’un köpeğinin, İBB İletişim Koordinatörlüğü’nün bulunduğu resmi binanın bahçesinde, bir çalışanı ısırması ile ilgili yaşananları yazmaktı..
1.5 yıl önce, “Bursa Uludağ’da fiyatlar yüksek, İsviçre daha ucuz” diyerek, yurtdışına kayak yapmaya ve yılbaşı tatilini kutlamaya giden İBB Sözcüsü Murat Ongun’un köpeğinin, bir İBB çalışanının işten atılmasına sebep olan sürecini aktaracaktım..
Çok önemli ne evrak var ise(?), İBB İletişim Koordinatörlüğü’nde, dikenli teller olmasına rağmen, Murat Ongun’un anlatımına göre hırsızlık vakaları acaba niye olurdu, kim neyi çalıyordu, sorusunu irdeleyecektim..
Murat Ongun’un köpeğinin, belediyeye ait bir bahçede görevlendirilmesinin altında Ekrem İmamoğlu’nun da imzası var mıydı, yoksa durumdan vazife çıkartarak mı, bu işi birileri, kendiliğinden mi üstlenmişlerdi, sorgulayacaktım..
Murat Ongun’un, İBB Sözcüsü olduğu için mi, yoksa bahçedeki köpeklerin sahipliği için mi maaş alıyor, bu maaştan köpeğine ne veriyor, masaya yatıracaktım..
Özel köpeğine resmi binada bekçilik yaptıran başka kaç İBB çalışanı var, soracaktım..
Ajanslardan geçen bir konser haberi, bu soruların/sorgulamaların ve konunun önüne geçti..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İmam Hatiplileri tahkir etmek için, yanında çalışan davulcusuna, “İmam Hatip’te okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor” diyen ve bu sebeple yargılanan, hatta tutuklanan, bunun dışında da bir meziyeti olmayan Gülşen’e, 30 Ağustos konseri verdirecekmiş.
30 Ağustos.
Zafer Bayramı..
Kurtuluş Ssavaşı’nın nihai noktasında, düşmanın denize dökülmesinin sembol tarihi..
Kanlarımızla, Anadolu’yu vatan kılmamızın yıldönümü..
Ezanlar okunsun diye, camilerimiz açık kalsın diye yaptığımız bir savaş..
O savaşın sonunda gelen bir zafer..
Ve dini eğitim verildiği için, bazı fanatik ateistlerin ve ahlaksızların hedefi haline getirilen imam hatiplere düşmanlık ile adından bahsettiren Gülşen’e konser verdirme..
İmam hatiplilere hakaret etmesi ile ünlü diyorum ama..
30 Ağustos konser haberlerini okurken görebildiğim kadarı ile kadının bacağını açmadığı bir fotoğrafı yok.
Bir sitede iki bacağını birden. Diğerinde, ilginçlik olsun diye mi, yoksa başka bir çakallık için mi, bir bacak yarı, diğeri tam açık..
Bir başka sitede, sütyenle sahneye çıkma fotoğrafı..
Kısacası, ahlaksızlık, zirve yapmış..
Kadın, bacağını göstermeden duramıyor..
Göğüslerini fora etmeden rahat edemiyor..
Bildiğiniz rezil bir teşhirci..
Bildiğiniz, vücudunu göstererek para kazananlar takımından..
Ve bu kadına, Eyüp Camii’nde Yasin suresini okuyarak (O tarihte bu adamın yanında duran o Beylikdüzü’ndeki camiden emekli imama da hatırlatalım, ya bu adamı telin et.. Ya da tövbe et.. Halktan pişmanlık dile.. Başına taktığın takke ile, bu adamı bu millete Yasin okuyan güzel bir adam gibi takdim ettin.. Şimdi bu adamın günahlarından, kaçamazsın.. Kendini bu vebalden sessiz kalarak kurtaramazsın.), İstanbullulardan oy isteyen Ekrem İmamoğlu, 30 Ağustos konseri verdirerek, Zafer Bayramını kutlayacakmış.
Oha mı diyelim.
Çüüüş mü diyelim..
Sadece Ekrem’e mi diyelim.
Hacı annesine de mi diyelim.
Hacı babasını da işin içine katalım mı?
Kusura bakmayın..
Oy dilenmeye kalktıklarında, annelerini de işin içine karıştırdılar.
Babalarını da.
Hacılıklarını da anlattılar, hocalıklarını da..
Dolayısı ile onlar vücut teşhirciliği yapan bir kadına, İstanbulluların yüzbinlerce lirasını peşkeş çekiyorlarsa, ben de bu işin içine, Ekrem’in annesini de katarım, babasını da katarım.
Ben mi yanlış görüyorum, isim benzerliği falan mı var diye, İBB’nin sitesine de girip baktım..
Aynen doğru imiş.
“Şanlı zaferimizi coşkuyla kutluyor, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Yenikapı’da buluşuyoruz” diyerek anonslamışlar, teşhirci Gülşen’in vücut şovunu..
Hatta.
Konserde Gülşen de yalnız değilmiş..
30 Ağustos Zaferi ile ne ilgisi var ise.
BIG RHYTIM isimli bir grubun, Swing Dans performansı gösterimi de varmış..
Rezillik mi rezillik.. Kepazelik mi kepazelik.
Şehidlerin anısına saygısızlık mı, saygısızlık.
Tam bu noktada, haydi bakalım İyi Partililere çağrı yapalım.
Memnun musunuz, bu gösterilerden..
Soralım Temel Karamollaoğlu’na, hiç utanmayacak mısınız, bu adamın Cumhurbaşkanı yardımcılığını önerip, Tayyip Erdoğan’ı devirmeye kalkmanızdan..
Saadet Partili Birol Aydın’a soralım, rahat mısınız, bu rezaletin, İstanbulluların parası ile finanse edilmesine..
Saadet Partili diğer milletvekillerine soralım, Erdoğan’ın ceketinde toz görseniz, kıyameti kopartıyorsunuz da.. Ekrem İmamoğlu’nun şu rezilliklerine, söyleyecek tek kelimeniz yok mu?
Bu rezaletten dolayı, hiç sıkılmayacak mı, Ahmet Davutoğlu..
“Biz kimlerle yol yürümüşüz” diyerek, küçücük bir pişmanlık duymayacak mı?
Ali Babacan siyaseti bıraktı, YouTuber’lığa merak saldı, onu hiç katmayalım bu işe..
Ama “Bin tane başım olsa, her birini Şeriat için veririm” diyen Said-i Nursi’nin bağlısı olarak kendisini gösteren Yeni Asyacılar..
Memnun musunuz, bu teşhircilikten, bu dans gösterilerinden..
İsraf ise israf..
Rezillik ise rezillik.
Şehidlerin anısına hakaret ise hakaret..
Her türlü pisliği içinde barındıran bu rezalet de mi uyandırmayacak, muhafazakar siyasetçileri..