Şahadete yürüdüğümüz gece
Şahadete yürüdüğümüz gece
Ali Erkan Kavaklı
O gece öfkemiz korkumuzdan büyüktü. Ölümü küçümseyip şahadet yolunda cesaretle yürüdük. Amerika uşağı darbecilere unutamayacakları bir ders verdik.
Darbe olursa tankların üzerine çıkarım diye demeç veren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Atatürk Hava Limanı’nda tankların arasından sıvışıp sabaha kadar televizyondan darbe haberleri seyrederken millet ölümüne darbecilerle savaştı.
22.30 civarında arkadaşlarla sokağa çıkmıştık. Kısa donlu bir adamla karşılaştık:
- Kırklareli’nde tanklar İstanbul üzerine yürümüş. Ordu darbe yapıyor, geç bile kaldılar!
Kafamın tası atıverdi:
- Defol ulan nankör! Ülke 14 senede beş kat zenginleşti, itibarımız arttı. İşbaşında seçilmiş bir hükümet var, halk memnun. Yedikleriniz gözünüze, dizinize dursun nankör herif!
Adamı kovduk!
Beynimden vurulmuşa döndüm. Bir hatip olarak yıllarca darbeler aleyhinde konuşmuş, hep şunu söylemiştim:
“Sivil toplum örgütleri güçlü olursa darbe olmaz, teşebbüs edenler başarısız olur. Dürüst insanlar, namussuzlar kadar cesur olmalı.”
Şeyh Edebali, Osman Gazi’ye, “Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler” demiş.
Peygamberimiz (sav), “Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız!” buyurur.
Zulme razı olmamalı, zorbalara karşı koymalıydık ama nasıl?
Eve gelip televizyonu açtım; yüzü sapsarı, sesi titreyen bir spiker, darbe bildirisi okuyor. Köprüyü tutan askeri araçlar ve tanklar ekrana geldi.
Seçtiğimiz hükümetle idare olunuyorduk, ekonomi iyiydi, insanımızın refahı artıyor, terör şiddetini kaybetmişti. Sağlıkta yapılanlar iyiydi. Yol, köprü, tünel yapıyorduk…
ABD, Suriye’den çekilin, diyordu. FETÖ ile hükümet arasında kılıçlar çekilmişti. Amerika, Tayyip Erdoğan iktidarından memnun değildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan saat 24.20’de CNN’e bağlandı, darbe yapıldığını, ölümüne karşı koyacaklarını ifade etti, halkı meydanlara, havalimanlarına çağırdı.
Merdivenden ayak sesleri geldi. Komşumuz Ahmet Bey, çoluk çocuk sokağa çıkıyordu.
Telefonum çaldı. Kızım, sokağa çıkıp darbecilere karşı koymak istediğini söyledi, torunları bize bırakmak istiyordu. Getir, dedim.
Torunları anneannesine bıraktım. Abdest alıp kızım ve komşular sokağa fırladık.
AK Parti teşkilatı, halkı Sütlüce’deki genel merkeze çağırıyordu, cuntacılar binayı kuşatmıştı.
Halk sokak ve caddeleri doldurmuştu, birkaç sokak gittik, yeni bir mesaj:
“Küçükköy’deki lojistik binası işgal edilmiş, oraya gidin.”
Alibeyköy’deki lojistik binasının önü mahşer yeri. Arabalar, insanlar... Gece karanlığını Allahu Ekber sesleri aydınlatıyor. Binanın önünde yüzlerce araba, binlerce insan...
Bir cemse asker binayı işgal etmiş, aşçıları çağırıp 10 bin kişilik yemek yapmalarını istemiş. Halk kükrüyordu:
“Asker kışlaya! Darbeciler defolun! Ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber!”
Darbecilerin gözü korktu, cemseye doluşup kaçtılar.
Oradan AKOM’a gittik, darbeciler nizamiyeye hücum eden halkın üzerine ateş ettiler. Millet yere serildi. Yaralananlar olmuştu. Ateş kesildikten sonra yaralılar hastaneye sevk edildi. Üniformalı hainlerin insanımıza ateş etmesi milleti kızdırdı:
Bağırıp çağıranlar, sövenler... Ve o geceye damgasını vuran sloganlar:
“Asker kışlaya! Darbeciler kahrolsun! Ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber!”
Millet senelerdir, darbe yapıp milletin seçtiği iktidarları indiren CIA devşirmesi hainlere öfke besliyordu. O gece sokağa döküldü ve meydanlarda meydan savaşı verdi.
Boğaz Köprüsü tam bir savaş alanıydı. Sabaha kadar 34 yiğit şehit oldu, yüzlerce insan vuruldu, hastaneler doldu taştı.
Atatürk Hava Limanı mahşer yeriydi. Darbeciler iki yiğidi şehit ettiler, sabaha doğru hava limanından kaçmak zorunda kaldılar.
Bayrampaşa Çevik Kuvvet önünde 15 yaşındaki Halil İbrahim’i şehit etmiş, sonra da çevik kuvvet tarafından derdest edilmişlerdi.
Vatan Caddesinde emniyetin önündeki savaşı da kaybetmişlerdi.
İstanbul, Ankara ve büyük şehirlerin meydanlarında milletimiz 253 şehit verdi, 2193 yiğit gazilik rütbesine kavuştu.
CIA’nin devşirdiği hainler tam bir hezimet yaşadılar.
Demokrasi havarisi ABD ve Avrupa ülkeleri tam bir hayal kırıklığına uğradılar.
Ordu içinde satın aldıkları hainler bu defa başarısız olmuşlardı.
İlk defa bir Cumhurbaşkanı hainlere meydan okudu, millet ordumuzun silahlarını millete çeviren hainlerin üzerine yürüdü. Şehitliği göze alarak savaştı ve kazandı.
O gece kahraman milletimizin yazdığı zafer destanını 15 Temmuzda Tankları Vuran Ebabiller ve 15 Temmuz Diriliş Destanı isimli iki kitapta anlattım. Okuyucularıma tavsiye ederim.