• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Erkan Kavaklı
Ali Erkan Kavaklı
TÜM YAZILARI

Çanakkale ruhu ve şehit öğretmen Ahmet Rıfkı

17 Mart 2022
A


Ali Erkan Kavaklı İletişim: [email protected]

Şanlı Çanakkale Zaferinin üzerinden 107 yıl geçti. Bu yıl zafer kutlamaları yapılırken, 18 Mart Çanakkale Köprüsü de açılacak. 

253 bin şehidin canı pahasına kazanılan muhteşem zafer, bizi biz yapan değerleri en iyi anlatan şanlı hatıralar zinciridir. Mananın maddeden üstün olduğunu, imanın çeliği yenebileceğini, vatan ve şehitlik aşkının dünyanın en güçlü ordularını dize getirebileğini fevkalade güzel ispatlar. Özellikle eğitimcilerimiz Çanakkale Savaşlarını ve orada zafer kazanan atalarımızın dayandığı iman gücünü çok iyi anlatmalılar.

Bugün vatan sevgisi ve şehitlik ruhunu çok iyi anlatan şehit Öğretmen Ahmet Rıfkı’nın hikâyesini sizlerle paylaşacağım.

Vefa Lisesi Fransızca öğretmeni okula gelir, koridorlar bomboştur, her gün yeri göğü inleten öğrenci çığlıklarından eser yoktur. Okul oğul vermiş arı kovan gibidir. 9. sınıfa dersi vardır, sınıfa girer, hiç kimse ayağa kalkmaz, selam verir, kimse almaz, soru sorar kimse cevap vermez.

Sert bir sesle neden böyle yaptıklarını sorar. Bir öğrenci ayağa kalkar:

-Sizden utanıyoruz, der. 

Öğretmen afallar ve sorar:

-Neden?

-Düşman Çanakkale’ye dayandı, vatan tehlikede, üst sınıflardaki abilerimiz gönüllü olarak cepheye koştular. Yaşımız tutmuyor diye bize almadılar. İçimizde yaşı tutan bir tek siz varsınız, cepheye gitmemişsiniz.

Ahmet Rıfkı ilim ve eğitimin önemini anlatmaya çalışsa da öğrenciler ikna olmaz. Vatan elden gittikten sonra senin öğreteceğin Fransızca ne işe yarar, derler. 

Ahmet Rıfkı’nın beyninde şimşekler çakar, öğrencileri ikna etmek isterken kendisi ikna olur ve cepheye gitmeye karar verir.  

Beyazıt’tan hızlı adımlarla askerlik şubesine doğru giderken “Ahmet Rıfkı” diye çağıran bir ses duyar. Dönüp bakar, üniversite hocası Müderris Emin’in kendisine seslendiğini görür. 

Duraklar. Hoca, nereye gittiğini sorar. Ahmet Rıfkı olup biteni anlatır:

-Askerlik şubesine, gönüllü yazılacağım, der. 

Müderris Emin çok memnun olur:

-Git evladım, sabah derse gittim, sınıfta kimse yok. Gözüm tahtaya kaydı. Güzel bir yazı dikkatimi çekti. Bir öğrenci şöyle yazmış: 

Muhterem Hocam,

Gerek Ayasofya Camii’nde yaptığınız vaazı ve gerekse sınıftaki konuşmalarınızı dinledik. Söylediklerinizden anladık ki Çanakkale milletimizin namusudur. Milletçe direnmemiz ve vatanımızı savunmamız lazım. Sınıfça Çanakkale’ye gidiyoruz. Gönlünüz rahat olsun. Çanakkale’de talebeleriniz gönüllü birliği olarak düşmana haddini bildirecektir. Dualarınızı bizden esirgemeyin. Lütfen, hakkınızı ve emeklerinizi helal ediniz. Öğrencileriniz adına 403 Nazmi”

Göğsüm kabardı, yüreğim fokur fokur kaynadı. Boğazım düğümlendi, gözlerim nemlendi ve gözyaşlarıma engel olamadım. Kendi kendime dedim ki:

“Asıl siz bana dua edin evlatlarım. Asıl siz hakkınızı helal edin. Şimdi gözümde ve gönlümde birden büyüdünüz. Benden büyüksünüz şimdi. Her biriniz bir şehit veya gazi adayı. Cepheye gitme kararı almışsın, ne mutlu! Git evladım! Vatan sizi çağırıyor!”

Ahmet Rıfkı kısa süre eğitim alır, cepheye teğmen olarak gider. Cephelerde kahramanca savaşır. 6 Ocak 1916’da İngilizleri Anafartalardan kovarken terk edilmiş çadırlardan birinde altın kabzalı bir tabanca görür, almak için uzanır. Tabanca tuzaklanmıştır, aniden patlar ve Ahmet Rıfkı oracıkta şehit olur. 

Künyesi üç gün içinde İstanbul’a annesine ulaştırılır; eşyaları, parası ve şehitlik ikramiyesi annesine teslim edilir. Ayşe Hanım, oğlunun hatıralarına bakar ve hıçkırarak ağlar. Nihayet şehit annesi olduğu için şükretmesi gerektiğini düşünür; yavrusuna dualar eder. Bir gün biriken borçlarını ödemek üzere mahalle bakkalı Selahaddin Adil’e gider. Bakkal, borç defterini şehit annesinin önüne serer ve defterdeki yazıyı gösterir: 

“Bu hesap Ahmet Rıfkı’nın kanıyla ödenmiştir, vesselam!”

Sonra yüreği yanan anneyi şu sözlerle teselli eder: 

-Sen bu vatana evladını verdin, biz birkaç kuruş borcu sildik, çok mu?”

Muhteşem Çanakkale Zaferi, üniversitelilerle birlikte vatan savunmasına koşan Konya, Adana, Kayseri, Galatasaray, Kabataş gibi yüzlerce binlerce liselinin kanlarıyla kazanıldı. O yıl okullar mezun vermedi; öğrenciler vatan savunması için koştular ve cephelerde destanlar yazdılar; Vahşi Batı’nın yüzündeki “medeniyet” maskesini düşürdüler. (Matarama Kan Doldu, s. 267)

Öğrencilerimizi bir yandan dünyadaki ilim ve teknoloji yarışına hazırlamalı bir yandan da yüreklerini vatan ve millet sevgisiyle donatmalıyız. Can, mal, namus, din, onur ve haysiyet vatan toprağında korunabilir. Bize kimlik, izzet ve onur veren manevi duyguları beslemeliyiz. 

Beyin Vitamini: Muhteşem Çanakkale Destanını anlatan Matarama Kan Doldu isimliromanım,cephelerde destan yazan kahramanları anlatır, bu ay 9. baskısını yaptı. Bize ruh ve kimlik kazandıran tarihimizin şanla dolu sayfalarını unutmamalı ve unutturmamalıyız.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Çanakkale

Çanakkaleye giden vatan evlatları savaşı kazandı ve kalanları döndükten sonra T.C DEVLETİNİ kurdu......ve ona ihanet için sırasını bekleyenler Çanakkaleyi anlatıyor,,,kadere bak..

Erhan

Dünyada tek lider tayip Erdoğan'ı
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23