Sporun medeniyetsiz boyutu!..
Spor yazmak istiyoruz, milli ve manevi değerimizle, geleneklerimizle bağdaşır olsun. Olsun ki bizde yazmaktan hoşnut olup, topluma bir faydamız olsun. Fakat nerede! Bu da kendi tarihimiz ve dini inançlarımızdan ne kadar kopuk yaşadığımızın en canlı-önemli göstergesi. Evet, ne zamanki sözde modernleşme hareketi başladı, işte o vakit medeniyetimizden koparıldık. Spor dahil olmak üzere kültür, sanat, edebiyat v.b. hayatımızı inşa eden değerlerimizi Batı Medeniyetinin pençesine atarak-kaptırarak, özümüzü kaybettik. Bana dokunmayan yılan sözünde vurgu yapıldığı gibi, süreç o kadar şeytan aklıyla ortaklaşa işletiliyor ki, toplumumuzun her bir ferdi etkileniyor, etkilenmekle kalmıyor, sürecin bir parçası oluyor. Sonrasında ise, sorgulama başlıyor; ‘Toplum olarak bugünleri neden yaşıyoruz?’ Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Bir kavim kendini bozmadıkça, Allah onları bozmaz’ (Rad Suresi-11) buyuruyor...
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İbn Haldun Üniversitesi Külliye açılışında can alıcı bir cümle kullandı; ‘En haklı olduğumuz konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz…’Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de “Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır. De ki asıl doğru yol ancak Allah’ın yoludur.’ Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana dost ne de yardımcı olacaktır.” (Bakara Suresi-120) buyuruyor. Cumhurbaşkanımız sözlerine devam ediyor ‘Okullarımızda milyonlarca öğrencimiz eğitim-öğretim görüyor, ama çoğu alanda hepimiz mutmain edecek yetişmiş insan gücüne sahip değiliz. Genç bir nüfusa sahibiz, ama bizim sesimiz ve nefesimizi yansımıyor. İlimde, sanatta, kültürde hep benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. En haklı olduğumuz konularda bile dünyayaya kendimizi anlatamıyoruz…’
Dünya düzeninin geldiği nokta ve bu çarkın işletilen süreciyle birlikte, batı anlayışının toplumumuzu değişime uğrattığı/hormonlaştırdığı bir sürece seyirci kalarak, kendimizi çaresiz, bir kenara itmiş gibi teslimiyete bürünmemiz söz konusu değil. Bilim, teknoloji, kültür ve sanatta olduğu gibi, sporun toplum üzerine yansımalarını iyi analiz etmek. Ülkemizin her ferdinin sporun kendi içinde sağlık, sosyal, ekonomi, turizm gibi faaliyet alanlarında yer alması kaçınılmaz bir gerçek. Bu doğrular ışığında, zaman zaman ‘aydınlatma’ amacıyla hareket ediyoruz. Anlamak istemeyen, konuyu İslam’ın (Kur’an ve Hadis-i Şerif) emirlerine göre değil, kişisel menfaatlerine göre yorumlama yolunu seçiyor. Bu durumda Hakk ve İslam Medeniyet çizgisinden uzaklaşmaya neden oluyor. Geleneksel sporların yerine modern sporların alması bu ve benzer durumları tetikler oldu. Şan-şöhret hevesiyle, bizi biz yapan değerlerden uzaklaşıp başkaları, nefsimize hitap edecek şekilde olma özentisine kapıldık. Sporun içerinde yaşanan bu değişimlerden sadece birkaçını kılık-kıyafet, cinsiyet eşitliği, kumar v.b. başlıklar altında toplayabiliriz…
Tüm bu anlatılan, yazılan ve söylenenler ışığında ‘Medeniyetimiz neden tek dişi kalmış canavara dönüştü?’sorusunu tekrar tekrar yöneltme cehaletine düşmemeliyiz! Madem başımıza gelenler, yaptıklarımızdan. Gazetemizin yazarı, Değerli Büyüğümüz Abdurrahman Dilipak geçtiğimiz günlerde ‘Var mısın iddia’ya başlıklı yazısında, kumar ve içkinin felaketini anlatan bir yazı kaleme aldı. Spor-futbol adı altında oynatılan bahis-şans oyunlarının felaketinden bahsettiği yazısını ise “…Bu işlerden elde edilecek gelirle sponsor da olsanız hayır da yapsanız bunun bir faydası olmaz; ‘Kem âlât ile kemâlât olmaz…’ ” şeklinde tamamlıyor…