Millilerin Dünya Kupası süreci ve Gazze…
Millilerin Dünya Kupası süreci ve Gazze…
AHMET GÜLÜMSEYEN
A Milli Futbol Takımının, FIFA Dünya Kupası serüveni devam ediyor. Milliler, Bulgaristan’dan sonra dün akşam Gürcistan karşısındaydı. A Millilerin üzerinden futbolu konuşup tartışırken, bir yandan da Hamas ile İsrail arasında esir takası vardı. Her iki konu o kadar iç içeki. Futbolun ortak, ‘seçici’ ve ‘belirleyici’ olma özelliği o denli açık ve net ki. Bu süreçte yaşananlar bize, futbolun sadece sahadaki ‘oyun’ olmaktan da öte siyasi, sosyolojik, ekonomik ve ideolojik gibi, birçok özelliği bünyesinde barındırabileceğini gösterdi.
Yöneten ve yönetilenler gibi unsurların yer aldığı akım, tarihin derinliklerine kadar uzanmakta. O nedenle, bir yandan futbolu konuşurken, diğer yandan İsrail’in Filistin’de yaşattığı soykırımın benzerinin bir daha yaşanmaması için, gündemdeki yerini koruması önem taşıyor…
FIFA, UEFA VE DİĞERLERİNİ NASIL BİLİRDİNİZ?
Dünya Kupası, FIFA’ya bağlı gerçekleşen bir spor organizasyon. UEFA gibi FIFA da tıpkı IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) ve FIBA (Uluslararası Basketbol Federasyonu) gibi spor organizasyonlarının sevk ve idaresinden sorumlular. Bu kuruluşların adı okunduğunda, şimdilerde ilk akla gelen husus, Ukrayna-Rusya savaşı sürerken Rusya’ya verilen spor organizasyonlarından men cezası ve İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği soykırıma rağmen, İsrail’e karşı herhangi bir yasaklayıcı yaptırım uygulamaması.
Öncesi de var ama, 7 Ekim 2023 tarihinde ‘alevlenen’ İsrail vahşetinden bugüne tam iki yıllık bir süreç geride kaldı. İslam topraklarındaki siyonist anlayışın taşeronu İsrail’in çocuk, genç, yaşlı demeden korkunç katliamı tarih sayfasında yerini alırken, söylem ve uygulamalarla bu sürece katkı sağlayanların konumu, kanla beslenen soykırımcıların asla ve asla unutulmaması gerekmektedir.
FIFA, UEFA, IOC, FIBA gibi spor kuruluşlarının onayıyla müsabakalarına çıkan İsrailliler, kazandıkları maçlarda ‘sevinç’ çığlıkları attığı esnada, İsrail’in attığı bombalarda hayatını kaybedip, cesetleri parçalanan masum insanlar için ‘ağıtlar’ yakılıyordu. Öylesine ‘acımasız’, imtihanı ‘ağır’ bir dünya. İçinde bulunmamız, yaşananların şahidi olduğumuz için de, sorumluluğunu taşıyoruz.
Peki, bu sınavın hangi aşamasında olduğumuzu düşünmek, nefsimizin korku zincirini kırıp, ‘Kahrolsun İsrail?’ dediğimizde, siyonist anlayışın gözü kararmış, acımasızca tavrı/uygulamalarına karşı yaptıklarımız, yapmamız gerekenler karşısında insanlık, vicdan ‘terazisinin’ hangi ‘kefesindeyiz’ acaba? Düşünüp, harekete geçemeyişimiz ‘korku mu?’ yoksa, ‘beceriksizlik’ veya ‘acizliğimiz’den mi kaynaklı!.
TFF’NİN TRİBÜN GELİRLERİ GAZZE’YE
Türkiye Futbol Federasyonu, İsrail ile Filistin görüşmelerinin yapıldığı süreçte, bölgede yaşananlara yönelik net tavır sergilemeyi sürdürüyor. İsrail soykırımının şiddetlendiği süreçte, siyonistlere karşı yeteri kadar sesini çıkarmayan TFF’de, son dönemlerde hareketlilik yaşanıyor. TFF, Başkan İbrahim Hacıosmaoğlu imzasıyla İsrail’in tüm sportif müsabakalardan men edilmesi için geçtiğimiz ay, dünyadaki futbol federasyonları başkanlarına mektup göndermişti.
Ülke futbolumuzun bir numaralı sorumlusu TFF aldığı yeni kararı ise dün akşam oynan, Türkiye-Gürcistan maçının tribün gelirlerinin Gazze halkına bağışlanması. Alınan karar elbette ki takdir edici. Gönül isterdi ki, bu ve benzeri, tepki, karşı koyma ve yardım içeren kararlar, katil İsrail bomba ve kurşunlarıyla hayatını kaybeden 900’e yakın sporcunun, 500’e yakın spor tesisinin yerle bir edilirken alınması.
Biz bu satırları yazarken, sezon başında İsrail’den transfer edilen AMED Sportif Faaliyetler Kulübünün İsrailli oyuncusu Dia Saba’nın, futbol karşılaşmalarında yer almaya devam etmesi. Ülkemiz dahil, tüm dünyada İsrail ürünleri/malları/oyuncu ve takımları boykot edilirken, AMED’li yöneticilerin İsrailli bu oyuncuyu transferi bir yana TFF, ‘İsrail’in dört büyük kulübünden biri’ olarak tanımlanan Maccabi Hayfalı oyuncuya, ülkemizde lisans çıkarılmasına nasıl onay verilebilir, anlaşılır gibi değil! Bu da, yazımızın giriş bölümünde değindiğimiz, sporun ideolojik/siyasi yönüne bir başka örnek olsa gerek. Allah (cc) bizleri, yaşadıklarımızdan ders alanlardan eylesin inşallah. Amin.