Futbolda şiddet ‘çarkı’ nasıl döndürülüyor?
Süper Lig başlayalı henüz 5 hafta olmasına rağmen ‘şiddete teşvik’ hadiseleri, iyiden iyiye kendini göstermeye devam ediyor. Ankaragücü-Beşiktaş maçında tribünden sahaya inmekle kalmayıp orta sahaya kadar koşarak gelen ‘malum şahıs’ kameralarında çekim alanı, milyonların da şahit olduğu bir ‘hamle’ ile oyuncuya/hakeme tekme atma ‘cesareti’ gösteriyor. Saldırıyı yapan kimdir, sicili, olaylara teşvik sebebi gibi ayrıntıları, biz bilemeyiz, ‘adli’ makamlar bilir! Bizim üzerinde durmamız gereken konu, bu tür istenmeyen ‘hadiselerin’ bir daha yaşanmaması adına, bu ve benzeri hadiseleri tetikleyen unsurların ortadan kaldırılması. Bununla ilgili emniyette ‘Spor Güvenliği Şube Müdürlüğü’ dahi mevcut. Neden? Futbol/sporun içerisinde tatsız olayların yaşanmaması adına gerekli önlemlerin alınması. Toplumun refah, huzur ve güveni için 24 saat mesai harcayan Emniyet çalışanlarına kolaylıklar dilemekten, kendimizi alamıyoruz. Çünkü, her defasında spordaki bu benzeri olayları ‘tetikleyip’, yetmedi çıkmaza sokan bir anlayış var!.!
Sporun kötü alışkanlıklardan korunması için iyi bir ‘rehabilite/tedavi’ aracı vurgusunu yaparken, futbol başta olmak üzere, sporun diğer branşların da bu yaklaşımın (dostluk/barış/kardeşlik) dışında kaldığını örnekleriyle görmek mümkün. Spor/futbol ve şiddet konusunda bu satırlarda ‘sayısız’ yazı yazdığımızı hatırlıyoruz. Bu da demek oluyor ki, dün ne ise bugün de benzerleri yaşanıyor. Çünkü buna meyilli bir kesim var! Bugün farklı şeyler yazalım, olaylara başka bir boyuttan değerlendirelim diye bir araştırma yapalım derken, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Spor Güvenliği Şube Müdürlüğü 23.02.2020 tarihinde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray (Cemil Usta 23. Hafta karşılaması) maçının raporuna denk geldik. Rapora göre toplam da (57) şahıs hakkında “6222 Sayılı Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanuna Muhalefet” suçundan adli işlem yapılmış. Suça karışanların ‘profili’ dikkat çekici. Apaçık, ders çıkarma adına ‘Beni görün artık’ der gibiler; “(10) şahsa “Yasak Madde Sokmak”, (4) şahsa “Usulsüz Giriş”, (3) şahsa “Küfürlü Tezahürat”, (4) şahsa “Görevli Memura Hakaret”, (1) şahsa “Karaborsa”, (3) şahsa “Kasten Yaralama”, (21) şahsa “Sahaya Yabancı Madde Atmak”, (2) şahsa “Yasak Alan İhlali”, (5) şahsa “Mala Zarar Verme”, (1) şahsa “Küfürlü Tezahürat” ve “Devletin Kurum Ve Organlarını Aşağılama”, (1) şahsa “Alkollü Giriş”, (2) şahsa “Mala Zarar Verme” ve “Açıktan Hırsızlık” işlem yapılmış. Bu tablo bize ‘futbolun’ sadece ‘spor’ adı altında masumane bir tanım içermediği ve oyunun içerisine ‘kimlerin’ sızmasından anlamak güç değil. Cezayı gerektiren açıklama konusunda Kulüp Başkan ve Yöneticilerini de işin içine kattığınızda, oyunun daha farklı boyutlara ulaştığını, yine geçmişteki örneklerde görmek mümkün. Yıllar önce yine bu satırlarda yer alan yazımızı bakın nasıl tamamlamışız; “Sonuç, üst üste alınan cezalar. Tribünde yer alma loca da yer! Olmadı, söyleyecek sözün var ama açıklama yapamıyorsun, Kulübün resmi internet sitesinden ‘yazılı’ olarak içini-kinini dök. Sonrasında kesilen ‘para’ cezası mı? Kulübün ‘kasanından’ öde. İnsan düşünmüyor değil; Bu cezalar, muhatabının kendi ‘cebinden’ çıksa bu kadar ‘cazip’ hale gelir mi? Sanmıyorum…” Ankaragücü-Beşiktaş maçında ve sonrasında (açıklamalar), saha dışında da diğer Kulüp yetkilerin kendi aralarında, transfer konusunda dur-durak bilmeyen ‘polemikleri’ dünden bugüne ‘değişen’ bir şeyin olmadığı gerçeğinin teyididir…
Evet, yaşananlar/yaşanacaklar hakkında başkan ve yöneticisi konuşur, futbolcu tartışır, tribünler taşkınlık yapar ve ona göre ilgilisi ceza alır! Peki, nereye kadar? Bunun dur-durağı yok mu? Spor sahalarında yaşanan olayların takibi ve sonuçlandırması Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) görevi. Gençlik ve Spor Bakanlığı da sürece seyirci kalmayıp, ‘Beyler, neler oluyor burada’ diye, sürece ‘müdahil’ olması gerekmez mi? Kalite açısından futbolumuzun istenilen seviyede olmamasının nedenini, bu durum o kadar net özetliyor ki. Çünkü herkes, sahada sergilenen ‘futboldan’ daha çok, futbolun içinde oynanan/oynanacak ‘oyuna/tartışmaya’ dikkat kesilmiş durumda.