Ayasofya’da namaz… Spordaki geleneklerimiz
24 Kasım 1934 tarihinde müzeye çevrilen Fatih Sultan Mehmet Han’ın emaneti Ayasofya Camii, bugün Cuma namazıyla birlikte tekrar ibadete açılıyor, elhamdülillah. Yiğidin hakkını, yiğide teslim etmek gerekiyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya’nın tekrar ibadethane açılması yolundaki takdire şayan gayret ve çabası, hukuki açıdan engellerin ortadan kalkmasıyla birlikte, bugün Cuma Namazımızı Ayasofya’da kılacağız, inşallah. 1500 yıllık geçmişe sahip, uygarlık, bağımsızlıkların sembolü, medeniyetlerin temsil edildiği yer Ayasofya. Ayasofya’nın bugün ibadete açılması, Peygamberimizin sözüne mazhar olmuş şehirde yer alan, Fatih Sultan Han’ın İstanbul’u fethinin sembolü, zincirlerin kırılması, tutsaklığın ortadan kalkmasıdır…
Ayasofya’nın Camii olarak ibadete açılması, ecdadın bize bıraktığı emanete sahip çıkmak, öze dönüş hareketinin anlamlı yansımasıdır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakıflarının vakfiyesi olan Ayasofya Vakfiyesi’nde yer alan ‘Vakfı amacı dışında kullananlara Allah’ın, meleklerin, insanların laneti üzerine olsun, kabir azabı dinmesin, haşir günü yüzüne bakılmasın’ ifadeleri, bu önemi mahiyetini görmekteyiz. 86 yıl sonra tekrar özgürlüğüne kavuşan Ayasofya Camii, bu süreçte geçen tutsaklık zincirinin kırılması demek. Bir ülkenin tam bağımsızılığının sembolü ezan ve bayrak göz önüne getirildiğinde, bugünki Ayasofya’nın müzeden ibadet haneye çevrilmesinden daha net meseaj, ne olabilir ki!..
İstanbul’un fethinin Başkomutanın Fatih Sultan Han’ın bize meanet ettiği mirasa yeniden kavuşmak ve milyonların iştirak ettiği Cuma namazını eda edilecek olması, şahirimiz Yahya Kemal Beyatlı’nın Süleymaniye’de Bayram Namazı Şiirininin son bölümünde yer alan şu mısralar, sanki günün anlam ve manasının özeti gibi; ‘Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor? Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!.. Adalar`dan mı? Tunus`dan mı, Cezayir`den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi, Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor; O mübârek gemiler hangi seherden geliyor? Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine. Çokşükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine, Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı. Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.”
GELENEKSEL SPORLARIMIZA YÖNELMEK…
Bugün Ayasofya tutsaklık zincirin kırarken, kendi kendime ‘Bu önemli anlardan, ders çıkaranlardan oluyor muyuz?’ sorusunu sormadan edemedim. Ahmet Gülümseyen olarak, dünya yüzünde nasıl hatırlanmakta, ardımızdan ne tür bir eser bırakacağımızın hesabımı yapıyor muyuz? Niyet ve gayretimizle, İslam ölçüsünün, Allah’ın (cc) emirleri ve Peygamber Efendimizin örnek hayatının neresindeyiz? Baki alemden ebedi hayata göçerken, beraberimizde ne götürecek, geride neler bırakacağız? Bu sorularla muhatap olmak kadar, doğuracağı sonuçları da o kadar güç-zor olsa gerek!..
Modern hayat safsatasının, altın tepsi içerisinde toplumumuza neyi sundular! İnanç, gelenek ve göreneklerin nasıl çarçur edildiğinin mesajı, bağımsızlığın sembolü olan İstiklal Marşımızın ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar…’ mısralarına da yansıyor. Hayatın her alanında olduğu gibi sporda da durum farksız değil. Toplumumuzun milli ve manevi değerleriyle yoğrulmasıyla ortaya çıkan Geleneksel Sporlarımızı göz ardı edilmesi, Modernlik adı altında yaşanan, dini inanç ve tarihimizden kopuk, safsata, rezalet ve çirkinlikleri yaşadıkça, dileriz bugün, Müslümanların Bayramı Cuma günü Ayasofya’nın tekrar camii olarak ibadete açılması, hepimizin kendimize kıssadan hisse, pay ve dersler çıkarmasına vesile olur. Bizleri bugüne kavuşturan Allah’a hamd, çifte bayramın bir arada yaşanması yolunda gayret ve çaba gösterenlerden Rabbim razı olsun inşallah…