• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak
TÜM YAZILARI

YÖK yok olmadan!

18 Temmuz 2020
A


Abdurrahman Dilipak İletişim: [email protected]

Üniversitelerimiz mefluç. YÖK yok edilmeden bu yapıdan bir şey olmaz.

YÖK’ü yok edince düzelecek mi? Öyle hemen değil. Bir defa insan malzemesi felaket. Mevzuat felaket, mülkiyet felaket. “Vakıf Üniversiteleri” diye bir ucube çıkardık, durum ortada. Bunların birçoğu Vakıf filan değil. İşi kılıfına uyduruyorsunuz “Vakıf Üniversitesi” oluyor. İcazetli bir kısmı zaten sırtını devlete dayamış, kamu kaynaklarından besleniyor. Vakıf da değiller işe “vaakıf” da değiller. Devlet Üniversitelerinde de durum pek iç açıcı değil, birkaç tanesi müstesna.

Böyle Üniversite yönetimi olmaz. Bunların dörtte üçü bir “meslek yüksek okulu” kapasitesine bile sahip değil ya hu! Üniversiteler diploma dağıtıyor. FETÖ aklı bu. Lise mezununa Üniversite diploması verip, sipariş yüksek lisans ve doktora ile akademisyen imal ediyorlardı.

Üniversitelerin yakışıklı binaları var. Törenler güzel, raporlar harika. İçerisi cadı kazanı!.

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur geçen gün “YÖK imamı kim?” diye yazdı. Sahi YÖK imamı kim?

Türkiye’de 205 üniversite ve akademi varmış. 131 devlet üniversitesi (on teknik üniversite, bir yüksek teknoloji enstitüsü ve iki güzel sanatlar üniversitesinin yanı sıra Millî Savunma Üniversitesi ve Polis Akademisi.) ve 74 de vakıf üniversitesi bulunmaktaymış. Batılı standartlarda en başarılı Üniversiteler, Bilkent, ODTÜ, İTÜ, İstanbul Üniversitesi, Sabancı, Boğaziçi, Koç.. O kadar. Bu Üniversitelerde görev yapan idari görevlilerin dışında 166 bin 225 akademisyen var.

FETÖ’nün 15 Üniversitesi vardı: Altın Koza / İpek Üni., Bursa Orhangazi Üni., Samsun Canik Başarı Üni., Diyarbakır Selahaddin-i Eyyubi Üni., İstanbul Fatih Üni., Kayseri Melikşah Üni., Konya Mevlana Üni., İzmir Şifa Üni., Ankara Turgut Özal Üni., Gaziantep Zirve Üni., Adana Kanuni Üni., İzmir Üni., İstanbul Murat Hüdavendigar Üni., İzmir Gediz Üni., İstanbul Süleyman Şah Üni.

FETÖ’cüler isim seçmede bizimkilerden daha başarılı. Bizimkiler, pek de dindar bir hayatı olmayan, ama fakülte binasını yapan müteahhidin adını İlahiyat Fakültesine veriyor! 

Bakın bugüne kadar Üniversitelerden FETÖ’cü diye uzaklaştırılan öğretim üyesi sayısı mevcut Üniversite sayısının iki katından biraz fazla. Yani en fazla Üniversite sayısının 3 katı isim.

Yahu siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz!. Mevcut Vakıf Üniversite sayısının beşte biri onlarınmış 15 Temmuz öncesi. FETÖ’nün Üniversitelerini kapattık diyorsunuz ama, adamlar mevcut devlet ve Vakıf üniversitelerinde hâlâ görevdeler. Daha fazla Üniversitede daha fazla öğrenciye ders veriyorlar. Biri bana açıklasın: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. ÖSYM, YÖK, YKS, KPSS gibi kurumlarda çalışan herkesin takip edilmesi gerekiyordu. Ama yok. Hâlâ bu kurumlarda eski ve yeni çalışanlar üzerinde birtakım çevreler tarafından Mobing uygulandığı iddiaları gündemde. Eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, FETÖ’nün sınav sorularını çaldığını söyleyerek, «ÖSYM’nin kullandığı ve kullanmak için beklettiği bütün soruları aldılar” demişti daha yakın zamanda. Özcan, “YÖK’ü YOK etmek gerek” diyen bir isim. Özcan’dan soruları alan savcı Şadan Sakınan’mış. Adam bütün soruları almış o zaman, Özcan itiraz edince, Zekeriya Öz aramış. Yani ciğeri kediye emanet etmişiz.

YÖK FETÖ’cülerin en az kayıp verdiği kurumların başında geliyor. Evet FETÖ’nün dış bağlantıları, diplomasi ayağı fazla zarar görmedi. Yabancı ülke temasları muhafaza ediliyor. YÖK ayağı da öyle. Siyasi ayağında fazla bir ilerleme sağlanamadı. İş ve Media ayağı da aynı şekilde. Sanat, Spor, Finans alanında da fazla bir ilerleme sağlanmadı. FETÖ geldiğinde bakanlar kurulu kimlerden oluşacaktı. Valilikler ve ilk atanacak isimler kimler olacaktı. FETO’yu karşılamaya gidecekler, dönüşünde onu karşılayacak olanların listeleri bile hazırdı yahu. Karşılama bilboardları bile hazırdı.

FETÖ davası sulandırıldı. Bütün darbe davaları gibi o da sembol isimler ve olaylar üzerinden sürdürülüyor. 15 Temmuz günü saldırıda görev alanlar ve deşifre olanlar. Zaten bir kısmı tası tarağı topladı kaçtı. Ama en son ve en iyi bilmemiz gereken 15 Temmuz davasının bile ben gerçeğin çok büyük bir kısmının bir buzdağı gibi suyun altında kaldığını düşünüyorum.

Öte yandan; bu işe bulaşıp, içeri girip dışarı çıkanların bütün mallarına el konulup, bunların geçimleri konusunda bile acze düşüp, apartman aidatını bile ödeyemez hale getirilenlerin, örgütün himmetine muhtaç hale getirilerek yine yanlış bir iş yapıldığını düşünüyorum. Babaları suçlu olsa bile ailesini ele muhtaç bırakanlar aslında onları kendilerine düşman yapıp, karşı tarafın kucağına itelediklerini görmüyorlar mı? Hepsi böyle değil elbette. Kriptolar, zulaları olanları söylemiyorum.

Bir ilim yuvasında bile bunlar oluyorsa, hani derler ya, “tuzun koktuğu” yer burası olsa gerek.

Yine 15 Temmuz’un yeni bir yıldönümündeyiz. Siyasiler ne tumturaklı laflar ettiler yine. Ama bilsinler ki, tumturaklı lafların toplumun gönlündeki karşılığı her gün biraz daha zaafa uğruyor. Eğer suali mukadderlere cevap vermez, şaibeli isimlere makam ve mevki verir, onların 15 Temmuz’un ilk saatlerinde sokağa çıkanları ezmelerine fırsat vermeye devam ederseniz, öfkenin yönü değişebilir. İnandırıcılığını kaybedersiniz. Kripto FETÖ’cüleri 17-25’le sınırlandıramazsınız. Yoksa sadece kendinizi kandırırsınız ve onlar gün gelir, bu işin hesabını sizden sorarlar.

Bir de o içinizdeki, şimdi sizinle uygun adım yürür görünen  kripto FETÖ’cülerin sizi giderek kendilerine benzettiklerinin farkında değil misiniz.. Dikkat, celladınızın bıçağını biliyor ya da kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşuyor olabilirsiniz. Selâm ve dua ile.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23