• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

Tarih yapan milletin çocukları bu ne hâl!

24 Aralık 2025
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

Tarih yapan milletin çocukları bu ne hâl!

YAŞAR DEĞİRMENCİ

Din-dil-tarih şuuru olmadan olmaz. Tarih yapan millet tarihe mi havale edilecek? 

İnsanlığın umudu olan millet Türk milleti. Devlet de Türk devleti. Bu ümit ve bakış açısı da insanlığı, insani değerleri bitmiş Batı’dan geliyor. Şefkatin, merhametin, adaletin, hakkaniyetin verildiği, maiyetindeki insanların kendi kültür ve değerleriyle yaşayabildiği, yaşatabildiği tek devlet de Osmanlı idi. Bizler de Selçuklu ve Osmanlı’nın devamıyız. Lider Türkiye’yiz. Türkiye kilit, kurucu bir rol oynayacak. Türkiyesiz bir dünya kurulamaz. Bunları düşünürken, yazarken Osmanlı düşmanlığı ile yetişen/yetiştirilen gençlere mutlaka sağlam kaynaklardan (resmi tarihin dışında) tarihimiz, bizi biz yapan değerlerimiz öğretilmeli. Tarihini inkâr edenler; kendi milletini ve aidiyetini bilmeyen Batı uşaklığına giden aşağılık kompleksinden kurtulamamış zavallılardır. Bunları yazarken milletin, ümmetin, insanlığın derdiyle dertli münevverimiz/aydınımız Yusuf KAPLAN hocamızın bu hususlara temas eden yazısından bazı cümlelerini siz değerli okuyucularıma nakletmek istiyorum.


“Bin yıldır, dünya tarihini biz yapıyoruz Selçuklu ve Osmanlı çocukları olarak. Son iki asır hâriç. İki asırdır tarih yapmıyoruz. Osmanlı durduruldu, dünya tarihi durdu. Kafkaslar, Balkanlar, Türk dünyası, Arap dünyası paramparça oldu; bütün bir İslâm dünyası emperyalistler tarafından köleleştirildi. Özelde bizim yani Osmanlı’nın, genelde ise İslâm dünyasının tarihten çekilmesiyle, sadece İslâm dünyası cehenneme çevrilmedi, dünya da dengesini yitirdi: Osmanlı çekildi dünyadan ruh da çekildi gitti...


Gazze’de yaşanan insanlık tarihinin en ürpertici soykırımı, genelde dünyanın, özelde ise Batılıların Yahudilerin güdümünde olduğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi.

Sonuçta, kapitalist vahşî Batı uygarlığı hem ontolojik şiddet üretti hem de ürpertici barbarlık biçimleri geliştirdi. Maddî uygarlıkta kat ettiği mesafe, manevî anlamda da kültürel düzlemde de tam tersi bir şekilde sonuç verdi: Nicelikte patlama, nitelikte çöküşle sonuçlandı. Bütün yaşananlar, dünyanın adalete, hakkaniyete ve merhamete her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğunu ispatladı.


Batılılar, kendileri dışındaki kültürlere, medeniyetlere ve dinlere hayat hakkı tanımadılar.


Yeryüzünde adalet, hakkaniyet ve merhamet ilkelerini en mükemmel şekillerde hayata geçiren tecrübe Osmanlı medeniyet tecrübesi oldu. Önümüzdeki bir asır içinde yeni bir dünya kurulacak. O dünyanın kurulmasında Osmanlı ruhu ile donanan Türkiye kilit, kurucu bir rol oynayacak. Şu gerçek gün ışığına çıktı biz hâriç bütün dünya tarafından çok iyi anlaşıldı: Türkiyesiz bir dünya kurulamaz.

Türkiye Yüzyılı fikri, masal değil, gerçekleşecek er ya da geç.


Ama ayaklarımız yere sağlam basmamız lazım, şart: Şu an önümüzde çok büyük handikaplar ve engeller var. Dün, yüz yıl önce, iki yüz yıl önce dışarıdan bizi engellemeye çalışıyor, tarihten uzaklaştırmak için her cephede bizimle savaşıyorlardı emperyalistler, içerden ve dışarıdan kuşatma savaşı veriyorlardı.


Emperyalistlerin en aşağısı, en sinsisi İngilizler içeriden devleti ele geçirdi, Osmanlı ülkesinin siyasî modernleşmesinde (Osmanlı’yı içeriden çökertecek, intihara sürükleyecek) kurumların ve durumların icat edilmesinde kilit rol oynadılar.


Paşaları satın aldılar, devlete sızdılar, Osmanlı toplumunun içeriden çökertilmesi anlamına gelen İslâm’dan uzaklaşan bir entelijansiya yetiştirilmesine yol açan modernleşme ya da Batılılaşma projesini idam fermanımız olan Tanzimat’tan itibaren satın aldıkları ve beyinlerini yıkadıkları paşalarla, elitlerle devleti içeriden çökertecek yapı taşlarını döşediler.

Osmanlı ülkesi emperyalistlere karşı destansı direniş örnekleri sergilediği için dışarıdan değil içeriden işgal edilecekti. Fiilen değil, zihnen! Sonunda Osmanlı, işbirlikçi Jön Türkler ve İttihatçılar tarafından adeta tasfiye edildi 10 senede hem de! Komitacılar devleti ele geçirdiler. 


Cumhuriyeti kuran kadroların içinden etkili bir grup, İstiklal Savaşı’nın Osmanlı’ya karşı verildiğini söyledi. İstiklal Savaşı yıllarında, amaçlarının “saltanatı ve hilâfeti korumak” olduğunu başta Hâkimiyet-i Milliye gazetesi olmak üzere her yerde yazan ve söyleyen Mustafa Kemal, daha sonra kaleme alınan Nutuk’unda asıl savaşın “gerici, Orta Çağ zihniyetinin temsilcisi” olarak adlandırılan Osmanlı ile savaş olduğu açık ve örtük şekillerde ifade ediliyordu. Dönemin yalaka aydınlarından ve etkili adamlarından bazıları bunu açık açık haykırıyordu adeta! Osmanlı’nın adalet, hakkaniyet ve merhamet ilkelerine.


Gelgelelim, günümüzde Osmanlı hiçbir zaman soykırımcı, katliamcı, çapulcu, yakıp-yıkıcı olmadığı halde bizi, bu toplumu bile Osmanlı ile korkutan beyin özürlü Osmanlı/İslâm düşmanları var bu ülkede.

Dünyanın Osmanlı’nın ruhuna şiddetle ihtiyaç hissettiği bir zaman diliminde Amerika ve Avrupa’daki çoğu Yahudi emperyalist haydutların “Osmanlı emperyalisttir, o yüzden öcüdür, Osmanlı’dan, Osmanlı’nın yeniden gelişinden söz edilemez” diyerek Osmanlı’nın çocuklarını Osmanlı ile korkutmak, “neo-Osmanlıca bunlar!” diyerek, Osmanlı’dan söz eden herkesi öcü olarak göstermek, bu ülkenin önündeki en büyük takozun tarih bilinci linç edilmiş, medeniyet mefkûresi olmayan asalak aydınları olduğunu ispat etmekten başka bir işe yaramaz. (Dünyanın her yerini kan gölüne çeviren paganlar sürüsü! Emperyalist, girdiği her yerde katliam yapan Siyonizm ve emirlerindeki devletleri (ABD, İngiltere, Fransa, vs.) Batı’nın cins adamları “silahlı zorbalık düzeni” olarak tarif ediyorlar.)



Kim ki, adaletin, hakkaniyetin ve merhametin timsali Osmanlı’yı aşağılarsa, Osmanlı’dan söz edene, Osmanlı ile korkutmaya kalkılırsa, bilin ki, o kişi ya salaktır ya da asalak! Vesselâm.”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23