• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Süleyman Gülek
Süleyman Gülek
TÜM YAZILARI

Asr-ı Saadet’ten günümüze kardeşlik bilinci

16 Aralık 2025
A


Süleyman Gülek İletişim:

Asr-ı Saadet’ten günümüze kardeşlik bilinci    

SÜLEYMAN GÜLEK

İnsanlık tarihi boyunca toplumları ayakta tutan en güçlü bağ, kardeşlik bilinci olmuştur. Bu bilinç, sadece aynı soydan gelmeyi değil; aynı değerleri paylaşmayı, aynı acıyı hissedebilmeyi ve sevinci çoğaltabilmeyi ifade eder. İslâm tarihinde kardeşliğin en berrak ve en sahici örneği ise Asr-ı Saadet’te yaşanmıştır.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine toplumunu inşa ederken öncelikle kalpleri birleştirmiştir. Muhacir ile Ensar arasında tesis edilen kardeşlik, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma modelidir. Ensar, evini, malını, imkânını kardeşiyle paylaşmış; kardeşlik kuru bir söylem olmaktan çıkıp hayatın tam merkezine yerleşmiştir. Bu, menfaat üzerine değil, iman üzerine kurulan bir kardeşliktir.


İslâm dinine inanan her insan, mü’mindir. Mü’minler de kardeştir. Kur’ân-ı Kerîm bu hakikati net bir şekilde ortaya koyar: “Mü’minler ancak kardeştir.” (Hucurât Suresi, 10) Bu ayet, kardeşliği bir tercih değil, imanın doğal bir sonucu olarak tanımlar. Yani kardeşlik, mü’min için bir lüks değil; sorumluluktur

Aradan asırlar geçti. Zaman değişti, şehirler büyüdü, imkânlar arttı; fakat kalpler arasındaki mesafeler ne yazık ki kısaldı demek zor. Aynı sokakta yaşayan insanlar birbirinden habersiz, aynı acıya bakıp farklı yönlere dönen kalabalıklar hâline geldik. Oysa Asr-ı Saadet’te kardeşlik, uzakları yakın eden bir bilinçti.

Bugün kardeşlik bilinci; sadece bayramlarda hatırlanan bir kavram olmamalıdır. Mazlum coğrafyalara bakarken, komşumuzun hâlini sorarken, dilimize ve kalemimize sahip olurken kendini göstermelidir. Kardeşlik; sosyal medyada bir paylaşım değil, zor zamanda omuz vermektir. Kardeşlik; aynı fikirde olmak değil, farklılıkları rahmet bilerek bir arada durabilmektir.


 


Bugün yeniden Asr-ı Saadet’in kardeşlik iklimine dönmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Kalplerimizi öfke ve ayrıştırıcı dil yerine merhamet, adalet ve empatiyle onarmak zorundayız. Çünkü kardeşliğin zayıfladığı yerde toplumlar dağılır; kardeşliğin güçlendiği yerde umut yeşerir

Bu nedenle kendi çevremizde kardeşliği yeniden inşa edebiliriz. Bazen bir selamla, bazen bir dua ile bazen de susarak… Unutmayalım: Asr-ı Saadet bir zaman dilimi değil, yaşanabilir bir ahlâktır. 

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Medine’de tesis ettiği kardeşleştirme sistemi, sadece bir sosyal dayanışma modeli değil, aynı zamanda imanın yeryüzündeki en somut tezahürüydü. Ensar ve Muhacir arasında kurulan bu bağ, bugünün bireyci dünyasında unuttuğumuz bir hakikati hatırlatıyor: Gerçek kardeşlik, menfaati değil, fedakârlığı esas alır.



Asr-ı Saadet’te Kardeşliğin İnşası

Medine’ye hicret eden Muhacirler, evlerini, mallarını ve hatta ailelerini geride bırakmışlardı. Ensar ise, “Kardeşlerinizi evlerinize alın, ihtiyaçlarını karşılayın” emriyle mülkiyet anlayışını kökten değiştirdi. 

Hz. Peygamber’in, “Birbirinizi sevmedikçe gerçek imana eremezsiniz” (Buhârî, Îmân, 7) hadisi, kardeşliği imanın bir gereği kıldı. Bu modelde: Paylaşmak, “ben”i değil “biz”i öne çıkardı. Dertler ortaklaştıkça, yalnızlık ve yabancılaşma ortadan kalktı. Hak ve sorumluluklar, sözleşmelerle değil, vicdanla belirlendi.

Modern Çağda Kardeşliğin Kaybı


Günümüzde teknoloji bizi birbirine “bağlı” hale getirse de, gerçek bağlılık giderek zayıfladı. Sosyal medyada yüzlerce “arkadaş”ımız var, ama komşumuzun halini sormuyoruz. Dünyanın öbür ucundaki bir mazluma yardım etmek kolaylaşırken, aynı apartmanda yalnız yaşayan yaşlıya kapımızı açmıyoruz. Oysa Kur’ân’ın “Birbirinizin kusurlarını araştırmayın” (Hucurât Suresi, 12) uyarısı, kardeşliğin temelini gıybetten uzak durmakla atabileceğimizi gösteriyor.

Yeniden Kardeşliği İnşa Etmek İçin Ne Yapmalı?


- Komşuluk Hukukunu Canlandırmak: Asr-ı Saadet’te olduğu gibi, “komşusu açken tok yatan” (Buhârî, Edeb, 29) değil, paylaşan bir bilinçle hareket etmek.

- Gönüllü Dayanışma Ağları: İhtiyaç sahiplerine ulaşmak için mahalle bazlı yardım grupları oluşturmak.

- Dijital Kardeşlik: Sanal dünyayı, hakikati yaymak için kullanmak; fitne değil, hikmetle konuşmak.


- Önyargısız Diyalog: Farklı mezhep, meşrep ve etnik kökenden müminlerle ortak değerler etrafında kenetlenmek.

Sonuç: Peygamberimiz (s.a.v.), “Müslüman, Müslümanın kardeşidir; ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz” (Müslim, Birr, 32) buyurarak, kardeşliği pasif bir sevgi değil, aktif bir sorumluluk olarak tanımladı. Bugün Suriye’den Myanmar’a, Gazze’den Afrika’ya uzanan çığlıklara kulak vermek, Asr-ı Saadet’in ruhunu yaşatmanın ilk adımıdır. Unutmayalım: Kardeşlik, sadece bir sıfat değil, eylemdir.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

şizofren

yazının son kelimesi eylem ..ne iş solcuların şargonunu kullanmaya başlamışsın ..

DÖRT

DÖRT HALİFEDEN ÜÇÜNÜN KATLEDİLDİĞİ ASRI SAADETİN KARDEŞLİĞİ OLURMU 
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23